“Anayasada kanun hükmünde kararnamelerin sınırları bellidir. Anayasa Mahkemesi bir KHK’nın bu sınırlamalar içinde kalıp kalmadığını, uyup uymadığını inceleyebilir. Anayasa Mahkemesi kendi önüne gelen işleme verilen isimle bağlı değildir, niteliğine bakarak karar vermektedir.”
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sibel İnceoğlu’nun Olağanüstü Hal döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulup başvurulamayacağına dair tartışmalar konusundaki yorumu böyle.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 23 Eylül günü Olağanüstü Hal ilanının ardından çıkarılan ikinci Kanun Hükmünde Kararname (KHK) olan 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin bazı hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. 668 sayılı KHK 28 Temmuz 2016’da yayınlanmıştı
Ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ise 15 Ağustos 2016 günü çıkartılan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin “terör veya terör örgütlerine yardım yataklık” suçlamasıyla görevden alınan belediye başkanı, vekili ya da belediye meclis üyesinin yerine Valilikler tarafından “görevlendirme” yapma yetkisi verilmesi düzenlemesini AYM’ye taşıyacağını duyurdu.
"OHAL'de Anayasa askıya alınmaz"
Prof. İnceoğlu, OHAL’in Anayasa’nın askıya alındığı bir dönem gibi görülmesinin ya da böyle tanımlanmasının yanlış olduğunu söylüyor. İnceoğlu’na göre OHAL dönemi, devletin, içinde bulunulan kriz dönemini aşmak için, olağandan daha fazla yetki kullanmasına ve hak ve özgürlükleri daha fazla sınırlamasına izin veren bir dönemdir; Anayasanın tamamen ortadan kalktığı bir dönem değil.
"OHAL KHK'lerine AYM'de dava açılamaz" ifadesinin anlamı
Anayasa’nın 148. maddesinde geçen “Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesi'nde dava açılamaz” ifadesinin yine Anayasa’nın 15, 119, 120, 121, 122 ve hatta 125. maddeleriyle sınırlandırıldığını belirtiyor.
Ölçülülük
15’inci madde “temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir” denirken öncesinde “ölçülülük” kaydının bulunduğunu söylüyor.
“Ölçülülük” aynı maddede “milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde” şeklinde tanımlanıyor.
"İçtihat var"
Prof. İnceoğlu, AYM’nin OHAL KHK’larının bazı hükümlerinin iptali başvurularını görüşebileceğini ve Anayasa'nın 15, 120 ve 121. maddelerinde belirtilen sınırlar içinde kalıp kalmadığı konusunda bir karar vereceğini düşünüyor: “Zaten içtihat var. 1991 yılında iki, 2003 yılında bir OHAL KHK’sı görüşülmüş ve iptal kararı verilmişti”.
AYM'nin üç kriteri
İnceoğlu, AYM’nin OHAL dönemi çıkarılan KHK’lar için üç kriter gözeterek karar aldığını söylüyor: “Konu, süre ve yer”.
Konu
“KHK’lar OHAL ilan edilirken tanımlanan amacı aşamaz; yani OHAL ilanı gerekçesi ne ise KHK o amaçla düzenlenir, KHK konuları OHAL ilanı amacı ile sınırlıdır. Ayrıca Anayasa’da konu bakımından belirlenmiş yasaklar veya sınırlar varsa onlara da uyulmak gerekir. Örneğin AY md 15/2’de yer alan yaşama hakkı ya da maddi ve manevi varlığın bütünlüğü veya masumiyet karinesi gibi hak ve ilkelerden hiç bir koşulda vaz geçmek mümkün değildir. Ayrıca başka maddelerde de bazı açık sınırlar olabilir; örneğin AY md 125/6’da yer alan OHAL için öngörülmüş istisna (OHAL döneminde idari yargının yürütmeyi durdurma kararı vermesinin engellenebilmesine olanak tanınması) dışında idari işlemlere karşı yargı yolunun kapatılması OHAL döneminde dahi mümkün değildir. Nitekim AYM’nin 2003 tarihli kararı tam da bu son söylediğime ilişkin bir örnektir.
Süre
“Kanunlar süreklidir; OHAL döneminde çıkarılan KHK’ların ise sadece belirli bir süre için çıkarılması mümkündür. OHAL süresini aşan düzenlemeler OHAL KHK’sı ile yapılamaz. Bu nedenle AYM, OHAL KHK’sı ile kanunlarda değişiklik yapılamayacağı görüşündedir.
Yer
“Yer ise OHAL’in ilan edildiği bölge kriteridir. O bölgenin dışı için KHK çıkartılamaz. 20 Temmuz 2016’da ilen edilen OHAL tüm ülkeyi kapsıyor. Bu nedenle AYM yer kriterini ele almayacaktır. Ama daha önceki bölgesel OHAL’ler için almış ve bölge dışına taşan düzenlemeleri incelemişti.”
Prof. Dr. Sibel İnceoğlu hakkında
Prof. Dr. Sibel İnceoğlu İtalyan Lisesi mezunu. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yaptı. Yüksek lisans ve doktorasını Marmara Üniversitesi, Kamu hukuku alanında yaptı. Aynı üniversitenin Anayasa Hukuku bölümde doçentliğini aldı. Ardından İstanbul Bilgi Üniversitesi’ne geçti, burada profesör unvanını aldı. İnceoğlu halen Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi.
Aynı zamanda Yeditepe, İstanbul Bilgi, Bahçeşehir ve Kadir Has üniversitelerinde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak ders verdi. ABD’de konuk öğretim üyesi, İtalya ve İngiltere’de araştırmacı olarak bulundu. İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi’nde yönetim kurulu üyeliği (1999-2001), İstanbul İl İnsan Hakları Kurulu Üyeliği (2004-2007), Kadıköy İlçe İnsan Hakları Kurulu Üyeliği (2004-2005) yaptı. Uluslararası Anayasa Hukuku Derneği üyesi. 2011’den bugüne Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği İkinci Başkanı
Kitaplarından bazıları: “Ölme Hakkı” (Ayrıntı Yay. 1999), “İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı” (Beta yay. 2002), “Adil Yargılanma Hakkı ve Yargı Etiği” (Council of Europe-European Commission, Ankara 2007), “Yargı Bağımsızlığı ve Yargıya Güven Ekseninde Yargıcın Davranış İlkeleri” (Beta Yay., 2008). (HK)
* İlgili Anayasa maddeleri
MADDE 15- Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
(Değişik: 7/5/2004-5170/2 md.) Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
MADDE 148- (Değişik: 12/9/2010-5982/18 md.) Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.