Türk Psikologlar Derneği (TPD), kadın katillerinin gittikçe artan sıklıkla televizyona çıkarılmasına tepki gösterdi. Bu durumun kadına şiddeti meşrulaştıran, şiddet sergileyeni kahramanlaştıran ve bunun sonucu olarak da toplumsal ruh sağlığına zarar veren bir tablo yarattığını söyledi.
Geçtiğimiz günlerde karısını 43 yerinden tornavidayla ağır yaralayan bir erkek Kanaltürk’te “Songül Karlı İle Yeniden” programına katılmış, ardından Seda Sayan iki karısını öldüren bir erkek ile hakkında tecavüz iddiaları olan başka bir erkeği canlı yayına çıkarmıştı.
“Sorumluları uyarmak mesleki sorumluluğumuz”
TPD’den bugün yapılan yazılı açıklamada, “Kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddet suçlarını açık ve/veya örtük bir şekilde meşrulaştıran, özendiren bu TV programlarının toplum üzerinde ciddi olumsuz etkilerine dikkat çekmek, kanal yöneticilerini ve TV programı sorumlularını uyarmak Türk Psikologlar Derneği olarak mesleki sorumluluğumuzdur” dedi.
“Kadına şiddet kabul edilir kılınmaya çalışıyor”
Açıklamada, katillerin televizyona çıkarılmasıyla yetinilmediğini, bu programlarda erkeğin uyguladığı şiddetin "nedenleri"nin meşrulaştırıcı bir biçimde "sorgulanmaya ve anlaşılmaya" çalışıldığı, hatta bu yolla da kadınlara ve tüm topluma yönelik işlenen ağır suçların, anlaşılır ve kabul edilir kılınmaya çalışıldığı belirtildi.
“Şiddet eğilimi olanları cesaretlendiriyor”
Psikologlar, bu programların şiddet eğilimi olan kişileri cesaretlendirdiğini ve özendirici birer rol model teşkil ettiğini, ayrıca nasıl şiddet uygulayacaklarına dair yöntemler öğrettiğini söyledi.
Böyle programların, toplumu şiddete alıştırdığının ve duyarsızlaştırdığının altını çizen TPD, amedyayı tüm toplumun ruh sağlığı adına daha sorumlu, duyarlı ve etik bir yayıncılığa davet etti.
“Şöhret haline getirilen saldırganlar…”
“Şiddetin uygulanması haklı gösterildiğinde, toplumdaki bireylerin bu saldırganlarla özdeşim kurarak sorun yaşadıkları benzer durumlarda bir çözüm yolu veya kendini ifade etme yolu olarak saldırganlığa ve şiddete başvurma olasılıkları artmaktadır.
“Saldırganların adeta birer şöhret haline getirilerek konuk edildiği bu programları izleyen ve kendileri de şiddete maruz kalan kadınlar ise şiddet karşısında daha fazla çaresizlik, sinme ve boyun eğme davranışı gösterebilmektedir.
“Oysa ki aile içi şiddet durumunda kadının yapmaması gereken tek şeyin susmak olduğu biz psikologların ortak kanaatidir. Aksi halde amacı kadını sindirmek, susturmak olan erkek uyguladığı şiddetin “işe yaradığını” düşünür ve şiddet uygulamaya devam eder.”
“Medya toplumu duyarsızlaştırıyor”
“Yapılan çalışmalar, medyadaki şiddetin insanlar üzerindeki en belirgin etkisinin duyarsızlaşma olduğunu göstermektedir. Şiddet karşısında duyarsızlaşan birey şiddeti normal, hayatın bir parçası ve kaçınılmaz olarak algılamaya başlar ki bu da toplumsal ruh sağlığı için son derece tehlikelidir. Aynı zamanda bu tarz programlar izleyicilerin adil dünya inançlarını zedeleyebilmekte ve şiddetin nedeni olarak şiddete maruz kalan kişileri suçlama eğilimine neden olabilmektedir.
“Tek tek bireyleri ve bir bütün olarak toplumun ruh sağlığını korumakla sorumlu olan bir meslek grubunun üyeleri ve Türk Psikologlar Derneği olarak medyayı, basın ve yayın organlarını başta çocuklar, kadınlar, farklı cinsel kimlikler olmak üzere; tüm farklılıkları, çeşitlilikleri ve zenginlikleriyle tüm toplumun ruh sağlığı adına daha sorumlu, duyarlı ve etik bir yayıncılığa davet ediyoruz.” (ÇT)