FIJ Başkan Yardımcısı ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanı Gusttle Glattfelder, Başbakan Bülent Ecevit, TBMM Başkanı Ömer İzgi ve basından sorumlu Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'ya bir mesaj gönderdi. Glattfelder, mesajında, söz konusu yasanın Türkiye'nin demokrasi ve ifade özgürlüğü taahhütlerine aykırı olacağını belirtti.
TGS Yönetimi ise milletvekillerine yönelik açık mektubunda, "Cumhurbaşkanı Sezer'in veto ettiği yasadan vazgeçilmeli, bu yasa yerine çağdaş, demokratik beklentileri karşılayan, özgürlükçü yeni bir yasa hazırlanmalıdır" dedi.
Ekran karartmayı kaldıracak değişiklik
TGS'nin açıklamasında "Avrupa Birliği'ne sunulan Ulusal Program'da yer alan kısa vadeli siyasi kriteri karşılayacak acil bir değişiklik gerekiyorsa, bu, ekran karartma ve radyo susturmayı ortadan kaldıracak bir değişiklik olmalıdır" ifadeleri yer aldı.
TGS ve FIJ, RTÜK ve Basın Kanunu'nda değişiklikler öngören 4676 sayılı yasaya karşı Cumhurbaşkanı Sezer'in vetosunun dikkate alınması talebini paylaştı.
Gazetecilerin korkuları
FIJ Başkan Yardımcısı Glattfelder'in ilettiği mesajda yeni yasa konusunda şu görüşlere yer verildi:
* Radyo-televizyon yayıncıları için yeni cezalar getiren; devlet kuruluşlarının özel medya şirketlerinin ticari çıkarları için kullanılmasına yeni fırsatlar veren bu değişikliklerin ve Türkçe dışında dil yasağının, Türkiye'nin basın ve yayın özgürlüğü taahhütlerine zarar vereceği uyarısında bulunan TGS'nin endişelerini paylaşıyoruz.
* RTÜK'ün yapısında sivil toplum kuruluşlarından ya da medya mesleğinden insanlara değil, parlamento ve hükümet temsilcilerinin yer almasına bakarak, kurulun politik güçler tarafından yönlendirilebileceği olasılığını düşünüyoruz.
* Cumhurbaşkanının kaygılarını rehber edinmeniz ve gazetecilerin, Avrupa'daki ve dünya çapındaki meslektaşları tarafından da paylaşılan korkularını dikkate almanız gerektiğine inanıyoruz.
* Türkiye'de medya, sermaye yoğunlaşmasına karşı kamu desteğine ihtiyaç duyuyor. Reform ve yenileme sürecinde önemli bir başlangıç, 4676 sayılı Yasa ile ilgili planların terk edilmesidir. Bu, Türkiye'nin, basın özgürlüğü ve demokrasi konularında Avrupa ve uluslararası standartlara bağlı kalacağına dair güçlü bir sinyal gönderecektir. (ÖG/BB)