Feministler ve kadın hareketi, kadınlarla birlikte çocuğa da yönelen bu şiddetin, erkeklerin sapkınlığı, kadınların uydurması ya da bireysel bir "kader" olmadığını söylüyor.
Israrla vurguladıkları şu: Ev içinde ve dışarıda kadın olmaktan, iktidar olamamaktan, yaş, sınıf, ırk, cinsiyete dayalı tüm ayrımcılık biçimlerinden kaynaklı şiddet, kişisel ya da bireysel değil; erkek egemen, güçlü olanın iktidarına dayanan ve meşru söylemlerle süren politik bir olgu.
Psikologlar, şiddete uğrayan kadınlara nasıl yaklaşmaları gerektiği ve şiddeti ortaya çıkarmanın yollarını dün başlayan 13. Ulusal Psikoloji Kongresi' nde tartıştı.
Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu'ndaki kongrede, kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar konulu altıdan fazla oturumun dinleyicilerinin çoğu, genç psikoloji öğrencileriydi.
Panellerin ana teması genç psikoloji öğrencilerine ve psikologlara, kadına yönelik şiddetin tanımı ve yaygınlığı konusunda bilgi vermek, bu şiddeti önlemek için yapılacakları anlatmaktı.
Hepsi kadın örgütlerinde gönüllü çalışan ve aralarında psikiyatrist ve psikologların da olduğu panelistler, kadına yönelik şiddeti ortaya çıkarmada terapilerin rolünü vurguladı.
Psikologların ve kadın örgütlerinin birlikte çalışmasının önemi vurgulandı. Kadına yönelik şiddetin, "bazı kadınların uğradığı ve bazı kadınların ona karşı mücadele ettiği" bir alan olmaktan çıkıp, psikolojinin de alanı olduğu belirtildi.
5 bin çocuk ensest mağduru
Ensest, Kadın İntiharları, Danışma Merkezleri ve Psikologların Bakış Açısı başlıklı panelde, aile içinde yaşandığı için açıklanamayan ensestin, babaların, ağabeylerin ve akrabaların ruhsal bozukluğuna, işsizliğe ve eğitim durumuna birebir bağlı olmadığı belirtildi.
5 bine yakın çocuğun ensest mağduru olduğu açıklandı.
Amargi Kadın Kooperatifi'nden Ayşe Kısmet, medyada tiraj kaygısıyla ve pornografik içerikle ensest haberlerinin yapıldığını söyledi. Geçtiğimiz yıl bir televizyon programında ağabeylerinin cinsel tacizine mağdur kalan kızlara "yapılanlardan hoşlanmadıysanız, niye şikayet etmediniz" gibi yanlı sorular sorulduğunu hatırlattı.
Kısmet, kendilerine yapılan başvurular ve gazete haberlerine yansıyan ensest olaylarını anlattı. Kızının bekaretini bozmadığı sürece ona tecavüz edeceğini söyleyen baba ve onu destekleyen bir anneden söz etti.
Kadınların çocuklarıyla birlikte başvurduğu kadın danışma merkezlerinde hiç çocuk psikoloğu olmadığını belirtti.
Kısmet, çocukların suçluluk duygusu ve yaşadıkları ağır travma nedeniyle ensesti açıklayamadığını söyledi.
Psikologların çocukların ensesti açıklayabilmesinin yollarının araştırılması, psikologların toplumsal cinsiyet rollerini sorgulayan bir yaklaşıma sahip olması ve cinsellik eğitiminin meşru ve yaygın hale getirilmesi gibi öneriler sundu.
Şahmaran Kadın Dayanışma Merkezi'nden Dilşah Deniz, şiddet gören, eşlerinin zorlamasıyla hamile kalan, çocuklarını kendi düşüren kadınları anlattı. Kadınların yaşadıkları bu olayları "kader" olarak görüp, intihar ettiğini söyledi.
Kadın örgütleri psikologlardan destek istedi
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'ndan Gülsun Kanat, vakıfta gönüllü psikologlar yardımıyla kadınlara hizmet verdiklerini, ancak psikologların ve öğrencilerin, çok azının kendilerine destek verdiğini anlattı.
"Ensestin ve tacizin erkeklerin beynindeki biyolojik bozukluklara ve sapkınlığa bağlı olabileceği" konusunda görüşler öne süren psikologlara karşı kadınlar, bu tartışmaların, kadına ve çocuklara güçsüz görüldükleri için yönelen şiddeti destekleyen toplumsal dinamiklerin yok sayılmasına yol açacağını söyledi.
Panelde sonrasında, kadın ve çocuklara sosyal destek veren devlet ve gönüllü kurumların telefonları verildi. Panele katılan kadın örgütlerine destek sağlanması için bağlantılar kuruldu.
Kadına Yönelik Şiddete Yaklaşımlar başlıklı panelde ise Avukat Filiz Kerestecioğlu, Türk Ceza Kanunu (TCK) tasarısında, cinsel saldırıyı topluma değil, kişinin bedenine yönelik saldırı sayılması gibi olumlu değişikler olduğunu belirtti.
Ancak, TCK düzenlenirken kadın örgütlerinin talepleri olan bekaret kontrollerinin kalkması, cinsel istismar ve şiddetin ayrıntılı tanımlanmaması ve kişinin manevi hasarının göz önüne alınmasını önerilerine dikkat çekti.
Feride Yıldırım Güneri, Türkiye'de sadece 10 adet olan kadın danışma merkezlerinde çalışan psikologlarla yaptığı görüşmelerin sonuçlarını açıkladı.
Kendilerine anlatılanlar nedeniyle yılgınlığa kapılma, meslektaşlardan destek görememe gibi nedenlerle çok kısa sürelerde burada çalıştıklarına, merkezlerin çoğunda sürekli psikolog bulunamadığını söyledi. (ÖG/BB)