“Mevcut bir kanun ve kurallar var, bunlara uyulmuyor ama bir emniyet müdürünün açıklamasından medet umuyoruz. Gazetecinin görevini yapmasının engellenemeyeceği çok açık. Bu kuralı uygulamayanlar şimdi biz talimat verdik bundan sonra kurum kartıyla görev yapabilecekler demesinin hukuk devletinde yeri yok.”
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan İpekçi, Emniyet Genel Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Dr. Cihangir Baycan’ın Basın Konseyi’ni ziyareti sırasında “Toplumsal olayları izlemede sarı basın kartı aranmayacak, kurum kimliğinin yeterli sayılması için çalışmalara başladık. Uygulama bakanlık genelgesi ile yürürlüğe girecek” şeklindeki açıklamasını bu sözlerle değerlendiriyor.
“Devlet kural koyuyor, takip etmiyor”
İpekçi polisin yasal dayanak olmadan toplumsal olaylarda gazetecilerin “sarı basın kartın yok” diyerek engellemesine karşı çıkıyor, gazeteciliğin sarı basın kartıyla değerlendirilemeyeceğini söylüyor.
''Sarı basın kartı için işverenin çalışanla 212 sayılı kanuna göre hizmet sözleşmesi yapması, ona göre sigortasını yatırması gerekiyor. Meslektaşlarımızın kaçak çalıştırılmasıyla ilgili olarak hiç bir devlet kuruluşu gerekli hassasiyeti göstermiyor.
“Mahkemeler de kanuna uymuyor”
“Polis toplumsal olaylarda hiç bir yasal dayanağı olmadan gazetecilerin görev yapmasını engellerken mahkemeler de basın kartı olmayan gazetecilere zorluk çıkarıyor. Mesela Silivri'deki mahkeme hiç bir yasal dayanağı olmadan sarı basın kartı taşımayan kişilerin duruşmaya girmelerini yasakladı.
“Bir yanda kolluk gücü kanun dışı hareket ediyor. Bir yanda da kanun dışı yollara karşı müracaat edeceğiniz yargı makamı kanunda yeri olmayan bir uygulama gerçekleştiriyor.
“Yerel basın neden ayrıştırılıyor?”
“Polisin Basın Konseyi ile yapılan görüşme sırasında ‘Bundan sonra kurum kartlarını da kabul edeceğiz’ demesi bize bir güven vermiyor.
“Aynı cümlenin içinde yerel basın çalışanlarıyla ilgili olarak bir çekince var. Ulusal basın temsilcileri için herhangi bir sorun yok ama yerel basın temsilcileriyle ilgili olarak ‘değerlendireceğiz’ denilen bir ifade var.
“Polis hangi kişiyi hangi kurumu muhatap alarak sen gazetecisin veya değilsin ayrımı yapacak?
“Sol-sosyalist basından, yerel basından, Kürt basınından meslektaşlarımızla ilgili polis nasıl bir tutum içinde olacak. Sadece yaygın medyada çalışanlar mı kurum kartlarını göstererek rahat bir şekilde çalışma imkanı elde edecekler, yoksa tüm meslektaşlarımız açısından mı bu durum geçerli olacak?
“Kolluk ve iktidar güven vermekten çok uzak”
“Gazeteci olsun ya da olmasın, kim olursa olsun, kamusal alanda fotoğraf çekmek, görüntü almak yasaklanamaz. Vatandaşın da aynı şekilde toplantı ve gösteri yapma, Kendisini ifade edebilme hakkı var. Vatandaşın hak arama gibi bir anayasal hakkı yok mu?
“Vatandaşın hakkını kullanmasın engelleyen bir polis veya kolluk gücü veya ona talimat veren siyasi irade, ‘gazetecinin görevini yapmasına engel olmayacağım’ diyerek bize nasıl güven verecek? (EKN)