Türkiye Ormancılar Derneği, "Orman Denince Umursamadınız ki (!)" adlı kitap ile "2023 Genel Seçimleri Öncesi Toplumsal Nitelikli Ormancılık Politikası Önerileri" başlıklı bir rapor yayımladı.
Prof. Dr. Erdoğan Atmış ve Dr. H. Batuhan Günşen'in yayına hazırladığı kitapta, siyasi partilerin ormancılık politikaları üzerine değerlendirmeler yer alırken, 7 temel amaç ve 54 önerinin bulunduğu raporda ise ormanların yönetiminin belli kesimlerin yararına değil, kamu ve dünyadaki tüm canlıların yararı için olması gerektiği vurgulandı.
Ormancılık Politikası uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış, Türkiye'deki ormancılık politikalarını ve sorunlarını bianet'e anlattı.
Türkiye'de başkanlık sisteminin en çok zararı ormanlara verdiğini ancak muhalefet partilerinin de ormancılık politikalarının yetersiz kaldığını belirten Prof. Dr. Erdoğan Atmış, "Bu yüzden kamu yararına doğayı koruyacak politikaların nasıl olması gerektiği konusunda öneriler yaptık" dedi.
"Başkanlık sistemi en çok zararı ormanlara verdi"
Kitapta ormancılık alanında siyasi iktidarın uyguladığı 'yanlış politikalara' dikkat çekiyorsunuz. Uygulanan politikalardaki en büyük sorunlar neler?
2002'den 2018'e kadar her seçimi inceledik. Türkiye 21 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından yönetiliyor. AKP daha önceki hükümetlerin de bildiği ama çok da tercih etmediği yeni yöntemler geliştirdi. Ormanlardan sonuna kadar yararlanmak. Ormanlardan nasıl yararlanmak? Arsa olarak yararlanmak. Buralarda fabrikalar, şehirler, yeni yerleşimler yapmak.
Ormanlar yangın zamanı umursanıyor. Vatandaşlar, medya, politikacılar, kısacası herkes 'ormanlar niye yanıyor' diyerek çok üzülüyor ama yangınlar bitince ormanlar da unutuluyor. Hâlbuki bizim ormanları on iki ay düşünmemiz gerekiyor. Çünkü Türkiye ormanları büyük bir tehlike altında.
Türkiye'de büyük bir ormansızlaşma ve orman bozulması var. Ve çoğunluk bunun farkında değil. Siyasiler bunun farkında değil. Medyanın önemli bir kısmı farkında değil.
2018'de ekonomik krizle orman yangınlarıyla mücadele bütçesini azalttılar. Orman yangınlarıyla mücadele bütçesi azaltıldığı için biz bu yangınları yaşadık. Bu bütçe azaltıldığı için Türkiye'nin en düşük ağaçlandırma rakamlarına ulaştık.
2019 yılında ağaçlandırma kampanyası yaptılar. Halktan paralar toplandı. Hâlbuki o yıl 17 bin hektar, ağaçlandırma yapıldı. Genelde AKP iktidarı süresinde 37 bin hektar ortalama vardı. Başkanlık sistemine geçtikten sonra odun üretimi yüzde 69 artırıldı. Ormanlar daha feci yok edilmeye başlandı. Başkanlık sistemi bu ülkeye yaramadığı gibi en çok zararı da ormanlara verdi.
"Muhalefetin farkı olmalı"
Ormancılık politikaları konusunda muhalefet partilerinin de yetersiz kaldığını ifade ediyorsunuz. Muhalefet partileri bu konuda nasıl bir yol izlemeli?
Siyasi partilerin ormanlar konusunda çok da istekli olmadıklarını, çok bilgi sahibi olmadıklarını ya da ormanların korunması konusunda da çok iyi politika üretemediklerini, çoğunlukla da ormanları bir kaynak olarak gördüklerini analiz ettik.
Millet İttifakı, Ortak Mutabakat Metni'nde madencilikle ilgili, enerjiyle ilgili, ormancılıkla ilgili politikalarını açıklamıştı. Bunlar mevcut iktidarın politikasıyla benzer öneriler. Dolayısıyla sizin bir farkınız olmalı. Her yere maden yapılmayacağını, her ormanın işgal edilmeyeceğini, her yerden elektrik geçmeyeceğini yazmalısınız.
Bu yüzden kamu yararına doğayı koruyacak politikaların nasıl olması gerektiği konusunda öneriler yaptık.
Fotoğraf: Prof. Dr. Erdoğan Atmış
"İktidara göre her yere bina ve fabrika yapılabilir"
6 Şubat depremleri sonrasında ormanların ve tarım alanlarının imara açılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
6 Şubat depremleri oldu. Depremzede yerleştirmek için konut yapmak için ormanlar tercih edildi. Bunun için kanun düzenlemesi yapıldı, Cumhurbaşkanı Kararı yayımlandı. Ancak arazi planlaması yapılmadığını görüyoruz.
Depremdeki kayıplarımızın nedeni ne? Yani şehirleri gitmişiz, dere yataklarında kurmuşuz. Zeminin depreme dayanıksız olduğu yerlerde yüksek binalar kurmuşlar. Arazi planlamasına göre yerleşim yapmıyoruz. Arazilerimizi, orman arazilerimizi özelliklerine göre değerlendirmiyoruz. İktidara göre her yere bina ve fabrika yapılabilir. Hayır, yapılamaz.
Ayrıca depremden sonra da enkazın, hafriyatın tarım alanlarına depolandığını gördük. Bunlar çeşitli ağır metaller ve radyasyon içeriyor. Hem tarım alanlarımız azaldı hem tarım alanlarımız zehirlenmeye başladı.
Yeni binaları tarım alanlarına kurmaya başladılar. Bunun için iyi plan, zemin etüdü yapılmış şekilde daha iyi alanlar bulunabilir. Ama depremde gördük bir tane milletvekili şehir planlamasını kâğıda çiziyordu. Politikacıların bilimi ve tekniği yok saydığı şekilde yerleşim alanları seçerek kentleşme, yanlış bir kentleşme.
Bir de depremlerden sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı'nın açıklaması var, "İstanbul için kuzeyde iki tane uydu kenti yapacağız" diyor. İstanbul'un kuzeyinde ne var? Ormanlar. Demek ki orman alanlarına yerleşmeyi planlıyoruz. Kanal İstanbul projesi var. Tarım alanları, sulak alanları yok edecek bir proje.
(AD/VC)