Haberin İngilizcesi için tıklayın
AKP’nin hazırladığı ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun “Böylesini görmediniz” diye tanımladığı ilk yargı paketi taslağından, “ceza pazarlığı” [plea bargaining] çıktı.
Sabah gazetesinin “Savcıya ABD modeli” diye haberleştirdiği uygulama ile “Suçunu itiraf eden” şüphelinin, konu mahkemeye taşınmadan savcının öngördüğü ve kanundakinden daha az bir cezayla hüküm giyme ihtimalinin yolu açılıyor.
“Bilgilendirmede” polis de rol alabilecek
Henüz kesinleşmemiş olan taslaktaki maddede uygulama “seri muhakeme” olarak adlandırılıyor.
Buna göre, savcı ya da kolluk güçleri şüpheliyi bilgilendirecek. Şüpheli seri muhakemeyi kabul ederse, suçun alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği bir cezanın yarısını yaptırım olarak belirlenecek.
Savcı seri muhakeme usulünün uygulanması şüpheliye teklif edecek ve uygulamaya geçilmesi için şüphelinin avukatı huzurunda teklifi kabul etmesi gerekiyor.
Ardından savcı, ilgili mahkemeden, seri muhakeme usulü uygulanmasını talep edecek. Mahkeme şartların gerçekleştiği ve eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu kanaatine varırsa, belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kuracak.
Aksi takdirde talebi reddedecek ve genel hükümlere göre soruşturma açılması için dosyayı savcıya gönderecek. Talep reddedilirse, şüphelinin verdiği ifadeler delil sayılmayacak ve ileride kullanılamayacak.
İştirak halindeki suçlarda (örgütlü suçlar) şüphelilerin tümü kabul etmezse, bu usul uygulanamayacak.
360’dan fazla hatalı mahkumiyet
Mevzunun ABD’deki uygulamalarında, “suçu psikolojik veya fiziki işkence yöntemleriyle zorla kabul ettirme ya da daha yüksek cezayla tehdit ederek itirafa zorlama, bu itirafa dayanarak şüpheliye şantaj ve ceza” gibi skandalları sık sık okuyoruz ve izliyoruz.
ABD’de faaliyet gösteren ve suçsuz oldukları halde mahkumiyet almış hükümlülerin hakkını savunmak için kurulmuş olan The Innocence Project’in internet sitesinin “false confessions” (sahte itiraflar) bölümünde, “Birisi neden işlemediği suçu itiraf eder?” sorusuna yanıt aranıyor.
Bu bölümdeki örneklerden biri, Chris Ochoa’nın hikayesi. Ochoa 1988’de Austin, Teksas’ta, cinayet ve tecavüz suçlarını işlemediği halde suçlu olduğuna dair itirafta bulundu ve müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 2002 yılında gerçek suçlunun itirafı ve DNA delilinin bunun desteklemesinin ardından temize çıkana kadar hapiste kaldı. Bu videoda da polislerin kendisini idamla tehdit etmek de dahil, suçu üstlenmeye nasıl zorladıklarını anlatıyor.
Neden işlemedikleri suçu üstlendiler?
Araştırmacıların bulgularına göre şüpheliler, “kolluk güçlerinin işkence, tehdit ve şantajları nedeniyle; yasal haklarını bilmedikleri veya yanlış bilgilendirildikleri için; sahte kanıtlarla ikna edilerek; daha büyük bir cezayla karşı karşıya kalmaktan korktukları için” suçu üstlenebiliyorlar.
Burada verilen bilgiye göre, ABD’de 360’tan fazla mahkumiyetin, DNA testi sonucu hatalı olduğu kanıtlandı ve bu mahkumiyetlerden bir kısmı sahte itiraflara dayanıyordu.
Türkiye’de halihazırda polisin uyguladığı tekniklerin, şüphelinin itirafa zorlanmasında da uygulanmaması için bir sebep yok.
(İtirafların polis merkezlerinde “nasıl alındığına” ve sonrasındaki yargı süreçlerine ve mahkumiyetlere dair bir de Netflix belgeseli bulunuyor: İtiraf Kasetleri.)
Hangi suçlar için geçerli?
Taslakta bu uygulama, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na eklenen “Seri muhakeme usulü” başlıklı 250. Maddesinde düzenleniyor.
Şu suçlarda ceza pazarlığı uygulanabilecek:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Hakkı olmayan yere tecavüz (madde 154, ikinci ve üçüncü fıkra),
2. Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (madde 170),
3. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma (madde 179, ikinci ve üçüncü fıkra),
4. Gürültüye neden olma (madde 183),
5. Parada sahtecilik (madde 197, ikinci ve üçüncü fıkra),
6. Mühür bozma (madde 203),
7. Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (madde 206),
8. Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama (228 nci maddenin, birinci fıkrası),
9. Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (madde 268).
b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları ile 15 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar.
c) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suç.
d) 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde belirtilen suç.
e) 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen suç.
(AS)