Tabii kelimenin modern anlamı da pek keyif verici; pusula yön bildirir, tezkire gidişata dair küçük notlar anlamına gelir, dolayısıyla Tezkire ile pusulamızı şaşırmadan güzelce yaşayabiliriz.
Pusulasını şaşıranlar
Sevgili kariler bu kelime oyunlarının ne manası var şimdi Tavsife Abla derseniz size okkalı bir cevap vereyim: 6 Mart günkü Star, Cumhuriyet, Sabah, Hürriyet ve Akşam gazetelerine bakın memleketin pusulası orada yazılı.
Efendim gazetelerin sürmanşet tabir ettiği en dikkatsiz okuyucuların bile göreceği haber; Genelkurmay Başkanı'nın tezkere hakkındaki açıklamalarını içeriyor. Yani demem o ki, bahsi geçen gazeteler Genel Kurmay'ın pusulasına (tezkeresini) pek önem vermişler.
Diyeceksiniz ki Hıncal Uluç Bey'in de dediği gibi "onlar klasik müzik de dinleyen halk çocukları" ama ben ki Rus Beşleri'nin Doğu Despotizmi'nin kırılmasında bir kavşak noktası olduğunu tespit edecek kadar derin klasik müzik bilgi sahibi Tavsife'nin sözü neden manşetlere geçmez? (Ben de halk tipi bir kadınım.)
Adab bilir Cumhuriyet, yorumcu Akşam
Star Gazetesi'nin başlığı"Tezkerenin Arkasındayız". Akla ziyan cümleleri takip ediyoruz: "Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök,'Hükümetle aynı görüşteyiz' dedi... Tezkereyi getiren Başbakan, 'hayır' denmesini alkışlayan Meclis Başkanı ve 'hayır' diyen CHP Lideri, bu açıklamayı 'olumlu' buldu. Ama 'en olumlu' piyasalar buldu. İlkokulu terk edip gazetecilik yapılırsa sanırım böyle bir spot atılabilir.
Cumhuriyet gazetesi daha adap erkan görmüş bir havada, "Hükümete destek. Genelkurmay Başkanı Özkök: TSK'nin görüşü hükümetle aynı ve tezkerede yansıtıldığı gibidir" şeklindeki haberini Başbakan Abdullah Gül'ün ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Bülent Arınç'ın sözleriyle desteklemiş, cahillere, bilgisizlere, malumat yoksunlarına hazırlanmış bir haber kısacası.
Sabah'ın başlığı ise "Asker tezkere dedi" haberin spotunda ise, "Genel Kurmay Başkanı Özkök, Meclis'in geri çevirdiği hükümet tezkeresine sahip çıktı ve savaşa katılmanın 'daha kötü'ye karşı 'kötü'yü seçmek olduğunu söyledi" cümleleri yer alıyor.
Ayrıca haber küçük başlıklarla desteklenmiş, yorumla karışık bilgiler, akılda kalıcı küçük spotlarla hızlı hızlı gazete okuyanların iştahını kabartacak cinsten verilmiş bir haber söz konusu yani.
Hürriyet gazetesi aynı haberi yarım sayfa vermiş, tabii devam sayfaları da ayrı hesap. Başlık, "Asker tezkeresi" spotta ayrıca "Hükümetin Tezkeresini destekliyoruz çünkü" deyip, Genelkurmay Başkanı'nın sözlerine yer verilmiş. Sahiplenildiği gayet açıkça vurgulanmış, yorumlarla desteklenmiş, bilgi almak isteyenlere değil karar vermek isteyenlerin zihinlerini dolduracak cinsten bir haber şekli Hürriyet'in yaptığı.
Akşam Gazetesi haberi "Kuzey Cephesi'ne askerden vize" başlığıyla veriyor. "Retçi vekiller 'evet'e dönüyor" başlığıyla başka bir haber dışında diğer bahsi geçen gazeteleriyle benzer haberlerle desteklenerek tezkere üzerine Genelkurmay Başkanı'nın düşüncesi verilmiş. Ne olduğunu bildirmekle kalmayıp ne olacağını da söyleyen, "acaba gelecekte başımıza neler gelir" diye merak eden okuyucular için hazmı kolay bir habercilik tarzı yani.
Şimdi efendim haber aslında aynı. Olay Genelkurmay Başkanı'nın hükümet tezkeresi konusundaki görüşlerinin açıklanması. Haber tek ama haberi veriliş biçimleri farklı. Tabii resmi bülten gibi yazsın diyen yok ama insanın aklına kimi sorular takılmıyor da değil.
Mesela;
1. Neden Hürriyet ve Sabah gazetesi "asker tezkeresi" başlığını kullanıyor. Oysa tezkere bilindiği "bir konuda izin verildiğini bildiren belge" manasına da gelir. Yoksa Genelkurmay Başkanı bir konuda izin veriyor da bizim haberimiz mi yok. Hadi biz cühela takımını affedin diğer gazeteler de mi bundan habersiz?
2. Sabah gazetesi haberinin altına "faizler paşa paşa düştü" başlıklı başka bir haber vererek diğer gazeteleri atlatmayı nasıl beceriyor. Gizliden gizliye okuyucusuna bütünlüklü haber okuma dersleri mi veriliyor yoksa. Yani üstteki haber ekonomiyi düzeltti mi denmek isteniyor
3. Hürriyet yarım sayfa boyunca Özkök'ün açıklamasını verdikten sonra Ertuğrul Özkök'ün (tarihin bir ironisi mi yarabbim! Özkök Paşa, Özkök Genel Yayın yönetmeni!...) köşe yazısındaki "mükemmel konuşma" tabiri, arkasından da "Oktay Ekşi"nin "İkinci tezkereye doğru" başlıklı makaleleriyle haber vermenin biraz ötesine geçmiş olmuyor mu? Yani okuyucuya haber anlamadıysan, inanacağın şeyler bizim yazdıklarımız mı deniliyor acaba?
4. Akşam gazetesi "Kuzey Cephesi'ne askerden vize" derken, derin haber alma kaynaklarını mı kullanmış yoksa fal mı tutmuş. Özkök yalnızca tezkereyi desteklediğini söylüyor, cephe açılacağından bahsetmiyor, ayrıca "Kürtlere uyarı" başlıklı bir haber vererek Özkök'ün açıklamalarının yönünü mü göstermek isteniyor acaba?
Enformasyon değil dezenformasyon
Sevgili kariler mesele uzun ama özü şu; Tezkere Arapça Tezkire'den gelir.bu sözcüğün bir pusula manasına gelen bir karşılığı vardır. Bahsi geçen gazeteler bizim pusulamızı gösteriyorlar.
Yani Genelkurmay Başkanı'nın sözleri pusulamız oluyor. Burada biraz duralım; ortada bir enformasyon değil, aşırı enformasyondan mütevellit bir dezenformasyon söz konusu. Özkök'ün açıklamalarının ne kadar önemli, ne kadar hayati olduğu ancak bu yoğun haber veriş biçimiyle yapılabilirdi.
O zaman bu gazetelere sormak gerekir: Meclis tezkereyi reddetti, siz ki demokrasiye inanan yüce kalemler bu iradeyi gölgelerken ve pilavdan dönenin kaşığı kırılsın mealindeki böbürlenmelerinizle pek sevdiğiniz okuyucularınıza(müşteri) ihanet etmiş olmuyor musunuz?
Anladığınız gibi Tavsife ablanız pek sinirli üstüne varmaya gelmiyor. Allah pusulası bozuk olandan, pusulası hep aynı yeri gösterenden, pusulası olmayıp da kılavuzluk edenden sizi korusun sevgili karilerim...(NK)