Fotoğraf: AA
Jeoloji Mühendisleri Odası, Batı Karadeniz'de sağanak yağış sonucu oluşan sel baskını ve heyelanların, Türkiye'nin doğa kaynaklı afetlere karşı savunmasız durumda olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirtti.
Jeoloji Mühendisleri Odası, yaptığı yazılı açıklamada, "İktidarın uzun yıllardır beton lobisinin istemleri çerçevesinde arsa ve arazi rantı ve yağması üzerine şekillendirdiği imar, afet, planlama, yapı üretim ve denetim süreçlerinde uyguladığı politika ve yönetim süreçleri ülkemizde yaşanan her doğa olayının afete dönüşmesine neden olmaktadır" dedi.
TIKLAYIN - Hidroelektrik santrali nedir? Türkiye'de kaç tane HES var?
TIKLAYIN- "Bozkurt'taki selin sebebi tamamen hidroelektrik santrali"
HES'ler kayıpları arttıyor
Ağır hasar ve can kaybının özellikle Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde yaşanmasının temel nedenlerinden birinin bölgedeki hidroelektrik santrali (HES) olduğunu öne sürdü:
"Ezine Çay'ı üzerine geçmiş yıllarda plansız bir şekilde inşa edilen Nehir Tipi HES'lerden birinin sağanak yağış sonucu oluşan taşkından etkilenerek kapaklarının hasar görmesi ve taşkın sularının baraj gölünde bulunan suyla birleşerek hasar gören barajdan boşalması sonucunda 'çarpan etkisiyle' akış aşağısında bulunan Bozkurt ilçesinde aşırı tahribata neden olmuştur."
Geçen yıl Giresun-Dereli'de benzer şekilde Nehir Tipi bir HES'in hasar gördüğü ve Dereli ilçesinde ağır tahribata neden olduğunu hatırlatan Jeoloji Mühendisleri Odası, yaşananların Türkiye'deki "su yapılarının" planlama ve yapı üretim süreçlerinin sorunlu olduğunu düşündürdüğünü ifade etti.
Jeoloji Mühendisleri Odası, oda olarak 190'a yakın baraj, gölet veya Nehir tipi HES gövde yapılarının aktif fay zonlarının sakınım bandı üzerinde yer aldığının tespit ettiklerini ve bu durumu Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğüne bildirildiklerini vurguladı.
TIKLAYIN - Ayancık | Dağ köylerinde tahribat çok büyük
Çözüm bütünleşik afet yönetim sistemi
Uygulana gelen afet yönetimi sisteminde önemli sorunların bulunduğunun altını çizen Jeoloji Mühendisleri Odası, tüm doğa kaynaklı afetleri kapsayan bütünleşik afet yönetim sistemini temel alan bir yaklaşım geliştirilmesi gerektiğini belirterek, önerilerini şöyle sıraladı:
- Bu durumun önlenmesi amacıyla tüm doğa kaynaklı afetleri içine alan bütünleşik afet yönetim sistemini temel alan bir yaklaşımla kurumsal altyapı, kapasite ve mevzuat düzenlemeleri acilen gözden geçirilmeli, doğa kaynaklı afetlere karşı görev, yetki ve sorumlulukların açık bir şekilde belirtildiği yasal mevzuat düzenlemeleri gözden geçirilmeli ve mevcut sorunları çözecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
- Planlama, imar, afet, yapı üretim ve denetim, çevre gibi temel mevzuat düzenlemeleri beton lobisinin talepleri yerine, toplumu doğa kaynaklı afetlere karşı koruyacak şekilde yeniden ele alınmalı, afetlerin toplumsal bir son olduğu gerçeğinden hareketle siyaset üstü ve katılımcı bir anlayışla yasal mevzuat düzenlemelerini TBMM ipe un sermeden acilen gerçekleştirilmelidir.
- Büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere yerel idarelerin kurumsal altyapıları gözden geçirilmeli, afet zararların azaltılması amacıyla hazırlık, müdahale ve olası afetlerden sonra yardım ve yeniden inşa süreçlerindeki etkinliklerini arttıracak şekilde düzenlemeler yapılmalıdır.
- DSİ Genel Müdürlüğü tarafından çalışmalarına başlanılan ve bir kısmı da yayınlanan havza bazlı taşkın tehlike ve risk haritalarını hazırlama süreçleri hızlandırmalı, ilgili bakanlıklar ve yerel idarelerin ise DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan taşkın tehlike ve risk haritalarını baz alarak çevre düzeni ve imar planlarını revize etmeleri sağlanmalıdır. Bu amaçla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı taşkın tehlike ve riski yüksek alanlara yapı ruhsatı verilmesi işlemini çevre düzeni ve imar planı revize çalışmaları tamamlana kadar engellemelidir.
- Taşkın tehlikesi yüksek alanlar içinde kalan yerleşim alanları kentsel dönüşüm kapsamına alınarak, bu alanda yaşayan yurttaşlarımız güvenli alanlara taşınması sağlanmalıdır.
- Türkiye Barolar Birliği veya afete uğrayan illerin Baroları, geçen yıl Giresun'un Dereli İlçesi, bu yıl Kastamonu'nun Bozkurt İlçesinde dere yatakları üzerine plansız olarak inşa edilen ve olası taşkınlarda "çarpan etkisi" yapan HES'lere karşı bölge insanının hakları koruyacak şekilde hukuki mücadele başlatmalıdır. Bu kapsamda; Bozkurt ilçesinde taşkının boyutunun büyümesine neden olan Nehir Tipi HES firması ile ilgili kurum ve kuruluşlara karşı tazminat davaları açması konusunda vatandaşlarımıza yardımcı olmalıdır. (KÖ)