İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW) bugün yaptığı açıklama ile seçilmiş belediye başkanları ile milletvekillerinin görevden alınıp hapsedilmesiyle, “seçmenlerin de politik örgütlenme ve katılım haklarını ile ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğini” ifade etti.
TIKLAYIN - HDP’Lİ VEKİLLERE TUTUKLAMA VE GÖZALTILARIN KRONOLOJİSİ
Açıklamada, Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı güneydoğu bölgesindeki, Demokratik Bölgeler Partisi’nden (DBP) 82 belediyenin seçilmiş başkanlarının görevden uzaklaştırılarak 90 eşbaşkanın tutuklandığı, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları da dahil 13 milletvekilinin de hapiste olduğu hatırlatıldı.
HRW, hükümetin bu uygulamalarla, belediyelerin yönetimine doğrudan el koyduğunu açıkladı.
“Beş milyon oy almış partinin başkanları hapiste”
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson da “hükümetin son seçimlerde beş milyon oy almış bir siyasi partinin başkanlarını ve milletvekillerini hapse atması, Türkiye'nin demokrasisinde açılmış derin bir yaradır” açıklamasını yaptı.
“Bu kısıtlamaların, ülkenin geleceği ile ilgili yaşamsal önemde bir tartışma sürerken getirilmiş olması ise bu rahatsızlığı ikiye katlıyor.”
İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü
Örgütün açıklamasında 16 Nisan’da “yetki ve gücün cumhurbaşkanlığı makamında toplanmasını öngören bir Anayasa değişikliğinin oylanacağı” ifade edildi:
“HDP ve DBP’ye karşı yapılan hamle, bu referandumun öncesinde geldi. Anayasa değişikliği teklifi, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü, cumhurbaşkanlığı makamının yetki ve güç suistimallerine karşı koruyabilecek uygun kontrol ve denge mekanizmalarına yer vermediği için yaygın olarak eleştirilmişti. Her iki parti de cumhurbaşkanlığı yetkilerinin bu şekilde genişletilmesine karşı çıkıyor.”
“Kampanya düzenleme hakkına müdahale”
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün açıklaması özetle şöyle:
“Parti başkanlarının ve milletvekillerinin hapse atılmasının partinin Meclis çalışmalarına ve referandum öncesinde kendi kampanyasını düzenleme hakkına endişe verici bir müdahale anlamına geliyor.
“Her iki partinin binlerce başka üyesi de hapsedildi.
“HDP'nin İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne verdiği bilgiye göre, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından, partinin aralarında il ve ilçe başkanlarının da bulunduğu 5 bin 471 yöneticisi gözaltına alındı, 1482'si tutuklandı.
“DBP de 15 Temmuz’dan bu yana 3 bin 547 parti yöneticisinin tutuklandığı bilgisini verdi.
“Her iki partinin yöneticileri de, bu gözaltı ve tutuklamaların partinin yaklaşmakta olan referandum ile ilgili kampanya yürütme kabiliyetini sekteye uğrattığını söylediler.
“Yetkililerin, demokratik olarak seçilmiş yöneticilere yönelik bu eylemleri, politik katılım hakkı, özgür seçim hakkı, ifade özgürlüğü hakkı ve örgütlenme ile toplanma özgürlüğü haklarına aykırı.”
Baluken iki tutukluluk arasında HRW'ye konuştu |
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) İdris Baluken ile 14 Şubat 2017’de konuştu. Baluken 30 Ocak’ta tahliye edilmişti ancak 21 Şubat’ta yeniden tutuklandı. Baluken’e şu suçlamalar yöneltiliyor: “Silahlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütü propagandası yapmak, kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmamak, devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozmak.” Bu suçlamalara kanıt olarak ise yaptığı beş konuşma ve savcının PKK/KCK'nın talimatıyla düzenlendiğini iddia ettiği üç gösteriye ve iki militan cenazesine katılmış olmasından müteşekkil. Suçlu bulunması halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alabilir. Baluken, HRW ile görüşmesinde, HDP'nin referandum öncesinde ciddi bir kampanya başlatmasına engel teşkil eden en önemli kısıtlamaları şöyle anlatmıştı: “Referandum dönemindeyiz ve biz mecliste grubu olan ve eş başkanları hapse atılmış bir muhalefet partisiyiz. “Nisan ayında oylanacak anayasa değişiklikleri meşru değil, çünkü meclisteki bir muhalefet partisi olarak yasaların bize verdiği haklarımızı ve yetkilerimizi kullanamadık ki, bu demokratik ülkelerde temel bir ilkedir. “Bir de 70'ten fazla belediye başkanımızın ve binlerce parti yöneticimizin ve üyemizin hapiste tutulduğunu ve olağanüstü hal koşullarında medya ve sivil toplum üzerinde ağır bir baskı olduğunu düşünürseniz, böyle bir ortamda anayasa değişikliğini tartışmanın hiç bir meşruiyeti kalmaz. Bir demokraside muhalefet liderlerinin hapiste tutulması nasıl kabul edilebilir?” Hapishane koşullarını da şu şekilde anlattı: “Üç aya yakın bir süre tecrit edildim. Üç ay boyunca sadece üç kez diğer mahkumlarla görüşmeme izin verildi. Bir defasında Diyarbakır Belediye Eş Başkanı Fırat Anlı'yla, bir defasında Dersim Belediye Eş Başkanı Mehmet Ali Bul'la, bir defasında da ikisiyle aynı anda…” |
Tekiner Silvan'daki kayyumu anlattı |
Zuhal Tekiner Silvan Belediyesi'nin eşbaşkanıyken, 11 Eylül 2016’da kendisinin yerine ilçe kaymakamı kayyum olarak atandı. Diyarbakır’ın ilçelerinden Silvan Belediyesi 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yönetimine el konulan 28 belediyeden biri. Tekiner daha önce belediye meclisi üyeliği ve belediye başkanı yardımcılığı yapıyordu. Bir basın toplantısında yerel yönetimin daha büyük bir otonomi ile işletileceğini vurgulamak amacıyla özyönetim ilan edilmesi üzerine belediye eşbaşkanı Yüksel Bodakçı'nın 2015 Ağustos’unda tutuklanmasının ardından, Tekiner eşbaşkan seçilmişti. Bodakçı 2016 Mart’ında serbest bırakıldı ancak Tekiner eşbaşkan olarak görevine devam etti. Tekiner yetkililerin Silvan Belediyesine el koyduğu günü İnsan Hakları İzleme Örgütüne şöyle anlattı: “Polis belediyeye 11 Eylül’de sabah saat 07.00’de girdi, binada arama yaptı, bilgisayarlarımızı ve belgelerimizi alıp götürdü. O sırada binada değildik. “Ben hemen partimizin Diyarbakır’daki İl Başkanlığı'na gittim ve orada yaşananları reddeden bir basın açıklaması yaptık. Sonra Silvan'a döndük ve bir kahvede kriz masası oluşturduk. “Hakkımda bir sürü suçtan açılmış onlarca soruşturma var. Mesela militanlar için üzerinde PKK ile bağlantılı semboller olan mezar taşları dikilmesinden bizi sorumlu tutuyorlar. Oysa o mezar taşları biz göreve gelmeden önce de oradaydı ve her halükarda mezar taşlarından belediye sorumlu değil. “Ben ayrıca belediyeye ait dükkanları düşük fiyatla kiraya vermek, militan cenazelerinde terör örgütü propagandası yapmak, bir gazeteciye röportaj vermek, sosyal medyada yaptığım paylaşımlar gibi şeylerle de suçlanıyorum. Sürmekte olan 10 davam var. Üç davadan ise beraat ettim. “Müfettişler belediyeyi onlarca defa denetlediler ve o denetimlerin hiç birinde somut bir şey bulamadılar. “Kayyum devraldıktan sonra, kadın merkezi, kreş gibi bir çok belediye hizmeti kapatıldı. Belediyede çalışan 73 kişi işten çıkartıldı ve yerlerine çoğunlukla da AKP veya Hüda-Par ile bağlantılı kişiler işe alındı. “Silvan halkı bizim başımıza gelenlere üzülüyor, ama asıl mağdur olanlar onlar. Düşünün, siz kendi yerel temsilcilerinizi seçiyorsunuz, sonra verdiğiniz oy hiçe sayılıyor. Ben de bir seçmenim ve bunu kabul edilemez buluyorum.” |
(AS)