Haberin İngilizcesi için tıklayın
İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi (BHRC) ve ARTICLE 19: Küresel İfade Özgürlüğü Kampanyası, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın yargılandığı davaya uzman görüşünü sundu.
“Uluslararası İnsan Hakları ve Protesto Hakkına Dair Uzman Görüşü”nde, devletin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 11. maddesinde düzenlenen toplanma özgürlüğü veya ifade haklarını kullananları barışçıl olarak ifade etmeye çalıştıkları görüşleri nedeniyle susturmak, cesaretlerini kırmak veya cezalandırmak amacıyla sınırlandırılamayacağı belirtildi.
Hukuki uzman görüşü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Usul Kanunu’nun 67/6 maddesi uyarınca davanın görüldüğü İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesine sunuldu.
TIKLAYIN - "Şiddete uğrayan bizdik, devletin yargılanması gerekirdi"
Cumartesi Anneleri/İnsanları’na açılan “700. hafta davası”nın üçüncü duruşması, yarın (24 Kasım) İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek.
“İnsan hakları” vurgusu
Uzman görüşünde, “Türkiye'nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerine uygun olması gerektiği” ifade edildi.
Ayrıca, demokratik devletlerde protesto hakkının önemine dikkat çekildi:
“Uzman görüşünde ele alınan insan hakları sistemlerinde, ‘protesto hakkı,’ başta gelen (ve bu nedenle bu mütalaanın odak noktasını oluşturan) barışçıl toplanma hakkının yanı sıra örgütlenme hakkı, ifade özgürlüğü, siyasi katılım hakkı ve göstericilerin zorla dağıtıldığı ve/veya kolluk kuvvetlerinin müdahalesine maruz kaldığı bazı durumlarda yaşam hakkı ve keyfi tutuklama ve gözaltı ile insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele ve ceza yasağı gibi çok sayıda temel insan hakkının kullanılmasını içerir.”
“Siyasi söylem güçlü korumaya tabidir”
Mütalaada, protestonun amacının da önemi de vurgulandı:
“Oturma eyleminin amacının, Türk yetkililerin zorla kaybettirilme hadiselerine dahil oldukları iddialarına ve ayrıca yetkililerin kaybedilen kişilerin akıbetlerine dair bilgi sağlamamaları ve sorumlulara hesap sormamalarına dikkat çekmek ve bunları protesto etmek olduğu göz önünde bulundurulduğunda, 700. Hafta gösterisinin mesajının doğası gereği “siyasi” olduğu sonucuna varmak için yeterli sebep bulunduğu görülmektedir. …Yukarıda bahsedildiği üzere, siyasi söylem daha güçlü korumaya tabidir.”
“Protestolarının mesajını bastırma arzusu”
“Sanıkların barışçıl bir toplantıya katılma hakkını hedef alan çeşitli müdahalelerin, AİHS’nin hem 11. hem de 18. maddesine aykırı olarak, protestolarının mesajını bastırma arzusu taşıdığına dair ciddi endişeler bulunmaktadır.
“Herhangi bir müdahale demokratik bir toplumda gerekli ve orantılı olmalıdır. Mevcut en az kısıtlayıcı araçları kullanmalıdır. Bu davada, gereklilik ve orantılılık koşullarının karşılanıp karşılanmadığı konusunda ciddi şüpheler bulunduğunu düşünüyoruz.”
“Devlet, göstericileri korumakla yükümlü”
Uzman görüşünde, “Göz yaşartıcı gaz ve plastik mermilerin gelişigüzel kullanımı haklı gösterilemez” dendi.
“BHRC ve ARTICLE 19, Türkiye'nin AİHS 11. madde ve ICCPR 21. madde kapsamındaki yükümlülüklerinin, yetkililere barışçıl toplanma özgürlüğü haklarını kullanmak isteyen bireyleri korumaya yönelik pozitif bir görev yüklediğini belirtmektedir.
“Bu dava bağlamında bu pozitif görev, 700. hafta protestosunun dağıtılmasında ve sanıkların gözaltına alınmasında aşırı ve orantısız güç kullanıldığına dair iddiaların soruşturulmasını ve protestonun yasaklanması ve polislik faaliyetleri esnasında hukuka aykırı hareket ettiği tespit edilen kişilerin sorumlu tutulmasını da kapsayacaktır.”
Uzman görüşünün tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Ne olmuştu?
Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların bulunup faillerin yargılanması talebiyle 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda başlattıkları oturma eylemine 15 Ağustos 1998'de başlayıp yedi ay süren polis saldırısı sonucu 13 Mart 1999’da ara verdi. 31 Ocak 2009’da yeniden başlayan Cumartesi oturmaları 25 Ağustos 2018’deki 700. Haftada tekrar polis saldırısı ile karşılaştı.
700. haftada polis plastik mermilerle saldırdı, çok sayıda kayıp yakını gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar ifadelerinin ardından aynı gün serbest bırakıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı, avukat Gülseren Yoleri, konuyla ilgili açıklamasında, 700. Hafta etkinliğinin “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bilgisi dahilinde Beyoğlu Kaymakamlığı imzalı bir karar ile keyfi olarak yasaklanmış olduğunu” söyledi.
TIKLAYIN - Maside Ocak: 97’de 2 Kuşak Gözaltına Alınırdık, Bugün 3 Kuşak Alınıyoruz
700. Hafta buluşmasında gözaltına alınan Maside Ocak, “1997'de iki kuşak olarak gözaltına alınırdık, bugün üç kuşak gözaltına alındık” dedi.
21 Mart 1995’te gözaltına alındıktan sonra cansız bedenine kimsesizler mezarlığında ulaşılan Hasan Ocak’ın ablası Maside Ocak, 82 yaşındaki annesi Emine Ocak’ın da gözaltına alınmak istendiğini, son anda polislerce otobüse bindirilmediğini, annesinin kalkanlarla itildiğini, kollarının morartıldığını anlatmıştı.
46 hak savunucusuna dava
Haklarında dava açılanların isimleri şöyle: Koray Çağlayan, Koray Kesik, Leman Yurtsever, Levent Gökçek, Lezgin Özalp, Maside Ocak, Mehmet Günel, Muhammed Emin Ekinci, Ayça Çevik, Besna Koç, Cafer Balcı, Can Danyal Aktaş, Cihan Oral Gülünay, Cüneyt Yılmaz, Deniz Koç, Ercan Süslü, Ezgi Çevik, Faruk Eren, Fecri Çalboğa, Ferhat Ergen, Gamze Elvan, Hakan Koç, Hasan Akbaba, Hasan Karakoç, Jiyan Tosun, Kenan Yıldızerler, Murat Akbaş, Murat Koptaş, Onur Yanardağ, Osman Akın, Özer Oymak, Özge Elvan, Ramazan Bayram, Rüşa Sabur, Sadettin Köse, Adil Can Ocak, Ahmet Karaca, Ahmet Süleyman Benli, Ali Ocak, Ali Yiğit Karaca, Atakan Taşbilek, Ataman Doğa Kıroğlu, Saime Sebla Arcan, Sinan Arslan, Ulaş Bedri Çelik, Volkan Uyar.
O gün eyleme katılmak üzere alanda bulunan milletvekilleri ile ilgili de dokunulmazlıkları olduğu gerekçesiyle dosyalarının tefrikine karar verildi.
1995'ten beri Galatasaray meydanındaHakikat Adalet Hafıza Merkezinin verilerine göre, zorla kaybedildiği tespit edilen toplam 1352 kişi var. Bir grup kayıp yakını ve hak savunucusu “kayıplar son bulsun, akıbetleri açıklansın, sorumlular yargılansın” talebiyle 27 Mayıs 1995 cumartesi günü saat 12.00’de İstanbul, İstiklal Caddesi Galatasaray meydanında oturdu. Arada polis müdahaleleri olsa da 169 hafta kesintisiz Galatasaray Lisesi’nin önünde oturuldu. 170. haftada, 15 Ağustos 1998'de başlayan güvenlik güçlerinin saldırısı, 7 ay sürdü. Her cumartesi, yani tam 31 kez, gözaltılar yaşandı. Cumartesi Anneleri/İnsanları 13 Mart 1999'da güvenlik güçlerinin saldırıları nedeniyle belirsiz bir süre Galatasaray oturmalarına ara verdiklerini açıkladılar. Yedi aylık sürede toplam 431 kişi, birkaç saatten beş güne kadar varan sürelerde gözaltında tutuldu, dövüldü, tartaklandı, yerlerde sürüklendi, hakarete uğradı. Hep birlikte gözaltında kaldıkları süre 932 gün oldu. Toplam 84 günlük iş göremez raporu alındı. Bununla da kalmayıp haklarında, "polise mukavemet"ten, "toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına" muhalefetten davalar açıldı. Hatta, okuma yazma bilmeyen kadınlar gözaltı hücreleri duvarlarına yazı yazmaktan yargılandı. Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların bulunup faillerin yargılanması talebiyle 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda başlattıkları oturma eylemine 31 Ocak 2009’da yeniden başladı. |
(AS)