“Erdoğan’ın göç, Kürt veya bölgesel istikrar sorununu çözmek için değil sadece Türkiye’de olağanüstü rejimi sürdürmek üzere açacağı bu savaşla Pandora’nın Kutusu da açılır.”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü, bianet’e olası Suriye operasyonunu ve beklenen sonuçlarını, Türkiye’yi ve bölgeyi nasıl etkileyeceğini anlattı.
Operasyon gerçekleşirse “Pandora’nın Kutusunun açılacağını” söyleyen Kürkçü, bunun ancak Türkiye içerisinden gelecek bir inisiyatifle durdurulabileceğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “bugün-yarın” diye tarih verdiği operasyonun vahim bir girişim olduğunu belirten Kürkçü, bu nitelemesinin sebeplerini şöyle açıkladı.
“Operasyon hedefleri gözönüne alındığında, Türkiye ve Suriye sınırının Suriye tarafındaki 30 kilometre derinliğindeki araziyi, Kürt yerleşimlerinden boşaltmak ve Kürt yerleşimlerinin yerine Türkiye’ye göç etmiş ya da ettirilmiş Selefilerin iskan edileceği bir "Selefi Kuşağı" kurma girişimidir… Bu girişim, en çok sivil halkın da tehdit altına girmesi anlamına gelir.
“Her zamanki gibi başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere operasyondan en büyük darbeyi orada yaşayan, sadece Kürtler değil Kürtlerle birlikte yeni bir hayat kurmaya çalışan Araplar, Ezidiler, Ermeniler, Süryaniler, yani oranın nüfusu alacak.
“IŞİD tehdidi yeniden gündeme gelebilir”
Operasyonun birçok açıdan vahim bir girişim olduğunu ifade eden Kürkçü, diğer olası sonuçları da şöyle sıraladı:
“Operasyon aynı zamanda başka bir ülkenin, Suriye’nin toprağı üzerinde sadece askeri işgal değil kentsel yerleşim, toplumsal yaşam, sınai-iktisadi faaliyetler kurmak üzere bu toprağı istila etmek demek. Bu da BM sınırların değişmezliği ilkesinin ihlali anlamına geliyor.
“Burada bir çatışma başgöstermesi ihtimali son derece yüksek. Açıklamalara bakacak olursak, IŞİD’den kurtarılmış olan bu topraklarda halkları için güvenli ve örgütlü yaşam oluşturmuş olan Suriye Demokratik Güçlerinin silah yoluyla tasfiyesi amaçlanıyor. Bu da çatışma, savaş demektir.
“Savaşın sonuçları her bakımdan yıkıcı olacaktır. Bölgeye yayılma eğilimi göstererek Türkiye’yi de etkisi altına alabilir. Yenilmiş olan IŞİD’in canlanma ihtimaline de kapıyı açacaktır. 50 bin ila 70 bin nüfusu ya cezaevlerinde ya kamplarda kontrol altında. Bu kontrol dağılacak ve uyuyan IŞİD hücreleri harekete geçerek IŞİD tehdidi yeniden gündeme gelebilir.”
“Rusya, İran ve ABD Türkiye’yi destekliyor”
Kürkçü operasyonun ancak Türkiye’nin içinden çıkacak bir inisiyatifle durdurulabileceğini ifade etti:
“Rusya ve İran Türkiye’yi cesaretlendirdi ve arkasında duruyor.
“ABD Başkanı Donald Trump’ın bugün attığı tweet’lerle ortaya koyduğu tutum da Türkiye’nin önünün açıldığını gösteriyor. Bugüne dek ABD dış politikasının, silahlı kuvvetlerinin takip ettiği siyaseti tamamen terk edip kendi açtıkları Suriye savaşının bütün sonuçlarını bölge halklarının üzerine yıkarak kaçan Trump'ın sorumsuz bir emperyalist gücün başkanı olarak vekaleti Türkiye’ye, Erdoğan’a bıraktığı apaçık ortada.
“Ne ABD ne Rusya ne İran ne Suriye askeri harekata karşı. Avrupa Birliği’nin de bu tabloda farklı bir tutum alması beklenemez.”
“Ya savaş önlenecek ya Türkiye yeni yıkımlarla yüzleşecek”
“Bunu durdurmak, Türkiye’nin demokratik ve toplumsal güçlerinin elindedir. Ya bu savaş önlenecek ya Türkiye yeni yıkımlarla yüzleşecek. Elbette sonunda düzlüğe çıkılır ama bu saldırgan politika geleceği de ipotek altına alacak…
“Kürtleri dört parçada birbirinden beton duvarlar, askeri işgaller, nüfus düzenlemeleriyle ayırarak Türkiye'nın güvenlik sorunu çözülemeyeceği gibi, bu Türkiye’nin hiçbir zaman Kürt meselesini çözmek için parmağını oynatmayacağının da kanıtı. Halklar Erdoğan rejimini bütün iç ve dış politikasıyla birlikte Türkiye’nin başından def etmedikçe savaş ve çatışma ya da çatışma riski hep sürecek gibi görünüyor.
“2018’den bu yana Türkiye’de beliren yeni demokratik ortaklık duygusu, bu istilaya engel olmak adına çok fazla potansiyel taşıyor. Esas rol de anamuhalefet partisine düşüyor. Açık, cesur ve kararlı bir tutum takınmaları, operasyonu tamamen önlemese de çılgınlığın daha büyük zararlar doğurmadan önlenmesinde önemli bir rol oynayabilir.” (AS)