*Fotoğraf: Bağımsızlık Yolu
Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, bugün (14 Temmuz) Kuzey Kıbrıs'ta katıldığı bir televizyon programında, "Bizim yap-işlet-devret yöntemiyle özelleştirmemiz lazım Gazimağusa Limanı'nı. Bunun çalışmasına başladık" dedi.
Mağusa Limanı'nın özelleştirilmesinin yanı sıra Ada'ya bir liman daha yapılacağını belirten Feyzioğlu, "Yepyeni bir limana daha ihtiyacımız var Girne'yi rahatlatmak için. KKTC'ye bir Mağusa Limanı yetmez, büyük düşünün" diye konuştu.
Feyzioğlu'nun 'özelleştirme' çıkışını, Kuzey Kıbrıslı sosyalist parti Bağımsızlık Yolu'nun Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu ile konuştuk.
Açıklamaların iki boyutunun olduğunu belirten Rahvancıoğlu, "İlki neoliberal politikalar çerçevesinde ortaya konan yaklaşım, diğeri ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Kıbrıs'ın kuzeyinde erk icra eder bir pozisyonda hareket ediyor olması. Özetle, Kıbrıslı Türklerin iradesine hem siyasal anlamda hem ekonomik anlamda müdahale ediliyor" dedi.
Metin Feyzioğlu (sağda), BRT'nin "Manşet+" adlı programına katıdı |
"Neoliberal politikalar Türkiye üzerinden geliyor"
2011-2015 yılları arasında Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi olan Halil İbrahim Akça'nın "Türkiye, KKTC'nin IMF'si olmaya soyundu" sözünü hatırlatan Rahvancıoğlu, "Bu aslında doğru bir açıklamaydı" dedi ve ekledi:
"Çünkü IMF'nin gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere yaptığı, dayattığı neoliberal politikaların hepsi Kıbrıslı Türklere Türkiye üzerinden geliyor.
Özelleştirmeler, taşeronlaştırma yaklaşımları, kamu hizmetlerinin piyasalaştırılması, bunların hepsi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çeşitli zamanlarda dayattığı veya protokollerle kabul ettirdiği uygulamalar olarak hayata geçiyor."
Piyasalaşma, pahalılaşma, güvencesizlik...
Rahvancıoğlu, Feyzioğlu'nun Mağusa Limanı'nın özelleştirilmesine ilişkin açıklamalarının da neoliberal politikaların bir uzantısı niteliğinde olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Büyükelçi, 'Özelleştirme bir finans bulma yöntemidir' diyor açıklamasında. Ancak biz Kıbrıslı Türkler olarak, Kıbrıs Türk Hava Yolları batırıldıktan sonra ve devlete ait olan tek havayolu şirketi ortadan kalktıktan sonra uçak fiyatlarının nasıl uçtuğunu yaşayarak gördük.
Özelleştirilen her kurumumuzun ortadan kalkmasıyla birlikte kamu yararına, kamusal olarak verilmekte olan hizmetlerin nasıl piyasalaştığını ve bunların fiyatlarının nasıl arttığını ve yaşamın nasıl giderek daha pahalılaştığını yaşayarak gördük.
Ayrıca oralarda çalışan emekçilerin güvencesiz çalışmaya mahkûm edildiğini, düşük maaşlarla, daha uzun sürelerde, iş sağlığı ve güvenliği bakımından daha sıkıntılı ortamlarda nasıl çalıştığını yaşayarak gördük. Mağusa Limanı'nda bunun daha farklı olacağını da beklemiyoruz."
"Ticari anlamda kullanılabilir tek liman"
Rahvancıoğlu, Mağusa Limanı'nın Kuzey Kıbrıs'ta ticari anlamda kullanılabilir tek liman olduğunu, ayrıca Kıbrıs Sorunu bağlamında da önemli bir liman olduğunu vurguladı:
"Bir de Girne yat limanımız var. Ama oraya daha çok yatlar veya feribotlar yanaşabiliyor. Ayrıca Mağusa Limanı, Kıbrıs Sorunu bağlamında da önemli olan bir liman. Taraflar arasında, 'Siz Lefkoşa Havalimanı'nın açılmasına izin verin, biz Mağusa Limanı'na uluslararası gemilerin gelip gitmesine, açılmasına izin verelim' diye bir pazarlık yürüyor."
Limanın özelleştirilmesinin burada çalışan kişiler açısından hem maaş ve özlük hakları bakımından hem de iş sağlığı ve iş güvenliği bakımından ciddi riskler yaratacağını belirten Rahvancıoğlu, "Aynı zamanda vatandaşlar açısından hayatı daha da pahalılaştıracak, devletin gelirlerini ise azaltacak bir durum açığa çıkacak. Ve bu uygulamanın sermayeye kâr sağlamak dışında hiçbir yararını göremeyeceğiz" dedi.
Mağusa Limanı (Fotoğraf: Wikipedia) |
"Kıbrıslı Türklerin iradesi yok sayılıyor"
Rahvancıoğlu, Feyzioğlu'nun açıklamalarının bir diğer boyutunun ise Kıbrıslı Türklerin iradesinin yok sayılması noktasında olduğunu söyledi.
"Feyzioğlu'nun 'Limanın özelleştirilmesi çalışmalarına başladık' diyecek kadar ileri gitmesi artık Kıbrıslı Türklerin siyasal bir özne olması, irade sahibi bir halk olması noktasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hiçbir kaygısının kalmadığının göstergesidir" diyen Rahvancıoğlu, buna karşın Türkiye'nin uluslararası arenada 'iki devletli çözüm' politikasını savunduğuna dikkat çekti:
"Kıbrıs Cumhuriyeti'ne karşı bizim Kıbrıslı Türk halkı olarak siyasal eşitliğimizi tanıması gerektiği çağrısını yapıyorlar. Bu tanıma işlemini ilk önce Türkiye yapsın.
Kıbrıslı Türklerin siyasal özne olduğunu, ayrı bir yapı olduğunu, kendi kararlarını kendisinin aldığı, kendi geleceğiyle ilgili kendisinin karar verdiğini önce Türkiye kabul etsin.
Eğer bizi Türkiye Cumhuriyeti elçisi yönetecekse artık bu saatten sonra bunun adı elçi olmaz, vali olur. Bunu da Kıbrıslı Türkler asla kabul etmez.
Çünkü yarım asrı aşkın bir süredir yürütülen mücadele sadece Helen şovenizminin bizi idare etmesine karşı değil, halkımızın kendi kaderine kendisi dışında hiç kimsenin karar vermemesiyle de ilgilidir. O yüzden doğrusuyla yanlışıyla biz kendi kararlarımızı kendimiz almak, kendi geleceğimize kendimiz karar vermek istiyoruz."
Feyzioğlu'nun 'özelleştirme' çıkışıKuzey Kıbrıs'ta yayın yapan televizyon kanalı BRT'nin "Manşet+" adlı programına katılan Metin Feyzioğlu'nun, Mağusa Limanı'nın özelleştirilmesine ilişkin konuşması şöyle: "Tabii burası bir ada olduğundan nereden geleceksiniz? Ya denizden geleceksiniz ya havadan geleceksiniz. Önce denizi söyleyeyim. Büyük yatırımlarımızın içinde bizim, Allah'ın izniyle, Gazimağusa Limanı'nı yeni baştan yapmak var. Bunu da özelleştirmeyle yapabiliriz. KKTC'nin, Kıbrıs Türk halkının büyük değil, artık çok büyük düşünmesi lazım. Biz 1950'lerde, 60'larda, 70'lerde, 80'lerde yaşamıyoruz. Dünyanın son derece sıcak bir bölgesinde ama paha biçilemez derecede değerli bir ülkesinde yaşıyoruz. Ben de yaşıyorum. Burası benim ikinci vatanım. Aşkla da bağlı olduğumu söyledim. Özelleştirme bir finans bulma yöntemidir, kamunun kaynaklarını kullanmadan, şeffaf yapıldığı sürece. Tüm kurallara uyulduğu, kamuoyunun gözünün önünde gerçekleştiği sürece dünyanın en etkili finansman bulma yöntemlerinden biridir. Bizim yap-işlet-devret yöntemiyle özelleştirmemiz lazım Gazimağusa Limanı'nı. Bunun çalışmasına başladık. Yeni mali protokolümüzde bu iş için çok ciddi gitmek lazım, bunlar basit işler değil. Bir önemli müşavirlik hizmeti almamız gerekiyor. Neler yapılacağının yol haritasının çıkması lazım. Siyasi irade Türkiye ve KKTC tarafında dedi ki Gazimağusa Limanı'nın özelleştirilmesi lazım. Çünkü bu şekilde yürümez. Hakikaten bilen bilir, iyi durumda değil. Hem deniz dibi doldu hem yolcuların bekleyeceği alanlar, yolcuların bekleyemeyeceği alanlara dönüşmüş durumda. Yakışmıyor. Ama biz olumsuzluğa mı odaklanalım çözüme mi? Olumsuzluğu görüp 'Biz bunu çözeriz' dediğimizde o zaman biz başarırız. Bir limanımız daha olacak. Onun yerine karar verecek müşavirlik hizmeti aldığımızda Türkiye olarak. Yepyeni bir limana daha ihtiyacımız var Girne'yi rahatlatmak için. Ya Türkiye'ye bakan kuzey sahilinde olacak. Buna denizcilerin birtakım itirazları var kuzey rüzgârları sebebiyle. Tabii maliyetlerine de bakmak lazım. Ya da yine o tarafta [Ada'nın doğusunda] olacak. Hangisinin hem yapım maliyeti hem de taşıma maliyetlerine etkisi daha makul ise o tercih edilecek. Ama olacak. KKTC'ye bir Mağusa Limanı yetmez, büyük düşünün." |
(VC)