Anayasa hukuku profesörü İbrahim Kaboğlu'nun, 1982 Anayasa'nın geçirdiği değişiklikleri incelediği ve halkoyuna sunulacak son paketi ele aldığı kitabı İmge Kitabevi'nden yayınlandı.
Kaboğlu kitabın önsözünde anayasaların usul açısından yaygın katılımla, tartışma ortamında oluşturulmasının; amaç olarak da bir yandan siyasal iktidarı sınırlarken diğer yandan hak ve özgürlükleri güvence altına almasının esas olduğunu vurguluyor.
Darbe sonrasında hazırlanan 1982 anayasasının yürürlüğe girmeyenlerle birlikte 20 kez değiştirilmeye çalışıldığını, anayasayı değiştirerek aşma yönünde bir irade olduğunu söyleyen Kaboğlu, 2007 ve sonrası değişikliklerinse mutabakat olmaksızın düzenlendiğini ekliyor. Buradan, yapılacak halkoylamasının yeni bir anayasanın önünü mü açacağını yoksa 1982 anayasasını tahkim mi edeceğini de sorguluyor.
Geçmiş değişiklikleri inceleyen Kaboğlu ardından 2010 paketinin gelişmesi sürecindeki olayları özetliyor ve değerlendiriyor. Son olarak 18 soruda anayasa paketini değerlendiriyor.
Anayasa paketinin uzlaşma aranmadan hazırlandığını ve kısa sürede onaylandığını belirten Kaboğlu'na göre değiştirme gerekçelerinde belirsizlikler ve tutarsızlıklar var. Kitaptaki diğer değerlendirmeler özetle şöyle:
* 2010 paketindeki sınırlayıcı yaklaşım Türkiye'nin onayladığı insan hakları sözleşmeleri arasında ayrımcılık yapılması anlamına da gelmekte; özellikle sosyal hakların dışlandığı görülmektedir.
* Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası belgeler ve üyesi olduğu örgütlerin kararları kamu görevlilerinin grevi için meşru bir zemin yaratmış bulunuyor. Bu durum karşısında toplu sözleşme hakkı açıkça öngörülürken grev hakkının anayasaya konmamış olması bir gerileme olarak da yorumlanabilir. (...) Böyle bir düzenleme [Anayasanın 90. maddesine eklenen ve uluslararası düzenlemelerin kanun hükmünde olduğunu söyleyen cümlenin] insan hakları alanında sağladığı güvenceleri de etkisiz kılma amacına yöneliktir.
* Çocuk hakları bağımsız bir hak olarak değil ailenin korunması bağlamında düzenlenmiştir. Değişiklik sadece istismar ve şiddetle sınırlı tutulmuş çocuğun gelişme hakkına yer verilmemiş.
* İdarenn işleyişine dair şikayetleri dinlemek üzere bir Kamu Denetçiliği Kurumu kuruluyor ama insan haklarının ilerlemesi için gereken özerk bir insan hakları kurumu "anayasal inkar" anlayışına kurban ediliyor.
Kaboğlu Anayasa Mahkemesi ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'yla ilgili getirilen değişiklikleri de olumlu ve olumsuz yönlerini belirterek değerlendiriyor.
Pkaetin bütün olarak oya sunulmasını eleştiren Kaboğlu "Eğer 2010 değişikliği kabul edilirse bunun etki ve sonuçları toplumsal gerilimin artmasıyla sınırlı kalmayacak aynı zamanda 1982 anayasasının ruhu da pekişmiş olacaktır. Çünkü kısmi eksik ve çelişkili değişiklikler anayasal öncelikler yanılgısını da beraberinde getireceği için esasen toplumumuzun gereksinimi olan alanlarda anayasal açılım gereğini ikinci plana atmış olacaktır" diyor. (EÜ)
___________________________________________________________________
* İbrahim Kaboğlu, "Değişiklikler ışığında 1982 Anayasası: Halk Neyi Oylayacak", İmge, İstanbul, Ağustos 2010.