Rapor, ekonomik kriterlerin yanı sıra, siyasi kriterlere ve bu arada İfade özgürlüğü alanında benimsenen reformlarla bu düzenlemelere ters düşen kimi uygulamalara da dikkat çekiyor.
Komisyon raporunda, yerel ve bölgesel dahil, yayıncılığa dair birçok gelişmeye yer veriyor. Raporda, akademik çevrelerin, basın örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının ifade ve basın özgürlüğü kapsamındaki düzenlemelere ilişkin eleştirilerini haklı çıkartan tespitler de yer alıyor.
AB İlerleme Raporu'nda Türkiye'de İfade ve Basın Özgürlüğü alanlarında şu tespit ve değerlendirmeler bulunuyor:
Reformlar anlatıldı
Şubat 2002'de AB'nin gereği olarak çıkarılan Birinci Uyum Yasası yoluyla, Türk Ceza Kanunu'nun 159 ve 312. maddeleri ile Terörle Mücadele Yasası'nın 7 ve 8. maddeleri değiştirildi. Ağustos'ta kabul edilen Üçüncü Uyum Yasası ile de TCK 159. maddesi ikinci kez değiştirildi.
Buna göre, "Devlet kurumlarını tahkir ve tezyif" fiilini düzenleyen TCK 159. maddesinin üst ceza sınırı 3 yıla düşürülürken, "Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kararlarına alenen sövenlere" verilen para cezası kaldırıldı.
TCK 159'ya "farklı bir formül"
Bununla birlikte, yasadaki suç tanımı aynen korundu. Ağustos 2002'de yapılan değişiklikle ise TCK 159. maddesine şöyle bir ekleme yapıldı:
"Organları ve kurumları tahkir ve tezyif kastı bulunmaksızın, sadece eleştirmek maksadıyla yapılan yazılı, sözlü veya görüntülü düşünce açıklamaları cezayı gerektirmez". Yasadaki "niyet" unsuru tartışmaları açık ve tamamen uygulamaya bağlı bir durumdur.
TMY'de hapis cezası korundu
Terörle Mücadele Yasası'nın 7 ve 8. maddelerinde yapılan bir değişiklikle hapis cezaları korundu ancak, para cezaları artırıldı. Bu kapsama giren fiillerden sorumlu radyo ve televizyonlara verilecek yayın durdurma cezaları da hafifletildi. Görüntülü propagandanın da dahil edildiği düzenleme, sonuçlarını uygulamada gösterecek.
Bazı yargılamalar beraatle sonuçlanırken benzer nitelikli başka davalarda ağır cezalara hükmedildi.
Azalan davalarda "çeşitlilik" de var
TCK 159 ve 312. maddelerden açılan davaların sayısında azalma gözlense de yargılamaların zemini başka alanlara da kayabiliyor. Son aylarda ifade özgürlüğü kapsamına giren faaliyetlerin "yasadışı örgüte yardım" fiilini düzenleyen TCK 169. madde uyarınca işlemlerinde artış gözlendi.
Davalarda azalma var
Yargı yetkililerine göre, son reformlar, Yargıtay'ın TCK 159. maddeden açılan 50 davanın, TCK 312. maddeden açılan 24 davanın düşürmeye karar vermesini sağladı. Ancak, ifade özgürlüğü alanında yapılan çalışmalar nedeniyle gazeteci, yazar ve yayıncıların yargılanmaları sürüyor. Bir kaynağa göre, bu yönde süren ve sonuçlanmayı bekleyen 100'e yakın dava var.
25 Mayıs 2002'de yayımlanan Türkiye Yayıncılar Birliği raporuna göre, yalnızca Ocak-Mayıs 2002 döneminde 39 yazara ait 40 kitap ya toplatıldı ya da yasal işleme tabi tutuldu.
2001'de 1309 toplatma
Bir soru önergesine yanıt veren İçişleri Bakanı, 2001'de toplatılan kitap ve süreli yayın sayısının 1309 olduğunu açıkladı.
Yargıç hazır değil
Mart'ta, Emniyetin şikayeti üzerine "Büyük Adam, Küçük Aşk" filmi sansür edildi. İfade özgürlüğünü sağlamanın en önemli yolu, düzenlemelerin doğru yorumundan geçer. Yargıçların, sanıkların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki (AİHM) haklarını hesaba katarak yasaları yorumladıklarına ilişkin bir işaret henüz bulunmuyor.
Basın aletlerine el konulabiliyor
İkinci Uyum Yasası'yla yenilik getirilen 5680 Sayılı Basın Kanunu ile basın özgürlüğü alanındaki hak kullanımına kısıtlamalar hafifletildi. Ancak yayınların "Devletin milletiyle bölünmez bütünlüğü, Cumhuriyetin nitelikleri veya ulusal güvenlik" gibi ölçütlere ters yapıldığı düşünüldüğünde basım aletlerine el konulabiliyor. Mahkum edilen yayınlara verilecek yayın durdurma cezalarında indirime gidilse de, cezaya rağmen yayın yapmayı sürdürenlere verilecek hapis cezası korundu.
Para cezaları çok ağır
5680 Sayılı Basın Yasası'nda öngörülen para cezalarının ağırlığı (1 milyar ile 100 milyar TL), Cumhurbaşkanı Sezer'in bu düzenlemenin iptali için 14 Ağustos 2002'de Anayasa Mahkemesi'ne başvurmasına yol açtı. Başvuru ile, para cezalarının, suç ceza dengesi dikkate alındığında orantısız, Anayasa'nın güvence altına aldığı basın ve ifade özgürlüğüne ters olduğu belirtildi.
Gazeteciye baskı sürüyor
Ceza kavramlarında herhangi bir değişikliğe gidilmediği gibi, Basın Kanunu halen basın özgürlüğüne kısıtlama getiriyor. Gazeteciler baskı, sansür ve cezai işlemlere konu olmayı sürdürüyorlar. Gazeteciler, TMY 7 ve 8, TCK 159, 169. maddeler uyarınca açılan kovuşturmalara uğruyorlar.
OHAL'e sansür eleştirisi
Olağanüstü Hal (OHAL) Bölgesi'ne tabi kentlerde yetkililer, gazete dağıtım ve basım hakkını engellemeyi ve bu hak kullanımını yasaklamayı sürdürüyor. Basının bağımsızlığı örgütlü bir Basın Sendikası'nın bulunmaması nedeniyle zayıf durumda.
F Tipi Cezaevlerini izleme yasağı
F tipi cezaevlerindeki uygulamaların yaşandığı Aralık 2000'deki süreçte basına getirilen yasaklamalar Temmuz 2002'de kaldırıldı.
Üçüncü Uyum Yasası'yla değiştirilen Radyo ve Televizyon Yasası (RTÜK), "Türk vatandaşlarına günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları faklı dil ve lehçelerde yayın" imkanı getirdi.
RTÜK yönetmeliği Kasım'da
Bu hakkın kullanımına ilişkin kapsam, Kasım 2002'de yürürlüğe girmesi beklenen RTÜK yönetmeliği ile belirlenecek. Değişiklikle RTÜK, "Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerine ve devletin milletiyle bölünmez bütünlüğüne" ters yayınlara yasak getirilmesini onaylıyor.
Yasak dizisi, Mayıs 2002'de benimsenen ve "umutsuzluk" aşılayan televizyon ve radyolara ilişkin yayınların cezalandırılmasını öngören düzenlemelerin terk edilmesiyle daraltıldı.
"Yeniden iletmek" serbest
Radyo ve televizyon yayınlarına "Yeniden iletim" hakkı tanındı. Bu koşul, Ağustos 2003'ten önce yapılması öngörülen düzenlemeye bağlı olarak yerine getirilecek. "BBC Dünya Servisi" ve "Deutsche Welle" yayınlarına Ağustos 2001'de getirilen "yeniden iletim yasağı" Mayıs 2002 itibariyle kaldırıldı.
RTÜK ağır kısıtlama getirdi
Bu düzenleme, RTÜK Yasası'nın daha önce Mecliste benimsenmesi ve en son Mayıs 2002'de Meclisten aynen geçmesinden sonra benimsendi. RTÜK Yasası, ifade özgürlüğüne ağır kısıtlamalar getiriyor. "Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına, Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne ve Atatürk ilke ve inkılaplarına" aykırı veya "toplumu şiddete, teröre ve etnik ayrımcılığa sev eden" yayınlara yasak getiriyor ve radyo televizyon kuruluşlarına ağır cezalar öngörüyor.
İnternete de yaptırım
RTÜK Yasası, İnternet yayıncılığına da yaptırım öngörüyor. Yasaya göre, yayım öncesinde İnternet haber site yetkilisi, sayfa içeriğinin bir örneğini yetkililere ulaştıracak ve onların onayını alacak.
"Yayın yoluyla saldırı, muzır yayın, bölücülüğe teşvik veya Kürtçe program yayını" da ceza kapsamına alınan yayın uygulamaları arasında yer alıyor.
Yerel "Gün TV"ye dava, AB raporunda
Mart 2002'de, RTÜK rekor sayıda yayın kuruluşuna yayın durdurma cezası verdi.
"CNN Türk" televizyonu bu yolla 17 Nisan 2002'de bir gün süreyle susturuldu. Şubat'ta, Diyarbakır'dan yayın yapan yerel "Gün TV" sahibi Nevzat Bingöl, Kürtçe müzik parçası yayımladığı gerekçesiyle yargılandı. Gazeteci, TMY'nın 8. maddesi uyarınca "bölücülük propagandası" ile suçlanıyor.
12 Şubat'ta, mahkeme kararını beklemeden RTÜK, yayın kuruluşlarına bir yıl gibi ağır yayın durdurma cezalarını uygulamaya koydu. Yasaklar Mart 2002'de askıya alınırken mahkeme kararları henüz kesinleşmedi.
Cumhurbaşkanı'nın çabaları
Cumhurbaşkanı Sezer'in yürütmenin durdurulmasına yönelik başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi, Haziran 2002'de iki maddenin yürütülmesinin durdurulmasını isteğini kabul etti. Maddeler, RTÜK Kurulu'nun oluşumu ve hisse sahiplerinin borsada işlem yapmalarına ilişkin konuları ilgilendiriyor.
Bununla birlikte, yasanın temel koşulları Anayasa Mahkemesi'ndeki müzakerelerden sonra belli olacak. (EÖ/BB)