Çocuklar haber izlemeli mi? Çocuklar dijital platformları nasıl kullanmalı? Çocuklar üzerinde baskı kurarsak dijital içeriklerin zararlı etkilerinden onları koruyabilir miyiz?
Her Yer Çocuk Derneği’nden psikolog Hatice Göz, bu sorulara tam da ebeveynlere rehber olacak kapsamlı bir yanıt veriyor:
“Çocuklar bilgiye erişim hakkına sahip; ancak bu bilgiyi onların yaşına ve gelişimine uygun biçimde sunmak şart. Çocukları medya içeriklerinden tamamen soyutlamak yerine, onlara medyayı güvenli şekilde kullanmayı öğretmeliyiz."
Göz’ün bir de uyarısı var: “Çocuktur anlamaz” algısını bir an önce değiştirmeliyiz
8 yaşındaki Narin Güran cinayeti sonrasında yeniden gündeme gelen medya-çocuk ilişkisini haklar perspektifi üzerinden psikolog Hatice Göz ile konuştuk.
“Medya çocuk haklarından bihaber”
Çocuklar için medya içerikleri hazırlanırken nelere dikkat edilmeli? Çocuk dostu haber içerikleri nasıl oluşturulur?
Medya alanında uzman değilim elbette ancak çocuk hakları konusundaki çalışmalar ve yaşanan hak ihlalleri bize gösteriyor ki medya organları çocuk haklarından oldukça uzak.
Daha en başından çocuğu da bir özne, birey olarak görmeyen toplumsal ve siyasal ortamın özellikle de ana akım medyasının çocukları görme ve gösterme biçimi de bu çarpık algıdan besleniyor.
Ancak çocuklar için bir haber içeriği hazırlanırken -ki herhangi bir haber içeriğini çocukların da gördüğünü unutmamak gerekir- öncelikle onları kendi özgün çocukluklarını yaşayan bireyler olarak görmeli, haklarını korumalı ve geliştirilmesine katkı sunmalı, çocuğun gelişimine uygun olmalı, bilgi ihtiyacını karşılamalı ve her koşulda çocuğun yararını gözetmeli. Kullanılan dilden tutalım da haberde verilen görsellere kadar tüm içerik önemli.
“Narin haberleri korkunç biçimde verildi”
Nasıl ve neden önemli ?
Genel olarak medyanın geldiği nokta maalesef oldukça kötü. Şiddet içerikleri, taraflı haberler, sansasyon yaratma istediği dışında hiçbir etik ilkenin gözetilmemesi, ayrımcılık ve nefret söylemlerinin yaygınlığı…
Haliyle bu durum çocuklar için de geçerli. Her türlü medya içeriğini bizler istesek de istemesek de bir şekilde görüyorlar.
O halde çocuk-yetişkin şeklinde ayırmadan önce bir bütün olarak medyada insan haklarına, insan onuruna yaraşır bir tutum olmalı ki çocuklara özgü içeriklere güvenelim.
Toplumsal yararı, halkın doğru haber alma hakkını değil medya patronlarının, çeşitli iktidar kurumlarının y da kişilerin yararını gözeten bir medya ortamından çocuk hakları odaklı bir medya çıkması çok güç. Ama elbette mümkün.
“Çözüm yasaklamak değil”
Çocukların haberleri takip etmesi, gelişimleri açısından nasıl bir rol oynar? Bu konuda nelere dikkat edilmelidir?
Çocukların kendi gelişimlerine, ilgi ve alakalarına, meraklarına uygun içerikler oluşturulması şart.
Örneğin Narin’in ölümünü ele alalım. Ülkedeki tüm çocukların da gündemine giren bu ölümün haberlerde veriliş biçimi çocuklar açısından en yumuşak ifadeyle korkunç.
Ancak öbür uçta çocuklar bu haberleri hiç öğrenmesin demek de doğru değil. Tıpkı yetişkinler gibi çocukların da bilgi alma hakları ve ihtiyaçları var. Ancak bunun onların yaşlarına ve gelişimlerine uygun biçimde verilmesi gerekir.
Sonuçta verilen bilgi aynı olabilir ama onu hangi kelimelerle, nerede, nasıl, hangi yöntemle ifade ettiğimiz çocuk açısından önemlidir. Sadece böyle zor konular için de değil üstelik.
Doğru ve uygun bir bilgi almak çocukların çevrelerini daha net algılamalarını, çeşitli düzeylerde bağlantılar kurmalarını, akranları ile bunlar üzerine sohbet ederek toplumsallaşmalarını, fikir yürütmelerini, içinde yaşadıkları ülkeyi dünyayı bilgi düzeyinde yeniden görmelerini sağlar.
Kendilerinin merak ettiği, sorduğu, bilmek istediği her türlü haber ya da bilgiyi almak çocukların sosyal, bilişsel, düşünsel ve ruhsal gelişimleri açısından oldukça önemli.
Biz yetişkinler farkında olmasak da her an her yerden bilgiler alıyor, haberler dinleyip okuyor ve böylece çevremizi berrak hale getiriyoruz. Aynısına çocukların da ihtiyacı olabiliyor.
“Çocuktur unutur” algısı değişmeli
Deprem döneminde çocukların en çok şikâyetçi oldukları şey “büyükler bize hiçbir şey söylemiyor anlatmıyor”du. Ne oldu, şimdi ne olacak, deprem tam olarak nedir vb gibi sorular kadar aslında basit ve gerekli bilgilerden bahsediyorum. Ve tabii ki anadillerinde, olumlu, bilimsel içerikler..
En temelde “Çocuktur anlamaz ya da çocuktur zaten hemen unutur” algısının değişmesi gerekir.
Günümüzde medya, özellikle dijital platformlar, çocukların zihinsel ve duygusal gelişimini nasıl etkiliyor?
Bu konu çok daha fazla tartışmayı hak ediyor diye düşünüyorum. Çünkü biz ebeveynlerle konuşurken çoğunlukla sadece şikâyet duyuyoruz. Çocukların sürekli tablet, telefon ya da bilgisayar başında olduğu, çok kötü içerikler izledikleri, olumsuz etkilendikleri vb yorumlar geliyor.
Çocuklar bu çağa doğdular ve her şeyi görüyor kullanıyorlar. Tıpkı yetişkinler gibi.
Dijital platformların çocuklar tarafından yoğun kullanımı, uygun içeriklerin oluşturulmaması, çocuk yararından değil satış kaygısından beslenen içeriklerin hazırlanması, duygusal gelişimlerine doğrudan zarar veren yayınların görsellerin olması, yaş gruplarına göre içeriklerin olmaması, çok uzun ekran sürelerinin olması Bunlar en temel sorunlar oluyor.
Evet, dijital platformların çocuk hakları odaklı olmaması çocuklara zarar veriyor. Ama bunun çözümü çocuklara her türlü medyayı tamamen yasaklamak değil.
Çocuklara medyayı güvenli kullanabilecekleri öğretilmeli ki korkuyla değil aldığı bilgi ile ilişkilensin, sağlıklı bir medya iletişimi kursun çocuk.
Kabul edelim ki dijital dünya devasa bir sektör ve orası için çocuklar, hakları olan bireyler değil neredeyse bir pazar alanı…
Çocuk haklarını gözetmek yerine bir oyuncak ya da savaş oyunu reklamı izletmek daha makul geliyor böyle olunca da.
“Çocuk özne olarak ele alınmalı”
Çocukları doğrudan ilgilendiren haberlerin medya aracılığıyla aktarılması sırasında hangi etik kurallar gözetilmeli?
Öncelikle çocuk özne olarak alınmalı ve çocuğu bir özne olarak yansıtır.
Çocukların haklarının tamamını korumak ve geliştirmek sorumluluğunu esas alır. Hakları da hak ihlallerini de verir, vermelidir. Bir ihlal söz konusu ise çocuğu ikinci kere hak ihlaline uğratmayacak biçimde bir haber hazırlanır. Çocuğu medyanın ve toplumun “vicdan”, “acıma” nesnesi olarak kullanmaz.
Çocuğu da duyar, dinler ve onun da fikirlerini yansıtır. Bunu yaparken çocuğu araçsallaştırmaz; haberin değil çocuğun hem o anki hem de gelecekteki yararını düşünür. Çocukları küçük düşürecek içerikleri kullanmaz.
“Melek kızımız, Narin kızımız dili sakıncalı”
Medyada çocukların yer aldığı içeriklerde sıklıkla ihmal edilen etik sorunlar nelerdir? Bu sorunların önlenmesi için ne tür düzenlemeler yapılabilir?
Sanıyorum en başta çocukları gösterme, çocuklardan bahsetme biçimi ile ilgili sorunları çözmek gerekir.
Çocukları “nesne, masum, pasif ya da saf, temiz” şeklinde bir çocuk algısı ile vermek yerine olduğu gibi, çocuk olarak vermek önemli. Ama bunu yaparken de her çocuğun eşit olduğunu unutmamak…
Mesela mülteci bir çocuktan bahseden haber ile okulunda başarı kazanmış bir çocuk arasında dil ve gösterme biçimi arasında farklar oluyor. Ya da özel gereksinimli çocuklar hiç gösterilmiyor. Sokakta çalışan çocuklar bunun sebebini dahi anlatmayan haberlerde birer vicdan nesnesi olarak kullanılıyorlar.
Dil de en kritik sorunlardan biri. Şimdi Narin haberlerinde görüyoruz mesela melek Narin, kızımız Narin söylemlerini. Narin öldürülen bir çocuk, melek olmadı. Ortadaki açık cinayeti bir çocuk olduğu gerekçesiyle böyle yumuşatmak sadece olayın gerçeğini kapatır. Ve yine çocuklara zarar verir.
Ya da istismar haberlerinde, çocuk yaşta evlendirilen çocukların haberlerinde; çocuk gelin kavramı kullanılmaya devam ediliyor. Ya da “savunmasız küçük” gibi ifadeler yer ediyor. Bu tip bir dil çocuğu tamamen güçsüz olarak gören, öyle anlatan ve zorla evlendirilmek gibi bir suçu “gelin” kullanımı ile silikleştiren bir dil.
Yani çocukların haberde verilmeleri bir sorun değil ama bunun biçimi, çocuk yararına olup olmadığı önemli. Tersinden çocukların hiç gösterilmemeleri de başka bir sorun çünkü.
Medya kuruluşları bu noktadaki sorumluluğuna uygun bir habercilik hayata geçirmek durumunda. Bu bir tercih ya da hassasiyet olmamalı, zorunluluk olmalı.
Çocuk hakları odaklı eğitimlerin yapılması, çocuklara medyada uygun bir yer açılması, onların da katıldığı bir medya alanının yaratılması gibi sorumlulukları var.
Medya okuryazarlığı çocuklar için neden önemlidir? Bu konuda okullarda veya evde nasıl eğitimler verilmelidir?
Yukarda konuştuğumuz her şey gösteriyor ki ülkemizde medya okuryazarlığı eğitimi en elzem konulardan biri. Bu olmadığı takdirde hem yetişkinler hem çocuklar için doğru ve hak temelli bir bilgi ağına erişim mümkün değil.
Çocukların hangi haberi nasıl izleyip yorumlayacağı, doğru ile yanlışı ayırabileceği bir okuryazarlığa ihtiyaçları var.
Okul çağı ile birlikte bu eğitimler verilebilir verilmeli. Ancak bu yolla çocuklar devasa bir kirliliğe ve piyasaya dönen medyayı güvenli şekilde kullanabilir, bu noktada güçlenebilirler.
Bizim sorumluluğumuz yasaklamak, yok gibi davranmak, yalan bilgi vermek değil çocukları bu noktada güçlendirmektir. Medyanın da sorunlumluluğu bu.
Farklı farklı bakış açılarının olduğunu, bunlar arasında çeşitli analizlerin yapılabileceği, teyit etme kanallarını çocuklara verecek olan bu eğitimler onların güçlenmesinin tek yolu.
“Yetişkinler de kendilerini gözden geçirmeli”
Ebeveynler, çocuklarının medyayı güvenli bir şekilde kullanmaları konusunda nasıl bir rol üstlenmelidir?
Yasaklayan değil güçlendiren olmalılar.
Yargılayan değil dinleyen, anlayan, gören olmalılar.
Ve sanırım şu da unutulmamalı, çocuklarla konuştuğumuzda hep diyorlar ki “ama annem de-babam da hep telefonla oynuyor zaten” bu çok doğru.
Yetişkinler kendilerinin medya ile ilişkilerini de gözden geçirmeli ki çocuk burayla güçlü bağ kursun.
İzleme Önerisi
Yazının fotoğrafını da aldığımız “Okja” isimli film, en iyi arkadaşını kaçırmamak için çok uluslu büyük bir şirketin her şeyini riske atan genç kız Mija'yla tanıştırıyor bizi. Onun en yakın arkadaşı ise Okja adında büyük bir hayvan.
Başrollerinde Tilda Swinton, Paul Dano ve Seo-Hyun Ahn'ın yer aldığı filmin yönetmen koltuğunda Joon-ho Bong oturuyor. Joon-ho Bong senaryoyu ise Jon Ronson ile birlikte kaleme aldı.
(EMK/HA)