Diyarbakır’da COVID-19 sürecinde “Türk ışını” adı verilen çalışma için yurttaşların “kobay” olarak kullanıldığını gündeme getiren Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenap Ekinci, iddiaların ardından başlayan tartışmaları bianet’e değerlendirdi.
Prof. Dr. Ekinci’nin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımın ardından bir yurttaş ‘kobay’ olarak kullanıldığını belirtti ve yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundu. Ekinci de tanık olarak gösterildi.
Peki, Ekinci iddiaları gündeme getirmek için neden dört yıl bekledi?
'Türk Işını' için kobay olarak kullanılan yurttaş yargıya başvurdu
"Dört yıl önce elimde yeterli belge yoktu"
Prof. Dr. Ekinci, pandemi döneminde COVID hastalarının ‘kobay’ olarak kullanıldığını öğrendikten sonra konuyla ilgili bilgi toplamaya çalıştığını ancak o zaman yeterli bilgiye erişemediğini söyledi: “Pandemide olağanüstü bir durum söz konusuydu. Hiçbir hastaneden, yoğun bakım ünitesinden haber almak asla mümkün değildi. Tesadüfen bir heyetin geldiğini öğrendim ve heyeti takip ettim. Ne yaptıklarına dair araştırmalar yaptım.
"Bu bilimsel bir süreç ise mutlaka hayvan deneylerinin yapılmış olması lazımdı. Etik Kurulu onayı alınmış olması lazımdı. Bilim Kurulu’ndan onay alması gerekiyordu. Ben bütün bu süreçlerinin olup olmadığına dair bilgi sahibi değildim. Çıkıp da şüpheler üzerine ‘bunlar yanlış yapıyorlar, insanlar üzerinde deney yapıyorlar’ diyemezdim.
"Sonuçta bir pandemi dönemi yaşanıyor, insanların ailelerinden izinsiz gömüldüğü bir dönem, devletin polisle, askerle sağlık sistemini tanzim ettiği bir dönemden bahsediyoruz. Elinizde bilgi, belge, delil, şahit olmadan bir şey iddia edemezsiniz. Ta ki uygulamayı yapan personelle görüştüm, doktorları araştırdım. Oradaki süreçleri inceledim ve pandemi sürecinin etkisinin azalmasıyla beraber gün yüzüne çıkan durumlar oldu. Dolayısıyla o dönem gündeme getirmenin bir anlamı yoktu.”
TTB'den “Türk Işını” açıklaması: Sağlık Bakanlığı’ndan yanıt bekliyoruz
"Afrika’daki deney tesisi gibiyiz"
Ekinci, “çalışmanın niçin Diyarbakır’da yapıldığı" sorusuna ise; “Türkiye’de herhangi bir hastanede yapamayacağınız, deneyi gelip Diyarbakır’da Gazi Eğitim Araştırma Hastanesinde Diyarbakır halkı üzerinde yapıyorsunuz. Öldü, öldü, kaldı kaldı. Hesap soran yok. Başhekim izin verir, Sağlık müdürü izin verir. Kötü gitse de hesap soracak olan yok. Biz emperyalist Avrupa ülkelerinin Afrika’daki deney tesisi gibiyiz. Diyarbakır deney tesisi seçiliyor. İşin vahameti burada? Diyarbakır olunca hesap sorulmaz, üstü örtülür” yanıtını verdi.
"Halk güven duymuyor"
Geçmişte de Diyarbakır’da benzer çalışmaların yapıldığını ve hâlâ da aydınlatılmayan olayların olduğunu belirten Ekinci, şöyle dedi: “Geçmişte yapılan aşılardan felç kalanlar var. Bunun hâlâ halk üzerinde etkileri var, halk güven duymuyor. Aşı olunması gerekiyorsa on kere düşünüyor, ölçüyor; 'olsam mı olmasa mı, bana bir faydası olacak mı' ya da 'bir zararı olacak mı', diye düşünüyor.”
Ekinci, son olarak kamuoyunun tepkisinin, yaratılacak baskının yargı sürecine etki edeceğini söyledi.
DEM Parti, Diyarbakır’daki 'kobay' iddialarını yargıya taşıdı
(MT/RT)