Avukat Zeycan Balcı, yaklaşık bir yıl önce polis tarafından darp edildi, belindeki iki omur kemiğinde kırıklar meydana geldi. Olayla ilgili açılan davanın ilk duruşması yarın.
Ancak avukat Balcı, yarınki davada şikayetçi değil, sanık konumunda.
Çünkü kendisinin maruz kaldığı darpla ilgili polislere dava açılmadı ama polislerin olaydan sonra Adli Tıp’tan aldığı “darp raporu” sonucu avukatlara “polise mukavemet” davası açıldı.
Polislerin aldığı darp raporunda, avukatları sürükleyerek gözaltına almak istedikleri sırada ellerinin derisinde küçük soyulmalar ve ağrılar olduğu yazıyor.
TIKLAYIN - POLİS, ADLİYE ÖNÜNDE KADIN AVUKATIN BELİNİ KIRDI
Zeycan Balcı'nın kırıklardan kaynaklı ağrıları halen düzelmiş değil.
Darp edilen avukatların üç yıla kadar hapsi isteniyor
Avukatlar, 31 Mart 2016’da, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 22 avukatın yargılandığı davanın duruşması sonrası Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yapmak istemişti. Polis avukatlara saldırdı.
Avukat Balcı'nın sırtını ve belini tekmeleyen polis, bel bölgesindeki iki omur kemiğini kırdı. Diğer dokuz avukat da yerde sürüklenerek yaralandı.
Avukatlar, polisler hakkında suç duyurusu yaptı. Ancak polisler de olayın ardından avukatlar hakkında şikayetçi oldu.
Avukatların şikayeti dikkate alınmazken, polislerin şikayeti üzerine beşi kadın, toplam 10 avukata, Türk Ceza Kanunu’nun 265/1 maddesi uyarınca “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla, üç yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Balcı'nın yanı sıra dava açılan dokuz avukat şöyle: Yağmur Ereren, Güçlü Sevimli, Aycan Çiçek, Diren Yeşil, Gökmen Yeşil, Güray Dağ, Mürsel Ünder, Naciye Demir, Şükriye Erden.
Polislerden “kopyala-yapıştır” ifade
İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi, 10 avukat hakkında hazırlanan iddianameyi, 14 Şubat’ta kabul etti. İlk duruşma 12 Mayıs’ta (yarın) saat 10.00’da.
İddianamede Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünden beş polis şikayetçi olarak yer alıyor.
Şikayetçi olan beş polisin de dosyadaki ifadesi birebir aynı cümlelerden oluşuyor.
Adli Tıp: Parmaklarında sıyrık var, elleri ağrıyor
Savcı Mehmet Akıllı, iddianamede olayı şöyle anlattı:
“Duruşmadan sonra İstanbul Adliyesi C Kapısı önünde toplanan avukatlar, çevik kuvvet polislerince uyarılmalarına rağmen adliye merdivenlerine oturarak ve slogan atarak eylemlerini devam ettirerek, ardından görevlilerce yapılan müdahaleye direndikleri, bu sebeple bazı polislerin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek derecede yaralanmalarına sebebiyet verdiği…”
Polislerin Şişli Etfal Hastanesinden aldığı ve ardından Adli Tıp Kurumu uzmanınca onaylanan ve dava dosyasında yer alan raporda, polislerin bazılarının parmaklarında “abrazyon” (çizilmeye bağlı sıyrık), bazılarının parmaklarında da “dermabrazyon” (derinin en üstteki tabakasının soyulması) olduğu ifade ediliyor.
Bazı polislerde ise görünür hiçbir yaralanma yokken, “ellerinin ağrıdığı” yönündeki beyanları raporda yer aldı.
Polisler olay sonucunda 2’şer günlük de “işgöremezlik raporu” aldı.
“Kanuna aykırı” değilse polis neden müdahale etti?
İddianamede ayrıca, 10 avukat hakkında “Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, katılma” suçlamasından takipsizlik kararı verildiği belirtiliyor.
Avukatların yapmak istediği basın açıklamasının “kanuna aykırı bulunmadığı” savcılıkça da kabul edilmişken, eyleme neden polisin müdahale ettiği iddianamede açıklanmıyor.
Polisler ise neden müdahale ettiklerini, yaptıkları suç duyurusunda, “Adliye önünde eylem yapılmasına karşı başsavcılığın talimatı olduğu” gerekçesiyle açıkladı.
Savcı: Basın açıklaması suç değil, ifade özgürlüğü
Takipsizlik kararında da Savcı Akıllı, avukatların yapmak istediği basın açıklamasının, ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu ve suç oluşturmadığını belirtiyor:
“Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 20. maddesine göre, ‘her şahıs barışçıl amaçlarla toplanma hakkına sahiptir’. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11/1. maddesinde de ‘herkes barışçı amaçlarla toplantı yapma hakkına sahiptir’ ifadesi yer alır. Anayasa’nın da 34/1. maddesinde toplantı ve gösteri hakkı yer alır: ‘Herkes önceden izin alınmaksızın silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.’”
“‘Dağılmamakta ısrar’ düşünce açıklama yöntemidir”
Savcı ayrıca, “dağılmamakta ısrar etmenin” de düşünce açıklamak kapsamında değerlendirilmesini gerektiğini ifade etti:
“2911 sayılı kanunun 32. maddesinde düzenlenen ‘kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere katılıp da ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar etme’ şeklindeki suç, normal şartlarda ‘düşünce ve kanaat açıklama yöntemi’ olarak kabul edilebilir.
“Çünkü toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılması, barışçıl amaçlarla yapıldığı, silahsız ve saldırısız olduğu, kendi içerisinde başka bir suçu oluşturmadığı, hukuken korunabilecek sınırda kaldığı sürece, düşünce ve kanaat açıklama yöntemidir.” (AS)