Nahed Awwad, Filistinli bir televizyon gazetecisi . 1998'de İsrailli televizyon programcısı Aliza Dayan-Hamama ile birlikte "Seeds of Peace" (Barış Tohumları) adlı televizyon filmini yaptılar.
Uluslar arası Radyo ve Televizyon Kadın Çalışanları Derneği'nin (IAWRT) 7-12 Mayıs 2001 günlerindeki toplantısının "Nasıl Sunmalı, Nasıl Söylemeli" başlıklı bölümünde "Barış Tohumları" filmi eşliğinde neden ve nasıl birlikte çalıştıklarını anlatmışlardı. (*)
Barışa bir şans
"Biz üç yıl önce birlikte barışa bir şans tanımak için yola çıkmıştık. Şimdi, o günler bir ömür kadar geride kaldı sanki. "
Hem Filistin hem de İsrail televizyonlarında gösterilen bu İsrail-Filistin ortak yapımı iki toplumun birlikte yaşayabilmesinin ne kadar mümkün olduğunu sergiliyordu. Filmde, konuşan Filistinli ve İsrailli gençler "düşman" bildiklerinin nasıl kendileri gibi olduğunu görünce şaşırdıklarını anlatıyorlardı.
Barışa köprü
İki gazeteci de sunuşlarında Eylül 2000'e kadar taşıdıkları umutları ve sonrasındaki kaygılarını bizlerle paylaşmışlardı.
Nahed, "tarafsız gazeteciliğe olan inancımı ne yazık ki çoktan yitirdim" derken, Aliza, arkadaşının görüşlerini paylaşmakla birlikte, "ortak çalışmanın ve birbirine 'düşman' gibi sunulan iki halkı anlama çabasının ne kadar önemli olduğunu" tekrarlamaktan geri kalmamıştı.
"Halen gazeteciliğin gerçek habercilik olabileceğini ve toplumlar arası barış köprüleri oluşturmaya katkı vereceğine kuvvetle inanıyorum. "
Nahed'in mektubu
2 Nisan, Salı sabahı saatin üçü. Televizyon haberlerini hepinizin izlediğini biliyorum ama yine de gün gün, dakika dakika ne hissettiğimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Aslında anlatılacak çok şey var ve nerede başlayacağımı da pek bilmiyorum. Bu gece uyumaya çalıştım ama başaramadım. Helikopterlerin, silahların sesleri beni uyutmuyor.
İşgal başladığından bu yana, beni en çok dört bir yandan gelen sesler tedirgin ediyor.
Evin önünde tank
Dün, askerler tanklarını evin önüne park etti. Silah sesleri, ardından hoparlörden feryat sesleri duyduk. "Evleri derhal terk edin" çağrısı yaptılar. Evlerin boşaltılması için, Arapça ona kadar saydılar. Evler boşaltıldı mı bilmiyorum.
Birkaç saniye sonra ateş başladı. Ateş hiç durmaksızın 10 dakika kadar sürdü. Mahalle, yeniden sessizliğin egemenliğine geçti. Dışarıda neler olduğuna dair hiçbir bilgi yok elimde. Kötü şeyler hayal etmeye çalıştım. Yapamıyorum. İnsanın olanları gözleriyle görmesi korkunç, ama sadece silah sesleri duymak da daha az korkunç değil.
Hayalinde her şey daha kötüye gidiyor. Duyduğum seslere ait görüntü bulmaya çalışıyorum. İlk aklıma gelen Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini filmi. Geçen hafta görmüştüm.
İkinci Dünya Savaşı'nı konu eden ve Nazilerin Yunanistan'da yaptığı korkunçlukları anlatan bu filmi düşünüyorum. Aklıma ilk gelen ise, İtalyan askerlerini bir bayırda topladıktan sonra onları kuşuna dizen Nazi askerlerine ait bir görüntü.
Cehenneme tanıklık
Kimse öldürülmemiş veya yaralanmamış olamaz mı? Hiçbir ipucum yok.
Bir saat sonra tanklar gitmişlerdi. İnsanlar pencere ve kapı önlerinde. Benim de, komşuların da duyguları aynı: O an cehennemi yaşıyoruz. Merak ediyor ve haber toplamaya çalışıyorduk. Belki birisi bir şeye tanık olmuştu.
Bir nişancı, kapı önünde oturan iki kişiye ateş açtı. Kadınlar feryat figan yardım isterken bir iki kişi ambulans çağırmayı başardı. Ambulans bir saat sonra geldi. Tanklar geçişleri engellediği için daha erken gelememişti.
Zaten ilk kez binaya bu Pazar günü girmişlerdi. Kapıları kırarcasına yumruklayarak çalıyor, bürolara girip her şeye zarar veriyorlardı. Gittiklerini pencereden gördük. Askerlerin iki komşuyu ortak işlettiği İnternet Kafede tutukladıklarını daha sonra öğrendik.
Ramallah'ın bir köyünde
Ramallah dışında bir köyde insanlar üç gündür kıstırılmışlardı. İşgal başlamadan önce Ramallah'tan çıkmayı başaramamışlar. Duyduğumuza göre, bu insanlar başka tutuklularla bir okulda toplandılar.
Ambulans çalışanlarının da öyle çok hikayesi var ki... Mesela, doktor bir komşumuz yaralılara ulaşmayı başarsalar da kimilerinin gerekli tıbbi müdahale yapılamadığı için öldüğünü söyledi.
Sesi anlamak
Ben bu satırları yazarken, helikopter seslerini ve tank ateşini duyuyorum. Helikopter giderek yaklaşıyor, elektrik kesildi. 15 dakika sonra helikopter sesleri duyulmaz oldu, elektrikler de geldi.
Her tarafa sessizlik hükmediyor şimdi. Birkaç saniye çok hafif bir ses duyar gibi oldum. Önce, bir bebek ağlıyor sandım. Sesi anlamak için kendimi zorluyorum. Silah sesi gibi. Saat sabahın dört buçuğu oldu, güneşin doğmasına bir saatten az kaldı. Yeni bir gün başlıyor. (NM)
--------------------------------------------------------------------------------
(*)2. Dünya Savaşı sonrası kurulan Uluslar arası Radyo ve Televizyon Kadın Çalışanları Derneği'nin (IAWRT) 7-12 Mayıs 2001 günlerindeki 29. Genel Kurulu'nda 50. kuruluş yılını da kutladı.
Genel Kurul çerçevesinde düzenlenen konferansın konusu "Savaş, Çatışma Bölgelerinde ve Barışın İnşasında Medyanın Rolü ve Gazetecilik-Toplumsal cinsiyet açısından bir yaklaşım" idi
57 kadın gazetecinin geldiği 27 ülke arasında Nijer, Avustralya, Moldavya, Kamerun, Finlandiya, Filipinler, Türkiye, Nepal, Filistin, İsrail, Uruguay, Sri Lanka, Brundi, Gana, Güney Afrika, Şili, Arjantin, İsveç, Norveç ve Almanya da vardı.