RSF, çavuş Shawn Gibson ve Komutanı Philip Wolford'un otelde basının varlığından haberdar olmadıkları için sorumlulukları bulunmadığı ancak Üçüncü Piyade Birliği komutanı General Buford Blount'un ağır sorumluluğu bulunduğunu bildirdi.
RSF: Yalan ve sorumluluk atma
RSF, ABD askerlerinin Filistin Hotal'e açtıkları ateş ile işlediği ağır hata etrafında sorulan birçok soruya yanıt bulunması için soruşturmaların sürdürülmesini istedi.
RSF, bunun için 8 Nisan'da Filistin Oteli'nde kalan gazeteciler, ABD Ordusuna iliştirilmiş" basın temsilcileri ve olayda adı geçen ABD ordu mensuplarının ifadelerine başvurdu.
Açıklamalar ışığında RSF, ABD'li yetkililerin gazetecilerin vurulmasından hemen sonra yalan söylemeyi tercih ettiklerini sonucuna vardı.
Örgüte göre, ABD'li yetkililer, olaydan dört ay sonra da, yayımladıkları "nihai" raporlarında, olayda ABD ordusunun hiçbir hata yapmadığını ve herhangi bir sapma yaşanmadığını savundular.
Raporun olaydaki gerçeklerin bir bölümünü ortaya çıkardığını belirten RSF, tüm olup biterlerin bilinmesi için raporun tamamlanması gerektiğini açıkladı.
"Atışımız atışa karşılık değil"
Gazetecilerin vurulmasının ardından ABD'li askeri yetkililer, "Filistin Hotel yönünden ve çevresinden ateş açılması nedeniyle" nefsi müdafaa haklarını kullandıklarını savundular. Olayı takip eden günlerde de ABD'li en üst düzey yetkilileri bile bunu savunmayı sürdürdüler.
Atışı gerçekleştiren 3. Piyade Birliği'nden tankçı çavuş Shawn Gibson ve atış izni veren Komutan Philip Wolford, atışın otelden gelen atışa bir karşılık olduğu iddiasını reddediyorlar.
İki asker, ABD ordusu Bağdat merkezine girdiği sırada El Cumhuriyet köprüsü üzerinde bulunan 4-64 Armor Birliği'ne bağlı askerlerin, o sırada gözlemci bir Irak askerini etkisiz hale getirmeye çalıştıklarını açıkladılar.
"Basının varlığı bildirilmedi"
ABD Ordusunun 12 Ağustos'ta yayımladığı "nihai" raporunda, ilk iddialar yumuşatılarak, kendilerine yönelik bir "doğrudan atış" iddiası yerine meşru müdafaayı haklı çıkardığı savunulan bir "avcı" ekinin varlığı iddiası getirildi. Son iddia da ne yazık ki bir yalan.
ABD Ordusu, bir tek savaşın kurulları etrafında açıklamalarını yoğunlaştırırken, facianın özündeki temel unsuru gözden kaçırıyor. RSF, atış bölgesinde yer alan askerlerin olaydan önce Filistin Otel'de çok sayıda gazetecinin kaldığından haberdar edilmediklerini iddia ediyor.
RSF: Blount'un ağır sorumluluğu var
Yapılan atışın böylelikle basını doğrudan hedef alan bir saldırı olmadığını savunan RSF, sonucu ölüm olan bir ihmalin söz konusu olduğunu bildirdi.
İliştirilmiş gazetecilerin ve iki subayın tanıklıklarına başvuran RSF, atışın yol açabileceği sonuçları kavrayabilmeleri için yeterli bilgi verilmediğinden iki asker ve üstlerinin doğrudan sorumlu tutulamayacakları sonucuna vardı.
Ancak RSF, Üçüncü Piyade Birliğini komuta eden General Buford Blount'un ağır sorumluluğu bulunduğunu bildirdi. Birliği komuta eden ekibin, Washington'daki Savunma Bakanlığı ve Doha'daki Merkez Komutanlık bilgilerine erişme imkanına sahip olduğuna dikkat çeken RSF, Komutan Blount'un, sıradan bir televizyon izleyicisinin bilgisinde olan Filistin Oteli'nde çok sayıdaki gazetecinin varlığından haberdar olmamasını imkansız olarak değerlendirdi.
"Bilgi niçin elde tutuldu?"
RSF, Oteldeki basının varlığı, ne alanda görev yapan askerlere bildirildiği ve de ilgili birimin haritalarında belirtilmediğine işaret etti. RSF, sorulması gereken soruların, "Bu bilginin niçin elde tutuldu? Kin dolayısıyla kasıtlı şekilde mi, yoksa ihmal neticesinde mi?" olduğunu bildirdi.
Olayı üst düzey sorumlulukları açısından değerlendiren RSF, ABD hükümetinin bu sorumluluğa ortak olduğunu açıkladı. Bunun nedeni olarak RSF, bunun gazetecilerin ölümüne yol açan bir gelişme olmasından hem de başından beri ABD'li yetkililerin yanıltıcı açıklama yapmasını gösterdi.
ABD'li yetkililerin sık sık Irak'ta çalışan gazetecileri bekleyen tehlikelere dikkat çeken açıklamalar yaptıklarını kaydeden RSF, 28 Şubat 2003'te ABD yönetimi sözcüsü Ari Fleisher'in açıklamasına atıf yaptı: Bu sözcü, Savunma Bakanlığı konseylerine, Irak'ta görev yapan yayın kuruluşlarından muhabirlerini bölgeden çekmelerini talep etmişti.
"Bölgeden ayrılın yoksa..."
Bunun iliştirilmemiş gazetecilere karşı bir tehdit oluşturup oluşturmadığı sorusuna ise aynı yetkili, "Askerler bir şey söylüyorlarsa, gazetecilerden buna uymalarını şiddetli şekilde tavsiye ederim. Neden söz ettiğimi biliyorum" yanıtını vermişti.
Basına önceden uyarı yapıldığı ifadesi 12 Ağustos'ta yayımlanan "nihai" raporunda da tekrarlandı. Bu tutum, iki statüde gazeteci yaratmaktı. Bir yandan, "iliştirilmiş" ve ABD ordusunun imkan ve korumasından yararlanan gazeteciler, diğer yandan da bölgeden uzaklaşmaları istenen, bunu yapmadıkları taktirde görmezden gelinecekleri bildirilen gazeteciler.
ABD sorumluluk üstlenmiyor
Sonuç olarak ABD Savunma Bakanlığı, Reuters Ajansı'nın 35 yaşındaki Ukraynalı muhabiri Taras Protsyuk ve Telecinco televizyonunun 37 yaşındaki İspanyol muhabiri José Couso'nun öldürülmesinde sorumluluk üslenmiyor.
Bu araştırma, haftalık Le Nouvel Observateur dergisinin katkılarıyla gazeteci Jean-Paul Mari tarafından gerçekleştirildi. (EÖ/BB)