Fotoğraf: hristiyanhaber.net
Haberin İngilizcesi için tıklayın
“2019’dan bu yana Protestan din görevlileri (pastör) Türkiye’ye giriş çıkışlarda sıkıntıyla karşılaşıyor. Koronavirüs salgını sonrasında engellemeler kaldığı yerden tekrar başladı. Ankara'da görevli bir arkadaşımızın eşinin ikametgâh izni başvurusu reddedildi. 19 yıldır Türkiye’de olan ruhani liderimize de ön izin giriş şartı konuldu.”
İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı Başkanı Timur Topuz, Türkiye’de yaşayan Protestanlara yönelik engellemeleri bu sözlerle dile getirdi.
Protestanlar Türkiye’de büyük çoğunluğu İstanbul, Ankara ve İzmir’de olmak üzere, irili ufaklı yaklaşık 170’den fazla kilise ya da topluluğa sahip.
Türkiye’deki yasaların, Hıristiyan din görevlisi yetiştirmesine izin vermediğini ifade eden Topuz, “Yasalar üyelerinin eğitilmesi amacıyla dinsel eğitim verecek okulların açılmasına olanak vermiyor. Protestan toplumu bu sorunu usta çırak yöntemi, yurt dışına öğrenci gönderme, yurt dışından din görevlisi getirme veya yabancı uyruklu din görevlilerinin ruhani desteği gibi yöntemlerle çözmeye çalışıyor” diyor.
"Engellemeler salgın sonrasında yeniden başladı"
Topuz 2019’dan bu yana Protestan toplumu üyesi yabancı uyruklu din görevlilerinin ve topluluk üyelerinin sınır dışı edilme, Türkiye’ye girişine izin verilmeme, oturum izni veya vize alınamaması gibi sıkıntılarla karşılaştığını söylüyor:
"2019’da 35 Protestan’ın Türkiye’ye girişi engelledi. Engellemeler koronavirüs salgını sonrasında yeniden başladı. 19 yıldır Türkiye’de çalışma iznine sahip olan pastörümüze yurt dışına çıkmak isterken, çıkarken bir kod verildiğini öğrendik. Kendisine yurt dışına çıkarsa bir daha Türkiye’ye giremeyeceği söylendi. Ruhani liderimiz bu nedenle yurt dışına çıkmaktan vazgeçti.
"Yine Ankara temsilciliğimizde yardımcı din görevlisi olarak hizmet eden, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, üç çocuk babası olan görevlimizin yabancı uyruklu eşinin ikametgâh izni başvurusunun da reddedildiğini öğrendik. Her iki olayda da gerekçe olarak ‘Kamu güvenliğini tehdit ediyor’ bahanesi öne sürüldü.
"2001’den beri Türkiye’de yaşayan ve çalışma izni olan pastörümüze neden böyle bir kod verildiğini anlamadık. Bu kodu vermelerinin hiçbir anlamı yok. Neden verildiğini de kimse bilmiyor açıkçası. Kimse bize doğru düzgün bir açıklama yapmıyorlar.
"Bir hata yapıldığını ve düzeleceğini umut ediyoruz"
"Protestan kiliselerine yönelik sistemli bir baskıyla karşı karşıyayız. Çünkü yetişmiş bir Türk pastör yok. Türkiye’de zaten din insanı yetiştirme şansımız yok. Yurt dışından gelenler aracılığıyla cemaatimize hizmet etmeye çalışıyoruz. Ama şimdi birçok kilisenin pastörüne ön izin giriş şartı (istizan N kararı) verilerek kiliselerin din görevlisiz bırakılmaya çalışıldığını görüyoruz.
"Türkiye hukuk sisteminin adaletin tecelli etmesinde mahir ve yeterli olduğuna inancımız tam. Ancak bir hata yapıldığı ve düzeleceği umudumuzu paylaşırken, bu durumun bizlerde yarattığı derin üzüntüyü de paylaşmak istiyoruz.
"Vakfımız Türkiye Cumhuriyeti Anayasası başta olmak üzere tüm yasal düzenlemelere göre hareket ediyor ve yalnızca kuruluş amacı olan dini ihtiyaçların karşılanması konusunda faaliyet gösteriyor.
"Bu amacın dışında hiçbir faaliyetimiz yok, siyasi herhangi bir oluşum içerisinde de değiliz. Sadece ön izin şartı uygulamaları ve ikametgâh sıkıntılarınının giderilmesini istiyoruz."
2019'da 35 din görevlisi ülkeye alınmadı
Protestan Kiliseler Derneği'nin Mart ayında hazırladığı rapora göre 2019'da 17'si ABD, 6'sı İngiltere, 3'ü Almanya, 3'ü Kore, 2'si İran ve 1'i İspanya, Finlandiya, Meksika ile Brezilya vatandaşı olmak üzere en az 35 yabancı uyruklu Protestan dön görevlisinin Türkiye'ye girişi engellendi.
Bu sayı aile üyeleri ile birlikte 100'ün üzerine çıkıyor. Raporda ülkeye alınmayan Protestanlar için şu bilgi verilmişti:
"Bu kişiler uzun yıllardır Türkiye'de yerleşik aileleri ile yaşayan, büyük çoğunluğunun yatırımları olan ve çocukları okula giden, tamamının herhangi bir suç kaydı bulunmayan insanlardır. Aileden birine verilen ön habersiz bu giriş yasağı aile birliğini bozmuş, tüm aile fertlerini büyük bir kaos ile başbaşa bırakmıştır.
"Bu insanların tamamına yakını N82 (Türkiye'ye girişi ön izne bağlı) kodu almıştır. Yasağı koyan idare, mahkemeye sundukları savunmalarında N82'nin bir giriş yasağı olmadığını, sadece ön izin olduğunu belirtmektedir. Ancak pratikte bu duruma maruz kalıp da vize başvurusunda bulunan insanların tamamının başvurusu reddedilmiştir. N82 hukuken giriş yasağı olmamakla birlikte pratikte Türkiye'ye giriş yasağı olarak uygulanmaktadır."
(HA)