İletişim hukukçusu Fikret İlkiz, "Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı"nda "Olağanüstü dönemler"de Başbakana yayını durdurma yetkisi veren düzenleme"nin korunmasının hukuka ve halkın haber alma hakkına aykırı olduğunu açıkladı.
3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun "Yayınların Men Edilmesi" başlıklı 25. maddesindeki düzenlemenin tasarıda korunduğunu işaret eden İlkiz, bianet'e durumun daha da karmaşık hale getirildiği görüşünde:
"Yasadaki düzenleme zaten ifade özgürlüğüne aykırıydı. Bunun en tipik örneği de Dağlıca baskını sırasında Danıştay'ın ve Danıştay Dava Daireler Genel Kurulu'nun vermiş olduğu ve halkın bilgilenme hakkına işaret eden karardır. Bu yüzden önemli olan maddenin yeniden konmaması ve kaldırılması gerekirken yoruma daha müsait olabilecek nitelikteki eklemeler hukuka aykırı kullanımlara neden olacaktır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda (TBMM) görüşmeleri süren Kanun Tasarısı"nda "Olağanüstü dönemlerde yayınlar" başlıklı 7. maddesi, "Başbakana veya görevlendireceği bakana yayını durdurma yetkisi veren" düzenleme korunuyor.
"Yürütme yayınlara müdahale edemez"
Yürütme ya da hükümet, radyo ve televizyon yayınlarına doğrudan müdahale edemeyeceğini vurgulayan İlkiz'a göre, "Asıl önemli olan, yayının önlenmesi değil devletin pozitif yükümlülüğü bakımından yayınların daha geliştirilmesi yönünde düzenleme yapılması".
Yayınları sadece yargının denetleyebileceğini ifade eden İlkiz, her hangi bir şekilde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin bozulması gibi bir durumu söz konusu olduğunda bu işlemin radyo ve televizyon yayınlarını denetlemekle yükümlü olarak RTÜK'e ait olduğunu söyledi ve ekledi: "Üst Kurul bile bu konuda yayın durduramaz. Öncelikle demokratik toplum düzeni açısından gerekli mi değil mi konusunda RTÜK dahi yargıdan karar almak ve alınan kararlarının da yargıya açık olması gerekir."
"Bilgi edinme hakkına aykırı bir düzenleme"
İlkiz, "Savaşlar, terör amaçlı saldırılar, doğal afetler ve benzeri olağanüstü durumların ortaya çıkardığı kriz zamanlarında da ifade ve haber alma özgürlüğü esas olup, yayın hizmetleri önceden denetlenemez ve yargı kararları saklı kalmak kaydıyla durdurulamaz" şeklinde güvence düzenlemenin hukuka aykırı yönünü ortadan kaldırmadığını kaydetti.
"Şu an ifade ve basın özgürlüğüne aykırı olmasına rağmen eski yasadaki 25. maddenin muhafaza edilmesi bile basın özgürlüğüne hizmet eder hale geliyor. Eskiden olanın (yayın durdurma yetkisi) kalkması gerekiyordu. 'Savaşlar', 'terör amaçlı saldırılar'...bu çeşitlendirmelere hiç gerek yok. Mevcut düzenleme zaten bunları kendi içinde barındırıyor. Bilgi edinme hakkını bir taraftan Anayasada tanıyacaksın, sonra yaptığın kanunda buna aksi düzenleme getireceksin".
Bakan sansürü üç kez kullanıldı
Kamuoyu, yayınların Başbakan ve onun yetkilendirdiği Bakanın yayınları durdurmasına, 20 Kasım 2003'te İstanbul'da HSBC Bankası'nın bombalandığı, 22 Mayıs 2007'de Ankara'nın Ulus semtinde Anafartalar binasının bombalandığı ve 21 Ekim 2007'deki PKK'nin Dağlıca baskını döneminde tanık olmuştu.
RTÜK, dünkü açıklamasında, kanun tasarısının "Olağanüstü dönemlerde yayınlar" başlıklı 7. maddesinde bu hükmün korunduğunu bildirmiş ve "Yeni bir yetkilendirme yapılması ya da yetkilerin genişletilmesi söz konusu değil" diye savunmuştu. (EÖ)