Görsel: Casimiro.
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), yönetiminde yapılan iç incelemeye göre, içeridek kıdemli personel siyah meslektaşlarının saçına dokunmak gibi mikro agresif davranışlar da dahil olmak üzere beyaz ayrıcalık kültürüne sahip.
Uluslararası Af Örgütü Birleşik Krallık'ın (AIUK) sekiz mevcut ve eski çalışanı kendi ayrımcılık deneyimlerini anlattı.
İç işleyiş konusunda bilgi sızdıran Katherine Odukoya, "İnsan hakları ihlallerine karşı kampanya yürütmek umuduyla Af Örgütü'ne katıldık, ancak bunun yerine örgütün onları sürdürmeye gerçekten yardımcı olduğunu fark ederek hayal kırıklığına uğradık" dedi.
Birleşik Krallık merkezli insan hakları örgütünün her iki kolunun temsilcileri de özür diledi ve AIUK direktörü "yeterince iyi olmadıkları konusundaki rahatsız edici gerçekle ilgili değişiklik sözü" verdi.
"Saldırgan ve küçümseyici davranışlar"
Black Lives Matter hareketini takiben, Af Örgütü'nün uluslararası sekretaryasında yapılan dahili inceleme, personelin ırkçı davranışlarına ilişkin birçok örnek tespit etti:
- Siyah personelin tutarlı bir şekilde ve gerekçesiz olarak sorgulanması ve azınlık mensubu personelin kendilerini güçsüz ve projelerde kenara çekilmiş hissetmesi gibi sistemik önyargılar.
- Sorunlu yorumlar ile dini uygulamalara karşı farkındalık veya duyarlılık eksikliği.
- Özellikle e-posta yoluyla ve genellikle güney bölgelerindeki ofislerdeki personele yönelik saldırgan ve küçümseyici davranış.
"İnsanlıktan çıkmış hissediyoruz"
Howlett Brown'un Ekim 2020'de yayınlanan ancak basına açıklanmayan 46 sayfalık iç raporu, Uluslararası Af Örgütü'nün uluslararası sekreterliğine odaklandığını şöyle özetliyordu: Örgütün iç yüzü farklı.
Yine Londra'da bulunan ancak uluslararası sekreterliğinden ayrı bir istihdam yapısına sahip olan AIUK personeli, ırk ayrımcılığı iddialarında bulundu ve Guardian'a uluslararası sekreterlikteki deneyimleri ve kültür arasında benzerlikler olduğunu söyledi.
Personelden bazıları son birkaç yıl içinde ırkları ve etnik kökenleri nedeniyle "insanlıktan çıkmış" hissettiklerini belirttiler ve bazıları resmi şikayette bulundu.
AIUK'un iki mevcut ve altı eski çalışanı, bölge temsilcisinin "bilinçli olarak ırkçılığı desteklediğini ve etnik azınlık kökenli personele aktif olarak zarar verdiğini" iddia ederek müdürü, üst yönetim ekibini ve yönetim kurulunu istifa etmeye çağırdı.
"Bana 'siyah kız' diye sesleniyorlardı"
AIUK'ta kampanyalar ve topluluk örgütleme ekiplerinde çalışan Odukoya, siyahi bir kadın olarak "siyahlığa düşman" bir ortamda zihinsel olarak sürekli yorgun olduğunu söyledi ve ekledi:
"Yeniden üretilmiş gibi görünen hegemonik bir beyaz orta sınıf kültürü var. Beyaz ayrıcalığı yaygın."
Odukoya, AIUK'taki meslektaşlarının saçları hakkında yorum yaptıklarını, saçlarına dokunarak bakmak istediklerini, aksanına olumsuz atıfta bulunduklarını ve ona "siyah kız" diye seslendiklerini anlattı.
2019'da ırk ve cinsiyet ayrımcılığına ilişkin şikayette bulundu ve kademesinin gerektirdiğinden düşük ücrette çalıştırıldığını öne sürdü.
AIUK iddiayı desteklemedi, ancak geçen yılın Mayıs ayında Odukoya ile anlaşmaya vardı.
"Özgüvenimi yok ettiler"
AIUK için 2018 yılına kadar üç yıl boyunca savunuculuk görevlisi olarak çalışan ve şu anda eşcinsel hakları yardım kuruluşu Stonewall'da politika başkanı olan Kieran Aldred, AIUK'un liderliğinin azınlık personele zarar verdiğini iddia etti.
31 yaşındaki Aldred, maaş incelemelerinin sürekli olarak yüksek kazançlı beyaz üst düzey liderleri tercih ederek, azınlık etnik personelinin terfi için göz ardı edildiğini iddia etti. Üst yönetim mensuplarının kendilerini her daim temize çıkardığını söyledi:
"AIUK için çalışmak özgüvenimi, yeteneklerime olan inancımı yok etti. Bırakın beni terfi ettirmek şöyle dursun, herhangi bir kuruluşun beni işe alacağını düşünmemiştim. Depresyon ve anksiyeteye yakalandım."
AIUK'un yöneticisi Kate Allen, bireysel vakaları tartışamasa da ayrımcılık iddialarının ciddiye alınacağını ve soruşturulacağını söyleyerek özür diledi ve ekledi:
"Birleşik Krallık'ta kurumsal ırkçılığın var olduğunu biliyoruz ve diğer kuruluşlar gibi biz de bu gerçek sorundan muaf değiliz."
Af örgütünden "kalpten özür" açıklaması
Uluslararası Af Örgütü açıklamasında ise, ayrımcılığa uğrayan tüm personelden tüm kalpleriyle özür dilendiğini belirtildi.
Howlett Brown raporunda yer alan ayrıntıların "kabul edilemez" olduğu söylenirken, birçok düzeyde tam eşitliğin olmadığı kabul edildi.
Irkçı dil iddialarının insan kaynakları politikalarına uygun olarak ele alındığı belirtildi ve raporun ardından tespit edilen sorunların temel nedenlerini aktif bir şekilde ele alma sözü verildi.
Guardian gazetesinin notuna göre Şubat 2019'da Uluslararası Af Örgütü'nün "zehirli" bir çalışma ortamına sahip olduğu iddia edilmişti. 2018'de iki personelin kendilerini öldürmesinin ardından başlatılan iç incemeleyi yürütenler de kaba tavırlarla karşılaştı.
Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın.
(PT)