MAZLUMDER, bugün gerçekleştirdiği basın toplantısında 12 Eylül döneminde tutuklanan ve ceza süresi sona ermesine rağmen hala tutuklu olan Rıdvan Çağrıcı’nın salınmaması için Adalet Bakanlığına çağrıda bulundu.
Rıdvan Çağrıcı 25 Aralık 2015 itibari ile tahliye olacaktı. Ayrıca 25 Aralık 2014’te açık cezaevine çıkma ve denetimle serbestlik ile tahliye olma hakkı kazanmıştı. Ancak Bolu F Tipi Cezaevi İdaresi ve gözlem kurulu Çağrıcı’nın denetimli serbestlik hakkını kullanmasına izin vermedi. Gerekçe ise aynı örgütten ceza alan kişilerle aynı koğuşta kalması ve dolayısıyla örgüt bağının kesilmemiş olması.
Basın toplantısına Rıdvan Çağrıcı’nın babası Yusuf Çağrıcı, avukatları Mehmet Alagöz, Mehmet Okutan, MAZLUMDER’den Kaya Kartal katıldı.
Avukatlar, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki kanuna ve tüzüğe göre cezaevlerinde hükümlülerin nerede kalacağını cezaevi idarelerinin belirlediğinin altını çizdi. Dolayısıyla örgüt bağının kesilmemiş olması gerekçesinin haksız olduğunu savundular.
Alagaz: Ciddi bir af beklentisi oluştu
Mehmet Alagöz, ömrünün 29 senesini cezaevinde geçiren Çağrıcı’nın 12 Eylül tutuklusu olduğuna dikkat çekerek başladı.
Çağrıcı’nın 16 yaşındayken Gayrettepe Emniyeti’nde bir ay ağır işkence görüp ve baskı ile imzalatılan ifadelerle mahkum edildiğini vurgulayan Alagöz, Gayrettepe Emniyeti’nin de Diyarbakır Cezaevi gibi tarihe geçmesi gerektiğini belirtti.
Alagöz, Çağrıcı’nın aleyhinde somut bir delil olmadığını ve ifadeler üzerinden cezalandırıldığını söyledi.
Alagöz açıklamasında “Geçen hafta başbakanımız bireye karşı yapılan suçlar affedilmez, devlete karşı yapılan suçlar affedilebilir demişti. Devlete karşı işlenmiş suçlara karşın 29 yıldır cezaevinde olan kişileri tahliye edemeyen bir zihniyet var. Af konusunda neler olacak? Af değil ama hakların iadesi anlamında cezaevinde tutuklu durumda bulunan siyasi muhalifler için ciddi bir af beklentisi oluştu. Çözüm süreci de bunu destekliyor. Af ile ilişkin bir düzenlemenin gelmesini talep ediyoruz” dedi.
Okutan: Tutsaklık bitse de engeller devam ediyor
Mehmet Okutan tutukluların sorunlarının yanında, Türkiye’de 300 bin, 400 bin kişinin cezaevinden çıktıklarında hiç bir kamu hakkından yararlanamadıklarını vurguladı.
Okutan “Çağrıcı’nın davasında hak kazanılmaz ise diğer siyasi tutsaklar için de bir tehlike yaratacak. Bu bütün tutsakların hakkı. Hukuk bir gün herkese lazım olacak, bugün adaletsizlik yapanlara bile. Rıdvan Çağrıcı’nın hakkı gasp edilirse başka tutsaklar için emsal olacak. Zaten 29 yıl kaldı bir yıl daha kalsın dememek lazım“ dedi.
Kartal: Siyasi mahpuslara düşman ceza hukuku
Kaya Kartal ise okuduğu basın açıklamasında Adalet Bakanlığına çağrıda bulunarak “Bu ülkede, bir kısım mahpuslar özellikle siyasiler söz konusu olunca ‘hukuk’ bütün kurumlarıyla kör, sağır ve dilsiz oluyor. Devlet siyasi mahpuslara düşman ceza hukuku uyguluyor” dedi.
Ne olmuştu?
Rıdvan Çağrıcı, 1984 yılında tutuklandı. Tutukluğu esnasında Gayrettepe Emniyeti'nde 36 gün boyunca ağır işkence altında kaldı. Aynı yıl Askeri Mahkeme tarafından anayasal düzene karşı eylemlere giriştiği iddiasıyla 36 yıl ağır hapse mahkum edildi.
Sekiz yıl tutuklu kaldıktan sonra Özal affı ile 1992'de salındı. 1994'te İslami Hareket Örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle yeniden tutuklandı ve yargılandı. 15 yıl hapis cezası aldı ve 12 Eylül döneminde aldığı cezayı da yatmasına karar verildi.
Rıdvan Çağrıcı İslami Hareket Örgütü'nünü 'Ameliyat Timleri' yöneticisi İrfan Çağrıcı'nın kardeşi. İrfan Çağrıcı ve dört arkadaşı, Çetin Emeç, şoförü Sinan Ercan, yazar Turan Dursun, İranlı rejim muhalifi Ali Akbar Gorbani cinayetleri nedeniyle yargılanmıştı. İrfan Çağrıcı ve 4 arkadaşı idam cezasına çarptırıldı; cezaları müebbet hapse çevrildi. Rıdvan Çağrıcı aynı davada örgüte üye olmak suçlamasıyla yargılandı ve 2000 yılında TCK.168/2 maddesi gereği 12,5 yıl ceza aldı.
Rıdvan Çağrıcı, Denetimli Serbestlik kapsamında Aralık 2014 itibariyle salıverilmesi gerekiyordu. Fakat Bolu F Tipi Cezaevi idaresi ve gözlem kurulunun kararından dolayı hala cezaevinde. Çağrıcı aynı örgütten ceza alan arkadaşlarıyla aynı koğuşlarda kaldığı ve aynı ortak alanı kullandığı ve bu nedenle örgütle bağının kesilmediği gerekçe gösterilerek denetimli serbestlikten yararlandırılmadı. (BZ/HK)