Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak bu sabah İstanbul'da uluslararası medya kuruluşları temsilcileriyle bir sohbet toplantısı düzenledi. Yaklaşık iki saat süren sohbet toplantısında iki eşbaşkan, küresel ve bölgesel gelişmelerin yanında Türkiye'deki son siyasal durum ile güncel gelişmeleri değerlendirdi.
Demirtaş: Kürt sorununu merkeze alıyoruz
Demirtaş hem siyasette hem de bölgede uluslararası düzeyde yaşanılan gelişmelere BDP’nin yaklaşımını anlatan bir sunum yaptı ve medya kuruluş temsilcilerine şu mesajları verdi:
* BDP olarak kurulduğumuz günden beri Türkiye’nin en önemli sorunu olarak Kürt sorununu merkezimize alıyoruz. Bu sorun çözülene kadar Türkiye ve komşu coğrafya ülkelerin barışı sağlaması zor gözüküyor.
* Esad’ın dahil olduğu Baas rejimleri Ortadoğu’da hiçbir ülkeye özgürlük getirmedi. Aksine baskıcı anlayışla bütün halkların özgürlüklerini engelledi. AKP’nin bölgede uyguladığı politikanın da Baas rejiminden hiçbir farkı yok.
''Fiili komşu Kürdistan'dır''
* Türkiye bölgede önemli ve kritik bir yerde olduğu için daha çok destek olma fırsatı olmasına rağmen bu fırsatı değerlendiremedi, çeşitliliğe rağmen Sünni İslam çizgisinin destekledi.
* Türkiye’nin resmi olarak sınır komşusu Suriye’dir. Ama fiili olarak Kürdistan’dır. 800-900 kilometrelik sınırda çoğunlukla Kürtler yaşıyor.
* Davutoğlu ve Türkiyeli dışişleri yetkilileri, El Kaide ve El Nusra çeteleriyle ilişkilerini inkar etmelerine rağmen sınırdaki halk bunları gözleriyle görüyor. Bu çetelerle ilişkinin iki amacı var: Birincisi Esad’a karşı güç kazanmak. İkincisi ise Kürtlerin Suriye’deki kazanımlarını engellemek.
* Önümüzde İkinci Cenevre Kongresi var. Orada Suriye’deki bütün halk kimliklerin temsil edilmesi gerekiyor.
''Kimlik sorunu''
* Sorun aslında Türkiye’de yaşayan bütün kimliklerin ve inançları kapsıyor. Kısaca Kürt sorunu deniliyor sadece.
* Kendini Türk olarak ifade eden insanların da bir kimlik sorunu var. Çünkü 1924 Anayasası ile tarif edilen bir Türk tanımı var ve Türk kimliği Türklere de dayatıldı.
Kışanak: “Rojava'da sürekli çatışma yaratma pozisyonu''
Demirtaş’ın sunumunun ardından soru-cevap kısmına geçildi. Uluslararası medya kuruluş temsilcileri, BDP eşbaşkanlarına Rojava’daki durumdan, Türkiye’nin Suriye politikasına ve Batılı devletlerin Ortadoğu’ya bakışlarına kadar birçok soru yöneltti.
Kışanak ana hatlarıyla şu mesajları verdi:
* Suriye Kürdistan’ı Rojava'da ciddi bir çatışmanın tohumları atılmış durumda. Her üç Kürt bölgesinin arasına başını El Kaide’nin çektiği uluslararası militarist çeteler yerleşmiş durumda. Bu yerleşme tamamen Türkiye’nin bu bölgede uyguladığı politikalar ile ilgilidir.
* Bu gruplar uluslararası militarist çetelerden devşirildi. Çete gruplarının neredeyse yüzde yüzü Türkiye üzerinden gelmiştir. Lojistik destekleri buradan sağlanmıştır. Buralara geçişler de bir şekilde Türkiye’nin göz yumması ile olmuştur. Bu çok tehlikeli bir politikadır.
* Resmen Rojava’da kalıcı çatışma zemini yaratılmak istendi. Sayıları artık binlerle ifade ediliyor. Bunların sürekli olarak Kürtlerin yaşam alanlarına yönelik tehdit oluşturdukları açık. Sürekli bir çatışma yaratma pozisyonundalar.
''Batı'nın macerası''
* Batılı ülkeler Ortadoğu’da şimdiye kadar yalnızca Türkler, Farsiler ve Arapları muhattap aldı. Ancak bu barış getirmedi. Ortadoğu yalnızca bütün renkleriyle ele alınırsa barış ve istikrar olur. Batı bu egemen üç kimlik ile ilişki kurarak politika belirlemeyi kesmelidir.
* Batı'nın El Kaide bağlantılı gruplarla olan macerası yeni değil. Tahrip güçlerini çok iyi biliyor Batı. Maalesef bu gruplar yerleştirildikleri yerlerden kolayca atılamıyorlar. Bunların Kürdistan’a yerleşmesi önlenebilirdi, önlem alınmadı.
* Kürtler kendi savunma güçlerini oluşturarak bu çete gruplarının daha yaygın yer edinmelerini önlemiştir. Batı'nın Kürtlerle El Kaide’yi başbaşa bırakmasını anlamıyoruz.
* Suriye Kürdistan’ında Batılı ülkelerin Kürtlere insanı yardımları dahi ulaşmıyor. Hiçbir şekilde Türkiye üzerinden giden yardımlar Suriyeli Kürtlere gitmiyor. Şu an Kürtlerin yaşadığı bölgeler abluka altında.
''Rojava'nın tek kapısı Türkiye kapalı''
* Sosyal ve ekonomik hayatlarını sürdüremiyorlar. Tarım yapıyorlar, ama ürünlerini satamıyorlar. Tek kapı Türkiye. O kapı da kapatılmış durumda.
* Aylardır mücadele veriyoruz Rojava’ya buğday değirmeni gitmesi için. İnsanların buğdayı var ama un yapamıyorlar. Dünyanın gözü bu trajediye kapalı.
* Biz Kobani’ye gittik. Orada Kürt hekimler sağlık hizmeti sunuyorlar. Ama anlattıkları tüylerimizi diken diken etti. Morfinsiz ameliyat yapıldığını söylediler. Aşı bile yok. Oradan gelen kızamık Türkiye’ye bile ulaştı. Bizim girişimlerimiz çerçevesinde yalnızca sınırlı düzeyde gıda gidiyor.
''Sınırda duvar''
* Suriye’de demokratik, laik, özgürlükçü rejim arzusu duyan grup Kürtler gibi duruyor.
* Kürtlerin mevcut talebi sınırları değiştirmek değil. Hak ve özgürlüklerini yaşamak istiyorlar. Bunu siyasi bir program çerçevesinde yapıyorlar. Ancak Kürtlerin talepleri yerine getirilmezse, aynı momentte ne kadar kalacağını kimse kestiremez.
* Türkiye üç sınır bölgesinde duvar örüyor. Afrin, İslahiye ve Nusaybin’de utanç duvarı örülüyor. Kaçakçılık olduğu öne sürülüyor. Kaçıracak neleri var ki? Elektronik eşya mı var? Kaçakçılığı önlemek isteyen Edirne’deki, İskenderun’daki gümrüklere gitsin.
Nusaybin mitingi çağrısı
Kışanak’ın ardından tekrar söz alan Demirtaş, Rojava’ya karşı uygulanan boykota karşı 7 Kasım’da Nusaybin’de miting yapacaklarını söyledi.
Taleplerinin El Kaide destekli gruplara desteğin kesilmesi, Suriye sınırında inşa edilen duvarın durdurulması ve sınır kapılarının Kürtlerle ticarete açılması olduğunu vurgulayan Demirtaş, ‘’Sonuç alırsak, 7 Kasım’da şölen yapacağız. Eğer sonuç almazsak, sınıra yürüyeceğiz’’ diye konuştu. (BM/FBM/YY)