Polis Bakım ve Yardım Sandığı (POLSAN) hakkında konuştuğumuz Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) hakkında çalışmalarıyla tanınan Dr. İsmet Akça, bir meslek grubunun yardım sandığı kurmasında sorun olmadığını ancak kurumların kendi faaliyet alanları dışına çıkarak faaliyet yürütmemesi gerektiğini savunuyor.
Akça,ordu veya polisin sahip oldukları güç ilişkilerini ticari hayata yansıtmamasının mümkün olmadığı ve bunun da rekabetteki eşitlik ilkesini olumsuz şekilde etkileyeceği görüşünde.
Bugün yaklaşık 1 milyar liralık dev bir ticari faaliyet alanına sahip olan POLSAN her ne kadar 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 90. maddesine istinaden 1952'de kurulduysa da ticaret dünyasında hızla büyümesi son 10 yıla denk geliyor.
POLSAN her yerde
POLSAN'ın iştirakleri arasında şu kurumlar yer alıyor: Ankara Sigorta, POLSAN İnşaat, POLTEK Teknoloji ve yazılım AŞ., POLSAN Turizm, POLSAN Güvenlik, POLSAN Portföy, POLPET (Petrol şirketi) ve POLSHINE (Kozmetik şirketi).
POLSAN ayrıca yüzde 25'inin Atatürk Orman Çiftliği'ne (AOÇ) ait olduğu Atasu su şirketinin de yüzde 75 ortağı durumunda.
Ankara-İstanbul otobanı üzerinde bulunan ve günde 75 bin ziyaretçi kapasiteli 70 milyon lira bütçeli dinlenme ve eğlenme tesisi olan "Boluda Highway Outlet"in de en büyük yatırımcısı olan POLSAN, Vakıfbank, Peugeot, Albaraka Türk gibi pek çok şirketle de sponsorluk ilişkisi içinde.
"Emniyet odaklı vesayet rejiminin göstergesi"
POLSAN'ın geldiği noktayı bugüne kadar özellikle OYAK'la ilgili yaptığı çalışmalarla tanına Yıldız Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi öğretim üyesi Dr. İsmet Akça ile konuştuk.
Akça, POLSAN'ın da OYAK yolunda ilerlediği görüşünde. Her iki yapının da kendi meslek mensuplarının sosyal, ekonomik konumu iyileştirmek adına ortaya çıkan yapılar olduğunu söyleyen Akça, POLSAN'ın henüz OYAK kadar geniş faaliyet alanına sahip olmadığını ama tarihsel olarak bakıldığında tablonun benzer bir eğilimi gösterdiğini ifade etti.
Şu an itibariyle OYAK ve POLSAN arasındaki farkları sorduğumuz Akça, OYAK'ın Türkiye'deki askeri vesayetin, POLSAN'ın ise emniyet odaklı bir vesayet rejiminin göstergesi olduğunu söylüyor ve iki temel farktan söz ediyor:
* POLSAN yardım sandıklarının faydalandığı imkanlardan faydalanıyor. Ancak OYAK gibi özel bir kanunla kurulmadığı için vergilerden muaf olması gibi ayrıcalıklara sahip değil.
* OYAK'ta en sorunlu noktalardan biri üyeliğin zorunlu olmasıyken POLSAN'da üyelik zorunluluğu şimdilik yok.
Faaliyetler on yılda arttı
POLSAN'ın 1952'de kurulduğunu ancak 1999'da yapılan bir yasal değişikliğin ardından adım adım inşaattan güvenliğe, bilişimden sigortaya, sudan kozmetik sektörüne kadar genişleyen ticari faaliyet alanı yarattığını söyleyen Akça, POLSAN'ın bu tarz faaliyetlerinin son 10 yılda yoğunlaştığına dikkat çekti.
"Meslek mensuplarının yardımlaşma sandığı gerekçesiyle kurulan fakat bunun üstünden hızla ve doğrudan piyasada aktör haline gelen yapılardan söz ediyoruz" diyen İsmet Akça, POLSAN gibi kurumların devlet içinde özerkleşme, kendi iktisadi ve siyasi çıkarlarını sağlama amacı güttüğü görüşünde.
Diyanet de jandarma da aynı yolda
İsmet Akça yardım sandığı adı altında ticari faaliyet sürdüren ve holdingleşen OYAK ve holdingleşme yolunda ilerleyen POLSAN'ın yanı sıra Jandarma Asayiş Vakfı ve Türkiye Diyanet Vakfı'na da dikkat çekiyor.
Jandarma Asayiş Vakfı'nın su işinin içinde olduğunu söyleyen Akça Türkiye Diyanet Vakfı'nın faaliyetlerini şu sözlerle özetliyor:
" Diyanet Vakfı 29 ilde hastane işletiyor, yayın işi yapıyorlar, fuar, reklamcılık işindeler, İHLAS Holding'le birlikte sigorta işine girdiler. Ayrıca hac turizmi ve kafeterya işletmeciliği gibi alanlarda da faaliyet gösteriyorlar."
Bu kurumların hiçbirinin OYAK'ın yanına bile yaklaşamayacağını söyleyen Akça, devletin zaten güçlü olan kurumlarının daha da güçlenmek istediklerini söyledi ve ekledi:
"Türkiye'de bu tarz kurumsal yapılar siyasi ve ekonomik olarak hem kendi güçlerini daha fazla arttırıyor hem de kendisinin ittifak kurduğu kurumsal veya sosyal aktörler üzerinden alan genişletiyor. Bu kurumlar kendi prensliklerini kuruyorlar ve aralarındaki ilişki de bu şekilde inşa oluyor."
"Sahip oldukları güç ilişkilerini ortaya koyarlar"
POLSAN'ın da OYAK gibi kurumsal ilişkiler sayesinde farklı şirketlerin yönetim kademelerinde söz sahibi olma ihtimalinin hiç de düşük olmadığını vurgulayan Akça, ordu merkezli vesayet rejiminden emniyet merkezli vesayet rejimine geçilirken bu yapıların iktisadi olarak da benzerlik taşıdığı görüşünü savunuyor.
Şiddeti, silahı, zoru elinde tutan bir aktörün ticaret hayatının içinde olmasının, bunun yaratacağı komplikasyonların tartışılması gerektiğini söyleyen Akça sözlerine şöyle devam etti:
* Bir meslek grubunun yardımlaşma sandığı kurması sorun değil. Bunun nasıl işletildiği çok önemli. Bugün olduğu gibi uygulanınca ordu veya polisin, sahip olduğu güç ilişkilerini ortaya koymaması mümkün değil.
* Mesela bir işletmenin su satışını üstlenecek firmanın belirlenmesi için ihale düzenlediğinizde, eğer arkasında polisin olduğu bir marka da bu ihaleye katılırsa, diğer firmalardan "rica edilir" ve onlar ihaleden çekilir.
* Demokratik ülkelerde kurumların bu tarz faaliyetler içinde yer almaması gerekir. En azından kendi faaliyet alanlarının dışına taşacak şekilde yapılanmamaları gerekir. (EKN)