Kadın Yurttaş Ağı (KAYA), İsveç Araştırma Enstitüsü'nün desteğiyle düzenlediği "Erkek Şiddeti, Görünürlük ve Medya" konferansının ikinci oturumunda popüler kültürde cinsel şiddet konusu tartışıldı.
Boğaziçi Üniversitesi'nden Hazal Halavut, "Fatmagül'ün Suçu Ne?" ve "Suskunlar" dizileri üzerinden televizyonda tecavüz temsillerini ele aldı.
Tecavüze uğrayanın yaşadığı ilk şeyin asla yaşadıklarını tamamen anlatamayacağını hissetmesi ve yaşadığı şeyle yalnız kalması olduğunu belirten Halavut, "Dizilerde ise durum tam tersi. Anlatıyı tecavüz üzerine kuruyorlar ve diziler nasıl tanımlıyorsa tecavüz böyle tanımlanıyor. Feministler olarak bu konuda söz üretmediğimiz sürece bu alan tamamen popüler kültürün elinde bir alan" diye konuştu.
"Fatmagül'ün Suçu Ne? dizisinde, kadının tecavüze uğraması aileyi kurmuş oldu, hatta bilinçli ve cumhuriyet değerlerine uygun bir aile oldu bu.
"Suskunlar dizisinde ise tecavüzün kurduğu tek şey erkeklik oldu. Kendilerine tecavüz eden kişiyle yüzleşme diyalogunda 'ne yaparsan yap senden aldığım şeyi geri alamazsın, ben senin erkekliğini aldım' diyor.
"Artık dizilerde söylem analizi yapmaya bile gerek kalmadı. Söylemi olduğu gibi koyuyorlar diyaloglara."
"Evlilik programları, 'güvenli' olarak niteliyorlar"
The Open University'den Feyza Akınerdem ise "Esra Erol'la Evlen Benimle" programının katılımcılarına yönelik yaptığı araştırmasından gözlemlerini anlattı.
Adayların programı değişim ve dönüşüm yeri olarak kurguladıklarını ve kendi bedenleri ve hikayelerinin bu formatın içinde değişip dönüştüğünü anlatan Akınerdem şöyle konuştu:
"Kadın katılımcılar, programı daha güvenli bulduklarını söylüyor. Buradaki güvenin ne anlama geldiğini sorduğumda ise erkeklerle karşılaşmadıklarını, evlenmeyi düşündükleri kişinin kim olduğunu gelen ihbar telefonları vs gibi şeylerle öğrendiklerini söylüyorlar.
"Evlilik programına gelmek demek, geçmişin ortaya dökülüp yargılandığı yeni bir gelecek kurgusu aslında.
"Katılımcıların aşktan, sevgiden çok güveni vurgulamaları, aile normlarıyla ilgili değişiklik olmasına yönelik arzularına da işaret ediyor."
Filmmor'dan Melek Özman da konuşmasında popüler kültürün dönüşmesi için feministlerin bu alanı daha yakından takip etmesi gerektiğini belirtti.
"Popüler kültürde daha çok olalım, cinselliği kadının bedeninin değersizleştirildiği, cinsellikle alakası olmayan o porno filmlerden öğrenmemiş insanlar bir şeyler üretsin istiyorum. Ama bu alan zor bir alan" dedi. (ÇT)