İstanbul Bilgi Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “ihaleye fesat karıştırma” suçlamasıyla yargılandığı davanın, yarın (2 Ekim) görülecek duruşması öncesi bianet’e konuştu.
Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu 2014-2019 döneminde 'ihaleye fesat karıştırdığı' iddiasıyla hakkında iddianame hazırlanan İmamoğlu'nun davası, muhalefete yönelik yargısal baskıların bir örneği olarak dikkat çekiyor.
Sözüer, Türkiye’de ceza hukuku araçlarının siyasi muhalifleri baskı altına almak için kötüye kullanıldığını, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yargısal müdahalelerin arttığını belirtti. Özellikle bu sistemde cumhurbaşkanının hem yürütme hem de yargı üzerinde etkin olduğunu belirten Sözüer, İmamoğlu’na yönelik davaların siyasi amaçlı olduğunu vurguladı.
Hatırlatma: İmamoğlu'na açılan başka bir dava daha var. Kamuoyunda “ahmak davası” olarak bilinen bu dava, iki yıldır istinafta. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine “ahmak” ifadesini kullandığı iddiasıyla yargılandığı davada İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve 4 yıl süreyle siyasi yasak cezası vermişti.
Yarın (2 Ekim) Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek dava ise; İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yaptığı dönemi kapsıyor. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın "İhaleye fesat karıştırma" suçlamasıyla hazırladığı iddianamede, İçişleri Bakanlığı ihbar eden olarak yer alıyor. İddianamede, İmamoğlu'nun da aralarında bulunduğu 7 kişinin 'ihaleye fesat karıştırma' suçundan 3'er yıldan 7'şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. Davanın ilk duruşması ise 15 Haziran 2023’te görüldü.
Davanın 31 Mayıs 2024’te görülen duruşmasında Savcı, soruşturma aşamasındaki bilirkişi raporu ve kovuşturma aşamasında alınan bilirkişi raporu arasında uyuşmazlık olduğunu belirterek, yeni bilirkişi raporunun alınmasını istedi. Hakim, 3 kişilik yeni bilirkişi heyetinden raporun alınmasını karar verdi.
“Yargı yoluyla taciz”
Prof. Dr. Adem Sözüer, İmamoğlu'nun 'ihaleye fesat karıştırma' iddiasıyla yargılandığı davanın yarınki duruşmasına dair şu yorumu yaptı:
Türkiye’de ceza hukuku araçlarının kötüye kullanılarak siyasi muhaliflerin baskı altına alınması hatta yasaklarla siyasi rakiplerin tasfiyesi hep ciddi bir sorun olmuştur. Bu sorunlar yaşanmasın diye ülkemizde önemli reformlar yapıldı, ancak bu reformlar etkin olarak hayata geçmedi.
Özellikle yürütmenin hem yasama hem yargı üzerinde hakimeyet kurduğu ve kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığı Cumhurbaşkanlığı sisteminde, yargısal taciz yoluyla siyasete müdahale çok daha arttı. Çünkü bu sistemde cumhurbaşkanı aynı zamanda parti genel başkanı olarak HSK başta olmak üzere tüm yargısal atamaları belirleyen konumda. Böyle olunca siyasi rakiplere yönelik olarak, seçimlerin iptali, seçilmiş belediyelere kayyum atama veya Ekrem İmamoğlu örneğinde olduğu gibi suç olmayan tek bir sözü nedeniyle, yüksek hapis cezasına mahkum ettirip siyasi yasak getirilmek isteniyor.
Bu davada hapis cezası vermeyeceği anlaşılan hakim görevden alınmış yerine hapis cezası verecek hakim atanmıştı. Yürütme sahip olduğu yetkileri siyasi amaçlarla kullanıp, adalet bakanlığını, kimi müfettişleri, savcıları ve hakimleri siyasi rakiplerini önünü kesmek için seferber ediyor. Ekrem İmamoğlu'na yönelik olarak yapılan da bu. Ahmak davası toplumda büyük tepki toplayınca bu sefer, başka davalar gündeme getiriliyor ve getirilebilecek.
İhaleye fesat karıştırma, önemli bir suç, elbette soruştulmalı. Ama bu soruşturmaları partili gibi davranan müfettiş ve savcılar yaparsa ve daha soruşturma yürürken kişiler suçlu olarak ilan edilirse, bunların amacının gerçeği bulmak değil, siyasi rakiplerini yargı yoluyla engellemek olduğu aşikar. Bir ara İBB terör örgütleri mensuplarını işe aldı diye dönemin İçişleri bakanı açıklama yapmıştı. Ama bugüne kadar bir dayanak bulunamadığı için bu konuda dava bile açılamadı.
Yargı bağımsızlığı etkin olmadığı için yüksek makamların bu asılsız iddia ve dayanaksız suçlamalarını kimi kolluk ve savcılıklar emir telakki edip hukuka aykırı soruşturmalar yapıp davalar açabilirler. Ekrem İmamoğlu'na yönelik sistematik yargısal taciz sürdüğü sürece, halk bu davaların siyasi amaçlı kabul edecektir.
(EMK)