* Fotoğraflar: Şalom gazetesi
Ressam, şair ve yazar Jozef Habib Gerez'in 97 yaşında hayatını kaybetmesinin ardından sevenleri Gerez'i anlattı.
14 Haziran 1926'da Ortaköy'de dünyaya gelen Gerez, 33'ü yurtdışında, 142 kişisel sergi açmış, resim ve şiir dallarında 63 ödül almıştı. Kendisi için düzenlenen bir etkinlikte ise şöyle diyordu: "Şiirin, resmin kucağında büyüdüm / ... / Biliyorum bu sevdam ömür boyu devam edecek..."
Jozef Habib Gerez'in 26 Mayıs'ta hayatını kaybetmesinin ardından sevenleri Gerez için Şalom gazetesine yazdı...
"Galata aşığı Habib Gerez"
"Ressam, şair, Hahambaşılık eski görevlisi Habib Gerez'i muhtemelen 35 yıl önce yakından tanıdığını" söyleyen Silvyo Ovadya, özetle şöyle dedi:
"...Sergilerinde ve açılışlardan önce karşılaştığım bir kişi vardı; Rahmetli Diko Detoledo. Kaç Gerez'i vardı bilmem, ancak Gerez'in sanatına çok değer verir ve boyutu ne olursa olsun mutlaka bir eserini alırdı.
"Bilmeyenler vardır; Habib Gerez kendisine düğün davetiyesi verildiğinde onu mutlaka bir tuval gibi değerlendirir ve üzerinde bir sanat eseri yaratırdı. Bunu bilenler de kendisine davetiyelerini özellikle verirdi.
"Bugün fotoğrafını çekmek için Yörük Çıkmazındaki eski evinin sokağına gittim. Sokağındaki kötü görüntülerden kendisini ve tüm komşularını kurtarmak için sokağın iki yanına birer desen yapmış. Aradan geçen uzun yıllara rağmen bu eserler halen duvarları süslemekte.
"...Gerez inanılmaz bir arşivciydi. Kendi hakkında gazetelerde çıkmış tüm yazıları biriktirdi. Bu yazılar kütüphanesinde ciltlenmiş bir şekilde mevcut. Yazdığı makalelerin sayısı da bir hayli yüksek ve bunların az bir bölümünü iki kitapta yayınladı. Evinde 80 yıl eski tarihlere dayanan sayısız fotoğraf mevcut ve bunların her birinin izahatı var.
"'Kulüp' dizisi çevrilmeden önce filmin danışmanı benden "Yahudi Yetimhanesi" ile ilgili bilgi ve varsa fotoğraf sordu. Gerez'in arşivinde çalışmalar yapmış olan Emel'i aradım. Korona, pandemi demeden bana 30'dan fazla fotoğraf gönderdi. Bugün her tarafı tarayın Ortaköy İlkokulu ve yetimhanesi ile ilgili bu denli fotoğrafa rastlayamazsınız.
"Gerez uzun yıllar Ortaköy Musevi İlkokulunda ve Yetimhane'de öğretmen olarak görev ifa etti. Cenaze günü Türk Yahudi Toplumunun eski dönem başkanı Rıfat Saban oradaydı ve Orfelina başkanı olduğu günlerde dahi Gerez'in Yetimhane'de çalıştığından bahsetti.
"Habib Gerez dindar değildi ancak hiçbir zaman Yahudiliğini inkar etmedi. Başta sanat yaşamında Yahudi toplumunun fertleri değil, sanat çevresi onu daha fazla ilgilendirdi. Dini ne olursa olsun sanat çevresinin neferleriyle yakın ilişkiler kurdu. Ve o çevrede sayıldı ve büyük ilgi gördü.
"Habib Gerez 'Sanat Evi' olarak adlandırdığı evi ve atölyesini 500. Yıl Vakfına bağışladı. Şartlı olarak... Binanın uzun yıllar 'Habib Gerez Müzesi' olarak kullanılması şartı ile... Sonbahara dek orada yapılacak çalışmaların ardından belki de yasal olan üstüne açılabilecek terası da binaya kazandırak müzeyi sanat severlere kazandırmak ve bugünkü Galata furyasında üst katında bir Gerez Cafe oluşturmak en büyük amacımız...
"O zaman belki de müzemiz gerçekleştirdiği Galata Turlarında öğle vakti Sefarad Mutfağının örneklerini de sunabilecek.
"Gerez aramızdan ayrıldı. Ancak Grosman'ın deyişiyle ölmedi. Eserleriyle yıllarca aramızda yaşayacak.
"Ke su alma reposa en Gan Eden..."
"Halen boş işlerle mi uğraşıyorsun Gerez?"
Gerez'i ilk defa 1977'de üniversiteden çıktıktan sonra part-time çalıştığı kağıtçı dükkanında gördüğünü söyleyen Moris Levi, özetle şöyle yazdı:
"...Resim yapmak için kâğıt almaya gelmişti. Dükkânın sahipleri çocukluk arkadaşları idiler. Hoyrat bir teklifsizlikle;
- Halen boş işlerle mi uğraşıyorsun Gerez? diye sormuşlardı.
"Resim yaparak, şiir yazarak geçirilmekte olan bir yaşam o zamanlar insanlara o kadar boşa kürek çekmek gibi geliyordu ki! Öfkelenmiştim, ama Gerez'in olgun bir kalenderlikle gözlerinin içleri gülerek, kendisi ile alay ederek verdiği;
- Eeee ne yapalım işte, bu dünyaya benim gibi insanlar da lazım, deyişi ile de sakinleşmiştim.
"Ben de o dönemde içimdeki benle savaşmayı yeni yeni sonlandırmıştım. Edebiyatçı ya da gazeteci olmak istiyordum ama yeteri kadar uçuk diye bilinmenin yanı sıra bir de züğürt bir yaşamı göze alamamış, meslek olarak muhasebeciliği seçmiştim. Bu yüzden Jozef Habib Gerez bana, çok ama çok ilginç gelmişti. Gerez, içimde sindirilmiş olan şövalyenin bir 'benzeri'ydi. Daha sonra onun 'benzer' olmaktan çok daha ötede, ozanların ve ressamların bir ustası olduğunu öğrendim.
"Yaşam bir kez daha Gerez'le beni 40 yıl sonra karşılaştırdı. 500. Yıl Vakfı Başkanı olmuştum ve beni ziyaret eden Moşe Grossman, dostumuz Jozef Habib Gerez'i vakfımıza vasiyet vermeye ikna ettiğini söylemişti.
"Birlikte Gerez'in Yüksekkaldırım'daki evine gittik. Gitmeden önce kitaplarını karıştırmış, orada burada gözüme çarpan ve evimdeki tablolarına bakmıştım. Renkli bir insan ile karşılaşacağımı biliyordum, ama renklerini bulunduğu mekâna yansıtan bir insan ile karşılaşacağımı bilmiyordum.
"Gerez'in olağanüstü ilginç bir evi vardır. Tıpkı mısraları gibi gizli anlamlarla, anılarla dolu bir evdir Gerez'in evi. Evin ne tarafına bakarsanız bakın bakılacak, incelenecek, anlamlandırılacak, öyküsü olan bir şey vardı. Duvarlar, zemin, merdiven basamakları, köşeler küçüklü büyüklü heykeller, renkli renkli resimler, kitaplar, fotoğraflarla dolu idi. Stüdyosu rengârenk ve bahar gibidir. Üst üste duvara dayalı, yığılmış tabloları insanı içlerine çekerler. Özetle bir müze gibidir ev. Ve ümit ederim ki yakında onu, yaşamın soğuk tekdüzeliğinden kısa bir süre için uzaklaşıp hoş vakit geçirmek isteyenler için, merak edenler için bir sığınak-müze yapmayı becerebileceğiz. Yine her gittiğimizde bir yudum Gerez tadabileceğiz."
"İdolüme veda ederken"
"Habib Gerez ile 2013 yılında evini 500. Yıl Vakfına bağışlamasından sonra tanıştığını söyleyen Aymy Emel Benbasat, kısaca şöyle yazdı:
"...Birlikte geçirdiğimiz o kısacık vakitte Habib Gerez'den hayatı yaşamanın kılavuzunu nasıl kullanacağımı, üzüntülerin bile nasıl güzelliklere dönüştürülebileceğini, sanatın insan yaşamı üzerindeki olumlu etkisini, iyilik yapıp onu unutmanın ve mutlaka insanların hayatına değmenin önemini; anlattığı yaşam yolculuğundan öğrendim.
"Annesine olan bağlılığını her seferinde ondan bahsederken parlayan gözlerinden, hayvan sevgisini evinin kapısını bekleyen kedilerden yüzümde hep bir tebessümle izledim.
"Yaşayan bir tarih, yüreği iyilikle dolu, kimlerin hayatına değdiği bilinmeyen bir isimsiz kahramandı Habib Gerez.
"Galata, en renkli simasını, onu sevenler Habib Baba'sını, sanat camiası büyük ustayı, ben çok kıymetli sohbet arkadaşımı ve seçerek kabul ettiğim bir aile büyüğümü kaybettim. Renkler yoldaşın olsun büyük üstat."
"Gerez, ölmez"
Moşe Grosman ise şöyle dedi:
"...Yazmak ve resim yapmak büyük tutkumdu. O nedenle Habib Gerez iyi ve sağlam bir kaynaktı. Beni, Hikmet Onat, Şeref Akdik, Ayetullah Sümer, İbrahim Safi, Hüseyin Bilişik gibi ressamlarla tanıştırıyor ve o ünlü isimler elimi sıkarken büyük bir mutluluk duyuyordum.
"Edebiyat öğretmenim yazar Serhat Kestel ile dost olmuşlardı. Gerez, birçok şiir kitabı yayınlıyor ve beğeni alıyordu. İki satırlık şiirleri de vardı akılda kalan...
"Habib'in yoksa da bol parası / İyidir, hoştur Dünya ile arası gibi şu anda aklıma gelen kısa şiirciklerinden çok yazdı. Şiir kitapları birçok dile çevrildi. Bu arada, susamışçasına resim yapmaya devam ediyordu.
"Onu son yolculuğuna uğurladığımız gün söylediğim gibi: 'Gerez ölmez.' O kadar belge, yapıt bıraktı ki hep aramızda kalacak ve hep yaşayacak.
"Kabataş Lisesinde okuduğu zaman, edebiyat öğretmeni ünlü şairimiz Faruk Nafiz Çamlıbel'di.
"Gerez'in ilk kitabı 'Gönülden Damlalar' Faruk Nafiz'in teşvikiyle yayınlanmıştır.
"96 yaşında sonsuzluğa uğurladığımız Yosef Habib Gerez için daha çok konuşacağız."
"İç içedir ölümle yaşam"
Son olarak, Egeberk Baruh'tan:
...Bana verdiği şiir kitabındaki (Gözlerinize Yazdım Sevgimi, 2018) 'İç İçedir Ölümle Yaşam' isimli şiirinde ölümü sonsuzluğa karışmak olarak tanımlıyor Habib Gerez. Kendisi sonsuzluğa karıştı.
"Kendisinin vefatının ardından tekrar düşününce, bir kişinin ölümünü aslında fiziksel durumu ve yaşı kadar (hatta bu etkenlerden daha çok) insanlık üzerinde ve insanların bilincinde bıraktığı izler belirliyor.
"Büyük düşünürler, liderler, sanatçılar, bilim insanları; yaptıkları çalışmalarla, ideallerle ve fikirlerle her daim yaşamaya devam ediyor.
"Habib Gerez, aynı kitabındaki 'Yaşam ve Ölüm' isimli şiirinde de insanların yaptığı olumlu şeylerle anılıp ölümü hak etmesi gerektiğini söylüyor, ki görüşünü göz önünde bulundurunca kendisi ölmeyi sonuna kadar hak ediyordu. Bilmiyorum ölümün ardından başka bir yaşam var mı; bana pek gerçekçi gelmiyor, ki 'İç İçedir Ölümle Yaşam' şiirini göz önünde bulundurunca kendisine de gerçekçi gelmemiş bu tarz düşünceler.
"Habib Gerez fiziksel olarak artık mevcut olmasa bile bana anlattıkları ve yaşattığı günlerle, arkasında bıraktığı resimler, şiirler ve yazılarla hala keşfedilmeyi bekliyor ve bu şekilde yaşamaya da her daim devam edecek." (SD)