RSF mektubunda, "İnkar edilemez yasal ilerlemeler, eleştirel gazeteciler için halen acı olan bir gerçeği gizlememelidir" ifadesine yer verdi.
Mektupta, "Hürriyet" gazetesi muhabiri Sebati Karakurt'un Kongra-Gel örgüt yöneticisi Murat Karayılan ile yaptığı bir röportaj nedeniyle gözaltına alındığına da yer verildi.
"İyi niyet ile olgular çelişiyor"
Uygulamada basının, hapis veya ağır para cezaları veren mahkemelerin keyfiyetine bırakıldığını savunan örgüt, bunun da oto-sansüre ittiğini açıkladı. RSF mektubunda şu tespit ve değerlendirmelere yer verdi:
* Radyo ve televizyon kuruluşları Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) yüzsüzce sansürüne maruz kalırken Kürt basını çok çeşitli baskılar yaşamaya devam ediyor.
* Avrupa standartları yönünde gerçekleştirilen ilerlemelere rağmen, sergilenen iyi niyetle olgular arasında önemli fark var. Öyle ki, gerçek bir basın özgürlüğünün şartlarının bir araya gelmesi zaman alacak.
* Yetkililerin Avrupa Birliği'ne üyelik perspektifi dahilinde gerçekleştirdiği reformlar yasal planda gazeteciler için olumlu oldu. Haziran 2004'te kabul edilen Basın Kanunu'nda, hapis cezalarının yerini ağır para cezaları aldı. Basın organının kapatılması, dağıtım ve basım yasağı gibi ağır yaptırımlara son verildi ve haber kaynağı güvence altına alındı.
* Terörle Mücadele Yasası ve Türk Ceza Kanunu'nda 2003'te yapılan düzenlemeler sayesinde, "terör veya silahlı örgütlere yardım" iddiasından yargılanan bazı gazeteciler beraat etti. Buna karşın, 1 Nisan 2005'te yürürlüğe girecek olan Yeni Türk Ceza Kanunu, "yasadışı bir örgütün veya amaçlarının propagandası"nı yapanları 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırıyor, bunun basın yoluyla işlenmesine de ayrıca artış öngörüyor.
"Hakaret' maddesi AB standardına ters"
* Gazetecilere çok sayıda dava açılmasına yol açan TCK'nın 159. maddesi, 2002 ve 2003'te değiştirilerek ceza alt sınırı bir yıldan 6 aya indirildi, eleştiri maksadıyla yapılan her tür görüş açıklamaya ceza verilmeyeceği güvencesi getirildi. Yeni TCK'da ek bir iyileşme olarak, "Bakanlıkların tahkir ve tezyif edilmesi" suçu maddeden çıkarıldı.
* Ancak, TCK'nın "hakaret" suçunu 3 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandıran ve basına artış öngören 127. maddesi, Avrupa standartlarına uymuyor. Uygulamada ise, hakimlerin "eleştiri"yi sübjektif şekilde yorumlamaları nedeniyle basına keyfi kovuşturmalar sürüyor.
"Üç gazeteci hapiste, eleştiriye dava açılıyor"
* 2003'te, hükümetin Irak politikalarını eleştiren "Yeniden Özgür Gündem" gazetesinin dört çalışanı, mahkemeye çıkarılırken, gazeteci Erol Özkoray İnternet yayınlarında "Ordu'yu tahkir ve tezyif" ettiği iddiasıyla gözaltına alındı.
* Adana'dan yayın yapan "Radyo Dünya" yetkilisi Sabri Ejder Öziç, "Meclisin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif ettiği" gerekçesiyle bir yıl hapse mahkum edildi.
* 20 Mayıs 2004'te tutuklanan "Milli Gazete" eski yazarı Hakan Albayrak, 1951'de kabul edilen "Atatürk'ü karşı işlenen suçlara ilişkin Kanun"a aykırı hareket ettiği iddiasıyla 15 aylık bir ceza çekiyor. Yasanın 1. maddesi, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusuna hakaret 1 ile 3 yıl arasında hapisle cezalandırılıyor ; 2. maddeye göre suç basın yoluyla işlenirse ceza iki katına çıkıyor.
* "Selam" gazetesi yazarı Nureddin Şirin ile "İşçi-Köylü" dergisi Genel Yayın Yönetmeni Memik Horuz, mesleki çalışmaları yoluyla fikirlerini ifade ettikleri için yıllardır cezaevinde bulunuyorlar.
"RTÜK cezaları, tamamen orantısız"
* 15 Ekim 2004, "Hürriyet" gazetesi muhabiri Sebati Karakurt, Kongra-Gel örgütü askeri kanat yöneticisi Murat Karayılan ile yaptığı ve birkaç gün önce yayımlanan bir röportaj nedeniyle evinden gözaltına alınarak İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde 12 saat süreyle tutuldu. Fotoğraflı röportaj, güler yüzlü, rahat kadın militanları tanıtıyordu. On kadar polisin evini aradığı gazeteci, Savcılığa çıkarıldıktan sonra serbest bırakıldı.
* Ayrıca, ulusal yayın yapan radyo ve televizyonlara Kürtçe yayın izni verildiyse de, RTÜK hükümeti sert şekilde eleştiren yayın kuruluşları ile Kürt yanlısı medyayı tamamen orantısız şekilde cezalandırmaya devam ediyor. Bu cezalar, uyarıdan başlıyor ve lisan iptaline kadar varabiliyor.
* RTÜK'ün "kin ve düşmanlığa tahrik" ettiği gerekçesiyle 1 ay yayın durdurma cezası verdiği İstanbul "Özgür Radyo", yayına 18 Ağustos'ta ara verdi. Radyo aynı türden bir ceza daha verilmesi durumunda, lisansının iptali söz konusu olabilir.
* Malatya "Güneş TV" de, 30 Mart 2004'ten itibaren yayınına 30 gün süreyle ara vermişti. Televizyona ceza, "devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin milletiyle bölünmez bütünlüğü ve Atatürk ilke ve devrimlerine aykırı yayın" iddiasıyla verilmişti. Aynı gerekçe RTÜK, 1 Nisan'da da, Diyarbakır "ART"ye 16 Ağustos'ta yer verdiği iki Kürtçe şarkı nedeniyle ceza vermişti.
Dayakçı polisler cezalandırılmadı
* NATO Zirvesinin arifesinde, 28 ve 29 Haziran'da, Kürt basın çalışanlarının toplu şekilde gözaltına alınmaları, basına reva görülen muamelenin işaretlerini taşıyor.
* 28 Mart Yerel Seçimler sırasında, seçimde hile yapıldığını savunarak eylem yapanları izleyen dokuz haberci de, Diyarbakır polisince ağır şekilde dövülmüştü. Gazetecilerden üçü hastaneye kaldırılmıştı. Saldırının sorumluları, henüz cezalandırılmadı. (EÖ/BB)