İki yıllık hukuk mücadelesinin ardından, Avukat Murat Çelik, 8 Temmuz 2023’teki Cumartesi Anneleri/İnsanları eyleminde kendisini ters kelepçeyle gözaltına alıp şiddet uygulayan beş polis hakkında dava açtırdı.
Galatasaray Meydanı’nda, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, 954. haftada da meydandaydı.
Anayasa Mahkemesi (AYM) 700. haftadaki (25 Ağustos 2018) polis saldırısıyla ilgili ihlal kararı vermiş Cumartesi Anneleri/İnsanlarının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının engellendiğine hükmetmişti.
AYM kararına rağmen haftalardır açıklama yapmaları engellenen Cumartesi Anneleri/İnsanları bir kez daha yasal haklarını kullanmak için Galatasaray Meydanı'ndaydı.
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan talimat alan polis eylem başlamadan, grup henüz İstiklal Caddesi üzerindeyken müdahale etti. Cumartesi Annelerini/İnsanlarını ve dayanışmaya gelenleri bir çember içine sıkıştırarak gözaltına almaya başladı. Polis ayrıca basın mensuplarını da engellendi.
Sonuçta 31 kayıp yakını ve kayıp yakınlarına destek olmak için orada olan hak savunucusu gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında İstanbul Barosu’nun eski yönetim kurulu üyesi Avukat Murat Çelik de vardı.

CUMARTESİ ANNELERİ/ İNSANLARI 954. HAFTA
Cumartesi Anneleri eyleminde gazetecilere şiddet, 30 gözaltı
Ters kelepçeye itiraz etti, şiddet gördü
Çelik, gözaltı otobüsüne bindirilirken plastik kelepçe takılmasına itiraz etti ve polise yasal dayanak sordu. Bunun üzerine polis, Çelik’i darp ederek ters kelepçe uyguladı.
🔴Murat Çelik’in, Cumartesi Anneleri'nin eyleminde darbedilmesine ilişkin iki yıllık hukuk mücadelesi sonuç verdi.
— bianet (@bianet_org) October 7, 2025
👉 İkisi amir beş polis “zor kullanma yetkisini aşmak” ve “kasten yaralama” suçlarından yargılanacak.@HikmetAdal’ın haberihttps://t.co/zc7HxG7dGq pic.twitter.com/JFRuAi8Cpa
Gözaltındakiler yaklaşık üç saat boyunca otobüste bekletildikten sonra muayeneye götürüldü. İlk muayenede Çelik’in vücudunda ve kafasında darp izleri, sol gözünde morarma, her iki elinde tırnak izleri ve kelepçeden kaynaklı morluklar tespit edildi.
Emniyetteki ifadesinde Çelik, “Bana yapılan saldırı ve darp nedeniyle polis ve amirlerinden şikayetçiyim. İşlem yapılması gereken iş budur.” dedi. Ancak o aşamada resen soruşturma başlatılmadı. Çelik aynı gün saat 21.00 sularında serbest bırakıldı.
TBB’den tepki, barodan suç duyurusu
Olay günü, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Cumartesi anneleri/İnsanlarının eyleminde gözaltına alınan avukatlar Murat Çelik, Eren Keskin ve Oya Ersoy için bir açıklama yaptı.
“Cumartesi Annelerine/İnsanlarına yönelik yasaya aykırı müdahaleyi ve bu hukuksuzluğa itiraz eden meslektaşlarımıza uygulanan işkenceyi kabul etmiyoruz.” diyen TBB “Bir ülkede 954 haftadır kayıp yakınlarını arayan insanlar olması kadar vahim bir durum da, Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı biçimde bu barışçıl eyleme yönelen şiddet dolu tahammülsüzlüktür.” diye de ekledi.
İki gün sonra yani 10 Temmuz 2023’te de İstanbul Barosu savcılığa başvurarak işkence ve kasten yaralama suçlamalarıyla Murat Çelik’e şiddet uygulayan polisler hakkında soruşturma açılmasını istedi.
13 Temmuz’da ise Çelik’in müdafi avukatları savcılığa şu ifadelerin yer aldığı kapsamlı bir dilekçe sundu:
“Asgari düzeydeki bir hukuk devletinde bile kamu gücünün mahkeme kararlarına uymasını beklemek ve istemekten daha doğal bir durum yoktur.
Kaldı ki halen geçerli olan Anayasaya göre ülkemizde AYM kararları tüm kurum ve güçleri bağlayıcıdır. AYM'nin ‘demokratik bir hak’ olarak tanımladığı etkinliği ısrarla engellemek, toplantı da yapılamadığı halde insanları gözaltına almak, üstelik hiçbir yasal dayanağı olmadığı halde, adeta güç gösterisi ve ceza verme şeklinde kelepçe takmanın hiçbir hukuki ve mantıksal temeli yoktur.
Bunu hatırlatmak da avukatların bulunduğu her yerde görevleridir ve yapacaklardır. Bu keyfiliğe itiraz etti diye avukatı yerlere yatırıp döverek işkence yapmanın ise ne etik ne vicdani ne de hukuki açıklaması yoktur.”
Müdafi avukatlar polisler hakkında işkence, kasten yaralama, hakaret ve tehdit suçlamasıyla soruşturma açılmasını talep etti.
Soruşturma süreci
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu şikayetler üzerine aynı ay soruşturma başlattı. Emniyetten kamera ve tanık araştırması istedi. Ancak emniyet eksik kamera kaydı gönderecekti.
10 Ekim 2023’te dosyaya giren Adli Tıp Kurumu raporu, darp bulgularını doğrular nitelikteydi. Adli tıp uzmanları yaralanmaların basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek nitelikte olduğunu yönünde kanaat bildirdi.
Daha sonra gelecek olan Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) tıbbi değerlendirme raporundaki cilt muayenesinde de tam 32 bulgu tespit edilecekti.

Murat Çelik'in gözünde oluşan ekimoz
Tazminat kazandı
Bu sırada savcılık eylemde gözaltına alınan 31 kişiye ‘Kanuna Aykırı Toplantı ve Yürüyüşlere Silahsız Katılarak İhtara Rağmen Kendiliğinden Dağılmama’ suçlamasıyla açılan soruşturmayı ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı vererek kapattı. Murat Çelik’e direnme suçlamasıyla açılan soruşturma da düştü.
Bunun üzerine Çelik, Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ‘haksız koruma tedbirleri’ iddiasıyla tazminat davası açtı. Mahkeme 25 Ocak 2024’te Çelik’in yaklaşık 8 saat boyunca özgürlüğünün kısıtlandığı belirterek hem maddi hem de manevi tazminata hükmetti. İstinaf da tazminat tutarında düzeltmeye giderek ilk derece mahkemesinin kararını onadı.
Polise göre Çelik kendini yere atmış
İlk kazanım haberinden beş ay sonra Mayıs 2024’te savcılık olayda dahli bulunan kişileri tespit etti. Komiser Ali H. ve İlhan Ç. ile memur Burak Mehmet Ç., Fatih A. ve Zahir K.’'yi ifadeye çağırdı. İfadeler benzerdi, hatta bazı noktalarda kopyala-yapıştır ifade verdiler.
Komiser Ali H., kamera görüntülerinin aksine Murat Çelik’in kendisine saldırdığını iddia etti. İlhan Ç. ise Çelik’in direnç göstermesi üzerine zor kullandığını söyledi.
Ancak iki komiserin bu söylemlerin sonrasındaki anlatımı birebir aynıydı. Murat Çelik’in arkadaşlarının telefonları ile polisin yaptığı yakalama işlemini magazinsel hale getirmek amacıyla çekim yaptıklarını belirten Ali H. ve İlhan Ç., Çelik’in polisi zor duruma sokmak için kendisini yere attığını söylediler. Dahası bunun planlı bir şekilde yaptığını savundular:
“Şahıs kendisini polisi zor duruma sokacak şekilde, planlı bir şekilde, bizi zor duruma sokmak için kendisini yere atmaya çalışmıştır.”
Memur Zahir K. de benzer şekilde Çelik’in polise saldırdığını, direnerek polisi kışkırttığını iddia etti. Kanunların vermiş olduğu yetkiyi kullanarak yakalama işlemi yaptığını savundu. Ancak şu sözleri Çelik’e şiddet uyguladıklarının itirafı gibiydi:
“Şahıs kelepçe taktırmak istemeyince ekip arkadaşlarım müdahale etti. Bu sırada şahıs yere düştü, ben kelepçe takmaya çalıştım. Zor kullanmaya başlandığı esnada diğer birimlerden görevli memurların yardıma gelmesi ile yaşanan arbede esnasında ben şahıstan uzak kaldım.”
Fatih A. ve Burak Mehmet Ç. ise olay sırasında gözaltı otobüsünde olduğunu, Murat Çelik’e müdahalelerinin olmadığını, olay sonrası Çelik’i sağlık kontrolü için hastaneye götürdüklerini söylediler.
Üçüncü bilirkişi raporu
Çelik’in avukatları tüm süreç boyunca en az üç kez müvekkillerinin ve tanıkların ifadesinin alınması için savcılığa dilekçe verdi. Ancak savcılık ne Çelik’i ne de tanıkları bugüne kadar bir kez dinlemedi.
Avukatlar ayrıca savcılıktan Emniyet’in eksik gönderdiği kamera kayıtlarının tekrar istenmesini talep etti. 26 Eylül 2024’te savcılık, emniyetten ek görüntüleri istedi.
Fakat emniyet görüntüleri bulamadı. 14 Ekim’de nöbetçi büro amiri “Bahsedilen tarihe yönelik kamera görüntüleri tarafımıza iletilmediğinden herhangi bir kayda rastlanılamamıştır” şeklindeki tutanak tuttu.
Bu süreçte gelen üçüncü ve son bilirkişi raporu, önceki raporların aksine, Çelik’in iteklendiğini, kafasına bastırıldığını ve yere yatırıldığını kayıt altına alıyordu.
Raporun hemen ardından Murat Çelik’in avukatları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir dilekçe daha yazarak dava açılmasını zorunlu kılacak düzeyden fazla delile ulaşıldığını belirtti. Kimlikleri saptanan polisler ve amirleri hakkında işkence ve kötü muamele, hakaret ve kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma suçlarından kamu davası açılmasını talep etti.
Savcı iddianame düzenledi
Savcılık, 15 Nisan 2025’te iddianameyi tamamladı. Amir İlhan Ç. ve Ali H. ile memur Burak Mehmet Ç., Fatih A. ve Zahir K.'ye dava açtı.
Savcılık polisleri “Zor kullanma yetkisinin sınırını aşmak (TCK 256)” ve “kasten yaralamakla (TCK 86)” suçladı. 2 yıl 3 aydan 4 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmalarını istedi.
İddianameyi İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi kabul etti. Sanık polisler 9 Ekim 2025 günü saat 10.50’de hâkim karşısına çıkacak.
(HA)








