Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'ndan (RTÜK) Fatih Yalçın'ın uzmanlık tezi olarak hazırladığı, televizyon programlarının çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini ele alan rapor, medyaya "RTÜK'ün kara listesi" olarak yansıdı.
Çalışmanın yöntemi ve sorunsalı da haberlerde belirtilmiyor. RTÜK'ün bu çalışmayı yol haritası olarak kullanıp kullanmayacağı da bilinmiyor.
Ama çalışmada Rezervuar Köpekleri filminden Pokemon'a, geniş bir yelpazede hazırlanmış listedeki programları izleyen "çok sayıda gencin şiddet ve suç olaylarına karıştığı" net bir şekilde söyleniyor.
Peki televizyon seyretmek bir çocuğu suça/şiddete iter mi?
Medya İzleme Grubu MEDİZ'den Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver, "Medya içerikleri elbette önemlidir, ama tek başlarına değil" diyor.
"Çocukların şiddete özenmesi için film seyretmesine gerek yok, şiddet hayatın içinde genelleştirilmiş halde. Bunu engelleyen yasal yaptırımlar ve sosyal politikalar da yok.
"Medya içeriklerinin insan üzerinde etkileri toplumla eklemlenmeleri ölçüsünde önemlidir. Bugün televizyonu açtığımızda 'Adam karısını sokakta dövdü ve kimse bakmadı' haberlerini görüyoruz, siyasilerin ağızlarından çıkan her şey zaten şiddete özendiriyor. Behzat Ç.'de bu kadar şiddet görüntüsü yok."
Her kuramın bu konuya farklı yaklaşımları var
Tanrıöver, farklı iletişim kuramlarına göre medyanın insan üzerindeki etkilerini farklı ölçülerde olduğunu söylüyor.
"Bunun etkisi ne kadardır, nasıldır, bunu saptayabilen bir araştırma dünyada yok ve olamaz. Hiçbir şeyin insan psikolojisi ve davranışları üzerindeki etkisi birebir kanıtlanmadı.
"Türkiye'de genel yaklaşımlar doğrultusunda sosyal bilimler alanında araştırmalar genelde zayıf kalıyor. Bunun dışında bu şekilde araştırmaların yöntemi, metodunun bilimselliğine çok dikkat etmek gerekiyor. Soruların yönlendirici olmaması gerekiyor. Örneğin 'şu dizi çocukları nasıl şiddete yöneltiyor' sorusu zaten önyargılı bir sorudur."
"Yasaklamak engel değildir"
Yasaklamanın hiç bir zaman çözüm veya engel oluşturmadığına dikkat çeken Tanrıöver, "Bu yasağın yerine ne koyacağın da önemli" diyor. "Politika üretmek için bu tür çalışmaların temel alınmasını doğru bulmuyorum."
"Televizyon dizilerinde, filmlerde şiddet olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun için araştırma yapmaya gerek yok. Ama şiddetin nasıl sunulduğu önemli. Kimi zaman da şiddeti negatif olarak sunacaksın.
"Belki de Pamuk Prenses diğer birçok dizi-filmden daha çok şiddet içeriyor. Pamuk Prenses'te de sinsi şiddet var, her gördüğün elmayı yeme mesajı var." (ÇT)