1 Kasım 2004te Komisyon başkanlığından ayrılacak olan Prodinin de giderayak yaptığı bir ziyaret. Prodi Türkiyeye ilk defa geliyor.
Gözlerden kaçan iki mesaj
Prodinin ziyareti, elbette önemli. En azından bu iki açıdan önemli. Komisyon Başkanı, Türkiyenin 2001 sonbaharından beri gerçekleştirdiği anayasal ve yasal siyasi reformları kayıt altına almak ve bunların önemini vurgulamak durumunda. Eksiklikler ne olursa olsun, Türkiyede 2.5 yıldır gerçekleştirilen reformlar az buz değil.
Komisyon Başkanı, müzakerelerin başlaması için gerekenler konusunda hepimizin bildiği iki konunun altını çizdi: Çıkan yasaların hayata geçirilmesinin önemi ve Kıbrıs sorununun halli.
Ama, bunlara ilaveten gözlerden kaçan iki mesaj da verdi, Komisyon Başkanı:
Başında bulunduğu Komisyonun Ekim başında yayınlanacak ilerleme raporunda Türkiye ile müzakerelere başlama konusunda bir tavsiye kararı vereceğini ve son kararın Aralıkın 11-12sinde toplanacak, Hollanda Dönem Başkanlığını bitirecek AB zirvesinde hükümet ve devlet başkanları yani siyasiler tarafından verileceğini söyledi.
İkincisi de, Avrupa kamuoylarının Türkiyenin AB üyeliğine sıcak bakmadıklarını ve bu çerçevede ciddi bir faaliyetin gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bin yıllık Türk imajı altı ayda değişir mi?
Bu mesajlar ilk kez Komisyon tarafından bu kadar açık bir dille ifade edildi. Bugüne kadar Komisyon, genişlemenin icracı sekreteryası olmasına rağmen hep kendisini öne çıkarır ve sanki Türkiye ile ilgili kararları kendisi veriyormuş intibaını uyandırırdı.
Artık yumurtanın kapıya dayandığını ve Türkiye ile ilgili karara çok yaklaşıldığını ve hatta bu kararın AB ilişkilerini kalıcı bir şekilde etkileyeceğini bildiği için, gerçek karar merciini işaret etmeye başladı.
Zira Türkiyenin AB adaylığı ve üyeliği hiçbir zaman teknik bir mesele değil; daima siyasi bir mesele olmuştur.
İkinci konu, yani kamuoylarının Türkiyeye soğuk bakması meselesi, açıkçası, kaygı verici. Bu ifade ile Komisyon Başkanı, kamuoylarının Türkiyeye ne kadar soğuk baktığını hatırlayacak olursak, Kopenhag Siyasi Kriterinde ve Kıbrıs konusunda ne kadar yol alınırsa alınsın, Aralıkta menfi bir kararın çıkabileceğini hazırlıyor denebilir.
Neredeyse bin yıllık Türk imajı altı ayda değişmeyeceği için de kamuoylarına yapılan bu atıf, aynı zamanda Komisyonun ve genelde AB kurumlarının son dört yıl içerisinde Türkiye konusunda ne kadar pasif kaldıklarının da bir göstergesi.
Yani Aralık geldiğinde farz edelim ki, bütün siyasi uyum gerçekleştirildi ve Kıbrıs çözüldü; Avrupalı siyasiler kamuoylarını bahane ederek Türkiye ile katılım müzakereleri sürecini başlatmayabilirler.
Bu gerçeğe hazırlıklı olmamız ve bunu engellemek için özellikle Almanya ve Fransaya yönelik çok ciddi bir iletişim gerçekleştirmemiz gerekiyor. (BB)