Mülteci hakları alanında çalışan örgütler, İçişleri Bakanlığı'nın polislerin denetimine verdiği "yabancı misafirhaneleri"ne ulaşamıyor; burada özgürlüğünden alıkonan insanlara hukuki ve insani yardım götürmeleri engelleniyor. Buna Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) de dahil.
Kumkapı'daki merkezde tutulan sığınma arayanlar, önceki gün (13 Ekim) koşulların kötülüğü nedeniyle protesto eylemi yaptı. Bu merkezde 800'e yakın insan tutuluyor.
UNHCR: Engelleniyoruz
bianet'in görüştüğü UNHCR Türkiye sözcüsü Metin Çorabatır "Kumkapı'daki merkeze girebiliyor musunuz?" diye sorduğumuzda "Hayır. Aslında bu hakkımız. Orada tutulan insanlarla mülakat yapmamız, bize ulaşanları, sığınma talepleri varsa, dinleyebilmemiz gerek. Ama girişimiz engelleniyor" diyor.
Çorabatır yaklaşık bir yıldır İçişleri Bakanlığı politikaları nedeniyle sığınma arayanlara erişimlerinde, insanların da sığınma sistemine erişiminde sorunlar olduğunu anlatıyor.
"Oysa erişmemiz gerek. Kumkapı'da tutulan insanların arasında mülteciler de var. Sorunlarının çözülmesi gerek."
Kalabalık, yetersiz yiyecek, iletişimsizlik, süresiz kapalı tutulma
Helsinki Yurttaşlar Derneği (hYd) Mülteci Programı'ndan Özlem Dalkıran Kumkapı'daki 700'ü aşan nüfusun kalabalık olduğunu söylüyor.
Buradaki yabancılar ayrıca, yetersiz yemeklerden, dışarıyla iletişimlerinin ve sığınma sistemine erişimlerinin engellenmesinden yakınıyorlar. Bazıları bir yıldan fazladır burada tutulduklarını, BM sistemine erişmelerinin engellendiğini söylüyor.
Dalkıran "Devlet bu insanları yakalayıp kendi gözetimi altına alıyor. Asgari insani yaşama koşullarını sağlaması gerekiyor. Herkese uyunabilecek yatak, besleyiciliği olan gıda, sağlık hizmetlerine erişim, dış dünyayla iletişim sağlanmalı. Paraları varsa telefon edebiliyorlar. Ama böyle bir isyandan sonra bu hakları da ellerinden alınabiliyor" diye konuşuyor.
"İltica talepleri görmezde geliniyor"
Dalkıran "İltica başvurusunda bulunmak istiyorum" diyenlerin UNHCR ve Dışişleri Bakanlığı'nın iltica prosedürlerine alınması gerektiğini, ama bunun yapılmadığını anlatıyor:
"Emniyet görevlileri yargıçlık yapamaz; kimin mülteci olup olmadığına kendi başlarına karar veremez. İddialara göre sözlü başvurular zaten ciddiye alınmıyor; yazılı olanların da görmezden gelindiği hatta yırtıldığı söyleniyor."
"Hakları var, kullandırılmıyor"
"Bu tip kapatılma yerlerinde tutulanlara yönelik asgari standartlar var. Ne kadar kalacaklarını biliyor olmaları gerek. Tutulmalarının hukuki olup olmadığını bir adli makamda sorgulayabilmeli, itiraz edebilmeliler. Ama bu bir 'idari gözaltı' olduğu için sonsuza kadar orada tutulabilirler. Hakları da bildirilmiyor."
"Yardım isteğimiz reddedildi"
hYd'nin en az iki kere Kumkapı'da tutulanlara hukuki ve toplumsal dstek vermek için başvuruda bulunduğunu söyleyen Dalkıran "Bize orada hiç mülteci bulunmadığını söyleyerek reddettiler" diyor.
Dalkıran'a göre BM İşkenceye Karşı Sözleşme'ye Ek Seçmeli Protokol'ün onaylanması, bu durumun değişmesinde yararlı olabilir. "Çok işe yarar. Çünkü böylece bağımsız mekanizmaların, insanların özgürlüklerinden mahrum bırakıldıkları her türlü yeri denetleme yetkisi olacak." Türkiye Eylül 2005'te imzaladığı bu protokolü hâlâ onaylamış değil. (TK)