16.03.2005 kabul tarihli 5317 sayılı "Bankalar Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 2. inci maddesiyle 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Yasa'nın ( RTÜK) 29. maddesinin (h) bendinde düzenlenen "Bir özel radyo ve televizyon yayın kuruluşunda yabancı sermayenin payı ödenmiş sermayenin %25'ini geçemez" şeklindeki madde :
"h) Bir ulusal radyo ve televizyon yayın kuruluşunda yabancı sermaye payı, bu Kanunun ilgili diğer hükümleri saklı kalmak kaydıyla herhangi bir sınırlamaya tabi değildir. Yüzde 50'den fazla yabancı sermaye payı bulunan toplam radyo ve televizyon yayın kuruluşu sayısı ulusal yayın yapan kuruluş sayısının dörtte birinden fazla olamaz. Bölgesel ve yerel radyo ve televizyon yayın kuruluşlarında yabancı sermaye hisse sahibi olamaz." şeklinde değiştirilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanının bu yasanın konuyla ilgili maddede hakkındaki geri çevirme gerekçelerinin satır başları şunlardır:
Yasa değişikliği ile ulusal radyo ve televizyon yayın kuruluşlarının yabancılara satışına olanak sağlanmaktadır. Böylece de yönetimi ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen şirketlerden radyo ve televizyon yayıncılığı yapanların tüm payının yabancılara satışının da yolu açılmaktadır.
Fon'a devredilen radyo ve televizyon yayıncılığı yapan şirketlerin tüm payının yabancılara satışının gerçekleştirilmesi için; öncelikle 5317 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle, bu şirketlerdeki geçici frekans ve kanal kullanımı izinlerinden doğan haklar, yabancı gerçek ve tüzel kişilere yapılacak satışa konu olacak hak ve varlıklar kapsamına alınmıştır.
Yasanın 2 inci maddesiyle de yönetimi ve denetimi Fon'a geçen yayın kuruluşunun paylarının tümünün yabancı gerçek ya da tüzel kişilere satışı olanaklı kılınmıştır.
Yasa'nın 2. maddesiyle yapılan düzenleme, yalnızca yönetimi ve denetimi Fon'a devredilen yayın kuruluşları ile sınırlı değildir. Diğer ulusal radyo ve televizyon yayın kuruluşları da, öngörülen sınırlar çerçevesinde yabancı gerçek ve tüzel kişilere satılabilecektir.
Yani, yapılan yasal değişiklikle radyo ve televizyon kuruluşlarındaki yabancı sermaye payının oranıyla ilgili önceki yüzde 25 sınırlama değiştirilmektedir.
Artık ulusal ölçekte yayın yapan radyo ve televizyon kuruluşlarının dörtte biri yönünden "yabancı sermaye" sınırlandırması kaldırılmakta ve bu kuruluşlardaki yabancı sermaye payının yüzde 25'ten yüzde 100'e çıkarılmasına olanak sağlanmaktadır.
"Anayasa'nın 25. maddesinde, herkesin düşünce ve kanaat özgürlüğüne sahip olduğu; 26 . maddesinde, herkesin düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim ya da başka yollarla tek başına ya da toplu olarak açıklama ve yayma hakkının bulunduğu belirtilmiştir.
Anayasa'nın 28. maddesinde ise, basın özgürlüğü düzenlenmiştir. Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğü birbirini tamamlayan özgürlüklerdir. Nitekim, Anayasa'nın 26. maddesinde, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün resmi makamların karışması olmaksızın haber ya da düşünce almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığı belirtilmiştir.
Yine Anayasa'nın 26 ve 28. maddelerine göre, her iki özgürlüğün kullanılması da, ulusal güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyet'in temel nitelikleri, Devlet'in ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak yöntemince belirlenmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret ya da haklarının özel ve aile yaşamlarının yahut yasanın öngördüğü meslek sırlarının korunması ya da yargılama görevinin gereğine uygun biçimde yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlandırılabilmektedir.
Ayrıca, basın özgürlüğü, Anayasa'nın 1, 2 ve 3. maddeleri kurallarının değiştirilmesini sağlamak amacıyla da kullanılamayacaktır. Bu kurallar, Anayasa koyucunun kimi kavram, ilke ve değerlere verdiği önemi, bunların korunması için Devlet'in gerekli özeni gösterip önlemleri alması gerektiğini göstermektedir.
Günümüzde düşüncenin, kültürün ve bilimin toplum içinde yayılmasını sağlamakta en etkili aracın radyo ve televizyon yayınları olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Bu gerçek, yayın hizmetleri ile temel hak ve özgürlükler arasında yakın ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Yazılı basının yanı sıra görsel ve işitsel medya, düşünce ve kanaat özgürlüğünü önemli derecede etkileme gücüne sahiptir.
Medya kuruluşları ve medya yayınları bir toplumda demokrasinin yerleşmesi, gelişip güçlenmesi, özgün biçimde düşünce ve kanaatlerin oluşması, ülke ve ulus bilincinin yerleşip geliştirilmesi yönünden önemli bir güce ve etkiye sahiptir.
Bu nedenle, ülkemizde radyo ve televizyon yayınları kamu hizmeti yayıncılığı ilkesine göre düzenlenmiş, radyo ve televizyon yayınları çeşitli yönlerden yasal sınırlamalara ve kamusal denetime bağlı tutulmuştur.
Radyo ve televizyon yayın kuruluşlarının toplumu oluşturmaktaki etkileme gücü yayın izni verilmesinde yerli ve yabancı tüm yayıncılar yönünden çok seçici davranılmasını, ülke çıkarlarının gözetilip kollanmasını gerektirmektedir.
Geçmiş deneyimler, yayıncılığın kimi ticari ve öznel nedenlerle nasıl kullanıldığının örnekleriyle doludur. Bu deneyimler ortada iken yabancı gerçek ve tüzel kişilere ulusal radyo ve televizyon yayın kuruluşlarının tüm payına sahip olma olanağının sağlanması ulusal çıkarlarla ve kamu yararıyla bağdaşmamaktadır. (Sürecek) (Fİ/BA)