Şeyhmus Diken'in Lis yayınlarından çıkan kitabı "Zevalsiz ömrün sürgünü" adını taşıyor.
Bir kitabın adı bir çalışmayla ancak bu kadar özdeşleşebilir. Bu çalışma her ne kadar büyük Kürt yazarı Mehmed Uzun'un İsveç'ten döndükten sonra Diyarbakır'da vefatına kadar geçen zaman üzerine odaklansa da, ondan çok daha geniş ve derin bir kapsama sahip.
Bu kıymetli çalışma için Şeyhmus Diken'e teşekkür etmek gerekiyor. Öncelikle Kürtlerin büyük bir değeri, ozanı, dengbeji ve çağdaş romancısı Mehmed Uzun'un ölüm döşeğindeyken neler düşündüğünü, hissettiğini, neleri anlatmak istediğini bizlere aktardığı için. Öte taraftan; bir yazın adamının modern Kürt edebiyatının temellerini atarken geçtiği evreleri ve yok edilmek istenen bir dille nasıl ürettiğini ifade ettiği için.
Evet, bu kitap güçlü bir belgesel. Hüzün verici bir roman, bir ozanın yaşamdan kayıp gitmesini anlatan trajik bir metin. Ama aynı zamanda içinde Kürt edebiyatının şifrelerini taşıyan değerli bir anlatı...
Diğer taraftan, bir sürgün insanının naif yaşamı, nasıl yaşamak istediği, ama nelere katlanmak zorunda kaldığı ve sonunda yakalandığı amansız hastalık ve onunla mücadele ederken ortaya koyduğu insanüstü çabayı anlatıyor. Özellikle de yazarın yaşam boyu kendisine dayatılanlara teslim olmadığı gibi ölüme de teslim olmayışını.
Mehmed Uzun vakfedilmiş bir kişiliktir. Bir özgürlük savaşçısıdır. O bu mücadelede kalemi ve hiçbir dönemde zalimlerin karşısında duramadığı dili kullanmıştır. Öyle ki karşısında yer alanlar bile onun bu vurucu gücüne dayanamamış, hakkını teslim etmişlerdir. Mehmed Uzun Kürtçeyi bütün dünyaya edebiyatıyla anlatmayı başarmıştır.
Kendisini bir "maraton koşucusuna" benzetmesi tesadüf olmadığı gibi, çok da anlamlıdır. Çabalarıyla Kürt edebiyatını modern kıyılara getirmeyi başarmıştır. Ahmedê Xanê ve diğer Kürt edebiyatçılarından aldığı bayrağı yeni burçlara dikmeyi başarmıştır.
Kendisinin sıkça vurguladığı gibi yaralıdır, kader kuyusuna bizzat kendi düşmüştür. Ülkesinin başına gelenleri birebir yaşamıştır. Ve ona bu güçlü yaratımı sağlayan da zaten bu yaşadıklarıdır.
Şeyhmus Diken'in bu çalışması öncelikle Mehmed Uzun'a duyulan sevginin kitabıdır. Okumaya başladığınız anda yaşananların içine dalıveriyorsunuz. Şeyhmus Diken aslında bir kentin (Diyarbakır) ve toplumun; bir aydını, bir yazarı nasıl sahiplendiğini gösteriyor bu kitapta. "Dünya sizden bir yazar nasıl sahiplenilir, öğrensin", diyor büyük bilge Yaşar Kemal Diyarbakır halkının yazarı nasıl kucakladığını anlatmak için. Öyle bir kucaklama ki bu, okuma yazma bilmedikleri halde Mehmed Uzun'a destek etkinliklerine katılıyor pek çok insan.
Bunu şöyle yorumluyorum. Çocukken babam bize Feqiye Teyran'ın "Su" şiirini okurdu. Babam bir köylü olmasına rağmen Kürtlerin en büyük şairlerinden birinin eserini ezbere biliyordu. Bunu tabii ki edebiyata olan merakla izah etmek mümkün değil. Dinsel bir metin gibi okurdu zaten. Ama diğer bir yönüyle babam Feqî'nin Kürtlerin bir değeri olduğunun farkındaydı. Çünkü kendi dilinde söylenmişti. Okuması yazması yoktu. Ama Feqiye Teyran'ı hissedebiliyordu. İşte "Zevalsiz ömrün sürgünü"nde de böyle bir gerçeklik var. Okuması, yazması olmayan insanlar Mehmed Uzun'u kendilerinden bir parça olarak hissediyorlar ve yaşatabilmek için hiçbir şeyi esirgemiyorlar.
Mehmed Uzun ölümün kıyısındayken bir buluşma balosu tertipliyor. O günlerde pek çok yazar, şair, düşünür bir araya geliyor ve ona desteklerini ortaya koyuyorlar. Mehmed Uzun bu şekilde Kürtlerin mücadelesinin anlamını da derinleştiriyor. Kürt romanı, Kürt yazarlığı gündeme oturuyor. İşte bu kitap bu buluşmanın önemini anlatıyor.
Mehmed Uzun aynı zamanda büyük bir barış kişiliğidir. Şeyhmus Diken o günlerde değişik siyasi görüşler taşıyan pek çok insanın Mehmed Uzun'un etrafında bir araya geldiğini anlatıyor. Mehmed Uzun bir yerde ortak bir konuşma dili oluyor. Bir toplumun uzlaşması, hoşgörüsü haline geliyor. Vasiyetinde de siyasi görüşü ne olursa olsun insanların hoşgörülü olmasını istediğini, tahammül sınırları geniş bir toplumu özlediğini ifade ediyor.
Bir toplumun dili hiç kimseye ait değildir. Ama dil aynı zamanda onu sahiplenenindir. Mehmed Uzun ve onun gibi ısrarla Kürtçe yazanlar altın olduğu halde yere düşen bu dili parlattılar ve hak ettiği yere oturttular. İşte bu mücadelede Mehmed Uzun ve romanı büyük bir kilometre taşıdır.
Kürt edebiyatını daha yakından tanımak isteyenler için "Zevalsiz Ömrün Sürgünü Mehmed Uzun" kitabı ciddi bir kılavuz niteliğindedir. Şeyhmus Diken bu anlamda çok önemli tarihe geçecek, kayda değer bir çalışma koymuş ortaya.
* Kürt masallarının başlangıç cümlesi: "Günlerden bir gün" (MSG/EZÖ)