Resmi gözaltı, özgürlükten alıkoyma merkezleri dışındaki işkencenin cezasızlık olasılığı daha yüksek. Çünkü kayıt altına alınan hiçbir bilgi yok.
Prof. Dr. Doğru: Hukuki mücadeleye iyi hazırlanın
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. Osman Doğru bu tür işkence vakalarının gizli gözaltı, kayıp vakalarıyla benzerlik taşıdığını söylüyor.
İşkence mağdurlarının hukuki mücadeleye iyi hazırlanmasını, her türlü ayrıntının değerli olduğunu, çünkü olayın gerçekleştiğini kanıtlayıcı delil başlangıçlarının sunulabilmesi gerektiğini söylüyor ve şunları öneriyor:
* Hemen fiziksel muayene görülmeli ve doktor raporu alınmalı.
* Mağdurlar öykülerini doktora, şikayet mercilerine düzgün bir şekilde anlatmalı.
* İşkence yapan kişileri, onlarla ilgili ayrıntıları iyi tasvir edebilmeli.
* İşkencenin yapıldığı mekanla ilgili her türlü ayrıntı çok önemli. Aracın içiyle, mekansal özelliklerle ilgili ayrıntılar iyi tasvir edilebilmeli.
* Olaya tanık olanların davada da tanık olarak dinletilebilmesi önemli.
* İşkenceyle mücadelede uzman hak örgütleriyle bağlantıya geçilmeli.
Alataş: Hak örgütlerine dava hakkı tanınmalı
İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) eski başkanlarından Yusuf Alataş resmi mekan dışındaki işkence iddialarının üzerine gidilmesinin, caydırıcılık açısından önemini vurguluyor.
"İddiaların etkili soruşturulma mekanizmalarının oluşturulması çok önemli. Bu, dokunulmazlığın olmamasını, iddiaların yargı tarafından ciddiyetle ele alınmasını gerektirir.
"Kişilerin yanı sıra, işkence ve haksız gözaltıyla mücadele eden kurumlara, hak örgütlerine dava hakkı tanınması da gerekiyor."
İHD'ye göre ilk altı ayda 68 resmi mekan dışı işkence vakası
Hak örgütleri Türkiye'de işkencenin resmi mekanların dışına kaydığını dile getiriyordu.
Rakamlar polis yetkilerini artıran Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu değişikliğine uzanan süreçte işkence başvurularının arttığını gösteriyor.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) verilerine göre, 2007'nin ilk yarısında gelen işkence başvurusu sayısı 266. Geçen yılın ilk altı ayına göre yüzde 40 artış var. Başvuruların 172'si 2007'de gerçekleşmiş olaylara ilişkin. Çarpıcı olan, TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, bu başvuruların önemli bir bölümünün resmi olmayan mekanlarda gerçekleşmiş olduğunu söylüyor.
İHD de 2007 Ocak-Haziran bilançosunda "Gözaltı Yerleri Dışında İşkence ve Kötü Muamele" sayısını 68 olarak veriyor.
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) "Türkiye: Güvenlik güçleri tarafından işkenceye maruz kalanlar ve öldürülenler için adalet yok" raporunda, işkencenin sürdüğünü söylerken "resmi olmayan tutuklamalar, gösteriler öncesi ve sonrası işkence ve kötü muamele"ye dikkat çekiyordu.
TİHV'nin 2006'ya dair raporundaysa, tedavi merkezlerine başvuran 54 kişinin sokakta veya açık alanda, evde, araç içinde ve diğer yerlerde işkence gördüğü belirtiliyordu.
İHD'nin 2006 bilançosundaysa, "Resmi Gözaltı Yerleri Dışında İşkence ve Kötü Muamele" sayısı 261.
İşkencenin cezasız kalması kolaylaşıyor
TİHV başkanı Yavuz Önen, resmi olmayan mekanlarda işkencenin nasıl gerçekleştiğini ve yüksek cezasızlık olasılığı taşıdığını daha önce bianet'e şöyle anlatmıştı:
"Karakollarda gözaltı süreci başlatılmadan, defterlere kayıt düşülmeden, arabada, meydanda, sokakta, kaba dayaktan başlayan, hakaretin, tehdidin kullanıldığı vakalar var. Kişi özgürlüğünden alıkonulmuş statüsünde olduğu için bunu işkence kabul ederiz. Ama bunun kaydı olmuyor. Şikayet olduğunda, olay dışarıda gerçekleşmiş oluyor ve karakol üzerinden işlem yapmak zorlaşıyor."
İşkencenin tanımını unutmamak önemli
Tekpetek'in yaşadıklarının işkence olup olmadığı konusunda kuşkuya düşenler olabilir. Birleşmiş Milletler'in "İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme"sindeki tek, bütünsel yarar var:
İşkence, bir kimseye karşı, kendisinden itiraf almak veya üçüncü kişi hakkında bilgi edinmek, kendisinin veya üçüncü kişinin yaptığı veya yaptığından kuşkulanılan bir eylem nedeniyle cezalandırmak veya kendisini veya üçüncü kişiyi korkutmak veya zorlamak amacıyla veya ayrımcılığa dayanan herhangi bir sebeple, bir kamu görevlisi veya resmi sıfatla hareket eden bir başka kişi tarafından veya bu görevlinin veya kişinin teşviki veya rızası veya muvafakatiyle işlenen ve işlendiği kimseye fiziksel veya ruhsal olarak ağır acı veya ıstırap veren herhangi bir edimdir. (TK)