Yazar Aslı Erdoğan, yurtdışı çıkış yasağı olduğu için kazandığı Avrupa Kültür Vakfı tarafından verilen Prenses Margriet Ödülünü de alamadı. Erdoğan ve arkadaşları Hollanda’da gerçekleşen ödül törenini İstanbul’dan izledi.
Hollanda Konsolosluğu’ndan katılımcıların da bulunduğu etkinlik Beyoğlu’ndaki Cezayir Toplantı Salonu’nda gerçekleşti.
Tören öncesi konuşan Hollanda Kültür Ateşesi, Quirine Van Der Hoeven, Erdoğan'ın ödülü almaya gidemediğinden dolayı üzgün olduğu belirtti. Erdoğan'a önerinde bulunan Hoeven, Hollanda Konsolosluğu'nda ikinci bir resepsiyon düzenlenebileceğini belirtti.
Törenin fikir sahiplerinden Osman Kavala, “Aslı'nın yazar olarak bu ödülü hak ettiği açık” dedi. Kavala sözlerine şöyle devam etti. “hiç istemediği ve ummadığı bir anda kendini dört duvarın içerisinde buldu. Aslında bir anlamda Aslı'nın yazdıkları bir bilgeliğe sahipti ve çıktıktan sonra da bu bilgelik sürüyor.”
Prenses Margriet Ödülünü alan Aslı Erdoğan, törene katılması halinde yapacağı konuşmayı okudu Erdoğan “Sadece yarayı, yıkımı, yokluğu ve kurbanı seslendirmek, sözcüklendirmek için yazdım. Bu nedenle ödülümü bütün kurbanların sessiz çığlıklarına adıyorum. Onların çığlıkları ve hikayeleri olmadan bizim sözümüz yani dünyamız daha da anlamını yitirirdi” dedi.
Aslı Erdoğan’ın konuşmasıSayın Kraliyet Ailesi ve Ödül Sahipleri, Sayın Seyirciler, Öncelikle Türkiye adına özür dilerim. Şimdiki Yönetim, hakkında soruşturma açılan yüzbinlerce insanın, eşlerinin ve çocuklarının pasaportlarına el koymuş, bir yazarın bu denli önemli bir ödül törenine katılmasına dahi izin vermemiştir. Yol açtığım sıkıntılardan dolayı Avrupa Kültür Vakfı’ndan da özür dilerim. Yokluğumu hissettirmemek için çabalayan Avrupa Kültür Vakfı Ödül Töreni Ekibine, Fransız yayıncım Timour Muhiddine’e, ajanslarım Pierre Astier ve Laure Pecher’e, avukatım Erdal Doğan’a çok teşekkür ederim. Avrupa Kültür Vakfı Ödülü’nü almaktan onur duydum ve böylesine önemli bir ödül için çalışmalarımı değerlendirmeye aldıklarından dolayı jüriye teşekkür ederim. Sanat ve edebiyat dünyasına, dünyanın her yanındaki yazarlara, yayıncılara ve okurlara, yaşadıklarım boyunca gösterdikleri dayanışma için teşekkür borçluyum. Duyduğum minneti ifade etmem çok zor. Hayatla son ama asla kopmayan bir bağdı bu, sanatın dönüştürücü gücüne umudumu, bir direniş ve diriliş olarak yazıya inancımı canlı tuttu. Edebiyat, bir ayna olarak çoktan parçalandı, ama kimimiz hala el yordamıyla cam kırıkları arasında, belki çoktan kuma dönüşmüş bir aynanın yitik düşleri arasında anca kanayan bir elin yakalayıp tutabileceği bir kum tanesi kadar hakikat arıyoruz. Ama sözün mucizesi sonsuzdur ve bir türlü söylenemeyişindedir. Sadece yarayı, yıkımı, yokluğu ve kurbanı seslendirmek, sözcüklendirmek için yazdım. Bu nedenle ödülümü bütün kurbanların sessiz çığlıklarına adıyorum. Onların çığlıkları ve hikayeleri olmadan bizim sözümüz yani dünyamız daha da anlamını yitirirdi. |
Ödülü Hollanda Kraliçesi verdi
Hollanda Kraliçesinin bizzat vereceği ödülü, Aslı Erdoğan adına, yazarın Fransız yayıncısı, Actes Sud yayınevinin editörü Timour Muhidine aldı. “Taş Bina”nın İngilizce çevirmeni Sevinç Türkkan ve avukat Erdal Doğan’ın da törene katıldı.
"Uzun zaman silinemeyecek kara bir iz"
Kasım ayında Karl Tucholsky ödülünü kazanan ve PEN Onursal Üyesi seçilen Aslı Erdoğan, cezaevinde olduğundan ödüllerini alamamıştı. Tahliye edilmesine karşın yurtdışı yasağı kaldırılmayan yazar, geçtiğimiz aylarda Theodor Heuss Madalyası(Almanya) ve Bruno Kreiss (Avusturya) İnsan Hakları Ödülüne’de değer bulunmuş, ödüllerini almaya gidememişti. Davet edildiği pek çok kitap fuarı, konferans ve edebiyat festivaline gidemeyen Aslı Erdoğan, katılamadığı her ödül töreninin, uzun zaman silinmeyecek kara bir iz bıraktığını, Türkiye’nin yazarlarına layık gördüğü muameleyi tüm dünyaya gösterdiğini söyledi.
Erdoğan “Bu ülke bugüne dek yüz altmıştan fazla şairini ve yazarını hapse atmış, anlaşılmaz bir hınçla mütemadiyen aslında kendi dilini kesmiş, hakikatle yüzleşmeyi reddederek kendi vicdanını deşmiştir” demişti. (EA)