Haberin İngilizcesi için tıklayın
Munzur Üniversitesi Olağanüstü Hal (OHAL) süresince akademik personelin ihraçlarıyla, öğrencilere açılan disiplin soruşturmalarıyla ve rektör Ubeyde İpek’in açıklamalarıyla sıkça gündeme geldi.
Geçtiğimiz günlerde ise Tunceli Emek Gazetesi’nde Dersim Cemevi Başkanı Ali Ekber Yurt’un rektör İpek’e hitaben yazdığı bir yazı yayımlandı.
Yurt yazısında akademik açılış programı esnasında rektör İpek’in yaptığı konuşmayı “akademik uydurmalar” olarak nitelendiriyor, İpek’in “…. 15’e yakın Araştırma Görevlimiz Alevilik noktasında çalışmalar yapmak üzere lisansüstü eğitimlerine devam ediyor’’ sözlerinin gerçeklik taşımadığını söylüyordu.
İpek ve Yurt’un karşılıklı iddiaları üzerine görüştüğümüz Üniversite Rektörlüğü'nden Alevilik-Bektaşilik Enstitüsü'nün bina olarak var olduğunu öğrendik. Ancak ne zaman kurulduğu ve nasıl çalışmalar yaptığına dair bilgi edinemedik.
Dersim'deki gazetecilere ve üniversitede çalışan akademisyenlere sorduğumuz enstitüye ilişkin, rektörün araştırma görevlilerine "Alevilik çalışın" diye baskı yaptığını öğrendik.
Üniversite bilgi vermedi
Munzur Üniversitesi’nde operatörlerden ve özel kalem müdürlüğünden alamadığımız bilgilere üniversitesin resmi internet sitesinden ulaşmayı denedik. Sitede birkaç fotoğraf ve açılmayan bazı belgeler var (Sitenin sayfa görüntüleri: 1, 2, 3, 4). Ayrıca üniversitenin 2016 tarihli kurum içi değerlendirme raporunda da araştırma merkezinin ismi geçirilmiş.
* Büyütmek için tıklayın.
Munzur Dergisi yazarlarından Mesut Özcan ile yaptığımız görüşmede ise 2015 yılının son aylarından itibaren üniversite bünyesinde Alevi – Bektaşi Enstitüsü'nün kurulması için çalışmaların başladığı ancak aktif hale getirilemediği bilgisini aldık.
Özcan: Rektör kendi Alevilik tanımını yaptı
Özcan’ın söylediğine göre, 2016'da rektör İpek'in başkanlığında üniversite senatosu kurmak istediği enstitü için YÖK'e bir metin gönderdi. Bu metinde Alevilik ile ilgili çerçevesi çizilmiş bir tanımlama yapılıyor ve farklı tanımların sahipleri “işbirlikçi”, “dejenere olmuş” gibi sıfatlarla anılıyordu.
TIKLAYIN - Alevilerin Bir "Ali"si Olmalıydı
Rektör İpek’in Ordu'da katıldığı bir canlı yayında “Bir boşluk oluşmuş. Alevilikle ilgili bir şekilde bu toplum bir şekilde inancından şöyle veya böyle uzaklaşmış. Uzaklaşınca bu sefer başkaları o alanı doldurmuş” ifadelerini kullandığına da değinen Özcan, şöyle konuştu:
“1980’de Dersim Valisi olarak atanan Kenan Güven de benzer çalışmalarda bulunmuş, ‘Ben burayı müslümanlaştırmaya geldim. Burada boşluk var’ demişti. Ardından Dersim’de çocuklar ailelerinden alınarak kuran kursuna gönderilmiş, camiler, mescitler açılmıştı. Rektör enstitü için yayınlanan metinde kendi tanımını yaparak aynı konuma geçti.”*
“Şerh koyan Candan Badem ihraç edildi”
Özcan’ın verdiği bilgiye göre, enstitünün kuruluş aşamasında kaleme alınan ve Aleviliğe ilişkin "bireysel" tanım yapan metne Doç. Dr. Candan Badem “İşi bilimsel çalışma yapmak olan bir eğitim kurumu kişisel ve kesin tanım yapamaz” diyerek şerh koydu.
Badem ilk olarak “FETÖ üyeliği” suçlamasıyla açığa alındı. Ardından 2017’de Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile üniversiteden ihraç edildi.
“Alevilik çalışın” baskısı
Özcan’ın aktardıkları üzerine üniversitenin Edebiyat Fakültesi’nden ihraç edilen bir akademisyenle görüştük.
Kendisi rektör İpek'in özellikle sosyal bilimler alanında çalışan öğretim görevlilerine Alevilik üzerine çalışmaları hususunda baskı yaptığını belirterek fakülte toplantılarında araştırma görevlilerine "İslamın içindeki Aleviliği çalışacaksınız" diye "emir verdiğini" de ekliyor.
“Çalışanların 'Hayır' deme şansı yok”
İhraç edilen akademisyenin bianet’e yaptığı açıklamalar şöyle:
“Doktorasını ve yüksek lisansını yapan araştırma görevlilerine alanlarını değiştirmeleri için baskı yapılıyor. Fakülte toplantılarında da üniversitede görev yapan herkesin Alevilik çalışması gerektiği yönünde dayattığı baskı da var.
“İhraçlarla aba altından sopa gösterilerek akademisyenler için baskı ve korku iklimi yaratıldı. O nedenle onların da bu dayatmaya 'hayır' deme gibi bir şansları yok.
“Aleviliğin çarpıtılması da söz konusu. Ayrıca araştırma görevlilerinden objektif bilimsel bir araştırmadan ziyade belli bir amaç ve dinsel motivasyonla belirlenmiş sonuç ve çıkarımlara ulaşmaya yönelik çalışmalar yapmaları isteniyor.” (TP)
* Mesut Özcan'ın konuya ilişkin Özgür Dersim'de yayınlanan yazısı için tıklayın.