Türkiye sosyal bilimlerinin kurucularından, iletişim araştırmalarının öncüsü, göç çalışmalarıyla uluslararası alanda tanınan Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, 11 Aralık gecesi aramızdan ayrıldı.
Bir yüzyılı aşan ömründen geriye verimli, üretken ve ilham verici, bilimin ve insanlığın her sınavından alnının akıyla çıkmış onurlu bir yaşam öyküsü miras bıraktı. 1921’de Viyana’da başlayan hayat yolculuğu boyunca 20. yüzyılın tüm büyük dönüşümlerine tanıklık etti. Modernleşme, yurttaşlık ve demokrasi değerlerinin ileriye taşınmasını hayatının eksenine yerleştiren bir bilim insanı olarak bütün büyük dönüm anlarında başların kendisine çevrildiği bir bilim insanı oldu.
Henüz çocuk yaşta Avrupa'nın en önemli bilm ve kültür merkezlerinden birinden kalkıp geldiği yeniden kurulan Türkiye’de, kadınların eğitimin bütün basmaklarına tırmanmasının önünü açan genç Cumhuriyet’in sunduğu eğitim olanaklarıyla güçlenen öncü kadınlar arasına girdi.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra kariyerine gazetecilikle başladı. Basın dünyasındaki deneyimi onun hem iletişim sosyolojisine yönelmesinin hem de toplumsal değişim süreçlerine duyduğu ilginin pratikle buluşmasını sağladı.
Ardından üniversiteye geçti ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Türkiye’nin ilk kadın profesörlerinden biri olarak akademik yaşantısını inşa etti. İletişim araştırmalarını bağımsız bir alan haline getiren kurucu katkılarıyla, Türkiye’de “iletişim biliminin öncüsü” olarak ünlendi.
Unat’ın akademik mirası yalnızca iletişimle sınırlı değildi. 1960’lardan başlayarak Avrupa’ya Türk işçi göçünü konu alan araştırmaları, hem Türkiye’de hem Avrupa’da göç sosyolojisinin başvuru kaynakları arasında yer aldı. Göçmen emeği, kadın göçü, diaspora toplulukları ve toplumsal uyum üzerine yürüttüğü çalışmalar, bugün de alanın temel başvuru kaynakları arasında. Avrupa Konseyi, UNESCO ve pek çok uluslararası kuruluşun danışma organlarında görev aldı; Türkiye’yi bilimsel ve entelektüel düzlemde uluslararası alanda temsil etti.
Cumhuriyet döneminin yetiştirdiği en parlak kadın entelektüellerden biri olarak Unat, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin de önemli bir figürüydü. Hem üniversitede hem kamusal alandaki çabalarıyla kız çocuklarının eğitimi, kadınların siyasal yaşama katılımı ve hukuksal eşitlik konularında yol açıcı çalışmalar yaptı. Her fırsatta “Cumhuriyet sayesinde okudum, düşündüm, konuştum” diyerek kendi başarı hikâyesini aynı zamanda kamusal bir değerler sistemiyle ilişkilendirdi.
Dile hâkimiyeti, entelektüel birikimi ve uluslararası perspektifiyle her dönemde saygı uyandıran Unat, yaşamının son yıllarında bile toplumsal tartışmaları takip etmeyi ve tavır almayı sürdürdü; üniversitelerin özerkliği ve bilimsel düşüncenin özgürlüğü konusunda sesini yükseltmekten geri durmadı.
Yılmaz bir kadın kakları ve feminizm savunucusu
Nermin Abadan Unat’ın kamu hayatındaki en merkezi ve en tutkulu cephesi, hiç şüphesiz kadın hakları ve feminizmdi. O, kadınların toplumsal hayata tam katılımının modern bir devletin en temel gerekliliği olduğunu savunan, bu uğurda ömrünü adayan bir aktivist-akademisyendi. Türkiye’de kadın sorunlarına dair ilk sistematik sosyolojik araştırmalarda imzası vardı.
Kadınların siyasal temsilini artırmak için yorulmaksızın çalıştı.
Yasal reformların sadece kağıt üzerinde kalmaması için toplumsal farkındalık yarattı.
Aileyi ve toplumu eşitlik temelinde dönüştürme çabasını akademik ve sivil platformlarda sürdürdü.
Feminizmi, yerel dinamikleri ve evrensel feminist ilkelerle harmanlayan kapsayıcı bir yaklaşımdı. Prof. Abadan Unat, kadınların özgürleşmesinin toplumun tamamının özgürleşmesi anlamına geldiğini her fırsatta dile getirdi.
Baskı ve despotluk karşısında eğilmezliği
Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ın en belirgin özelliklerinden biri, akademik özgürlüğün ve ifade hürriyetinin kısıtlandığı her dönemde gösterdiği cesur ve ilkeli direniş oldu. 12 Mart, 12 Eylül gibi askeri darbeler ve otoriterleşme eğilimlerinin güçlendiği süreçlerde, entelektüel dürüstlüğünden ve özgürlükçü felsefesinden asla taviz vermedi.
Korkusuzca muhalif seslerin yanında yer aldı.
Akademik özgürlüklerin temel direği olan üniversite özerkliğini savundu.
Kişisel esenliğinden önce bilimin ve müştereklerin bekasını öncelledi.
Bu duruşu, Nermin Abadan'ı genç kuşak akademisyenler ve sivil toplum aktivistleri için bir esin kaynağı haline getirdi. O, bir aydının görevinin, sadece mevcut durumu açıklamak değil, aynı zamanda daha iyi ve daha adil bir geleceğin inşasına aktif olarak katkıda bulunmak olduğunu yaşayarak gösterdi.
AKP döneminin karakteristiği olan, topluma, medyaya ve akademiye dönük illiberal, cinsiyetçi, ultramilliyetçi baskılar karşısında sessiz kalanlardan değildi. 100 yaşını aştığı günlerde Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin sürdürdüğü direnişin yanındaydı.
Uzun ömrü, bir aydının hem ülkesine bağlı hem dünyaya açık olabileceğinin parlak bir örneği oldu.
Ardında onlarca kitap, yüzlerce makale, yetiştirdiği çok sayıda akademisyen ve öğrencilerden oluşan büyük bir entelektüel miras bırakan Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, hem bir bilim insanı hem bir saha araştırmacısı olarak Türkiye'de sosyal bilimler alanının anıtsal şahsiyetleri arasındaydı.
Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, bilimsel dürüstlüğü, alçakgönüllülüğü ve yorulmak bilmeyen çalışma disipliniyle, özellikle kadınların kurtuluşu çabalarına katkısıyla gelecek kuşaklarca hatırlanacak.
(AEK)






