Arada geçen iki ay boyunca medya ve insan hakları örgütleri, cinayeti azmettirenlerle beraber tüm sorumlularının cezalandırılması yönünde talepleri dillendirdi. Ancak kamuoyu önünden cinayetin aydınlatılması yönünde kuşku ve endişeler de dile getirildi.
Güreli: Cerrah'ın sözleri örgüt itirafıydı
Soruşturmayla ilgili endişelerini bianet'e Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) önceki başkanı ve "Milliyet" gazetesi yazarı Nail Güreli dile getirdi.
Her geçen gün Dink cinayetinin aydınlatılmasını önlemek için dört koldan meşru olmayan çabalar harcandığını savunan gazeteci Güreli, "Bunun bu noktalara geleceği, daha suikastın ertesi gününde 'milli duygularla gerçekleştirilmiş, örgütlü iş değil, bireysel bir olay' diyen İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'nın sözleri ve tavrından belliydi" dedi.
"İşte asıl bu bir örgütün itirafıydı" diyen Güreli, nitekim bu örgütlerin hala ne kadar etkin olduğunu olayın geldiği noktada anlaşıldığını ifade etti.
Bu durumu aşmak için iktidarın siyaset-tarikat ilişkilerinin kırılması gerektiğini açıklayan Güreli, bunun da sivil toplumun göstereceği direniş ve etkinlikle başarılabileceğini ifade etti.
HYD'den Kurma: Dink davası izole bir dava olamaz
Helsinki Yurttaşlar Derneği (HYD) temsilcilerinden Emel Kurma ise, bianet'e, sadece soruşturma kapsamına sokulanların cezalandırılmasının yeterli olmayacağını, bu olayın köklerinin Susurluk'tan Şemdinli'ye, oradan da Azerbaycan'daki darbe girişimlerine kadar uzandığını belirtti.
Kurma, toplumun çeşitli kesimlerinin ırkçı, milliyetçi dil ve söylemi yeniden ürettiğini, bundan da vazife çıkaran insanlar bulunduğunu ifade etti.
"Dink cinayeti davası sadece izole bir dava olamaz" diyen Kurma, Dink ve benzeri cinayetlerin geniş kapsamlı bir soruşturmayla çözümlenebileceğini, bunun da ancak sıkı bir politik iradeyle gerçekleştirilebileceğini söyledi.
Belen: Polis savcılara ciddi şekilde yardım etmeli
NTV'de Oğuz Haksever'in sunduğu "Yakın Plan" programına katılan Dink Ailesi avukatlarından Bahri Bayram Belen, "Dink cinayeti gibi bir olayla ilgili soruşturma 60 gün sürebilir. Ancak Emniyet ve istihbarat kuruluşları da soruşturmayı yürüten savcılara ciddi şekilde destek sunmaları lazım" dedi.
Dink cinayetinin aydınlatılmasının şeffaf devlet anlayışı açısından son derece önemli olduğunu söyleyen Belen, "devlet bu cinayeti aydınlatarak ciddi bir hukuk devleti olma iddiasını kanıtlamış olacak" diye konuştu.
İstanbul, Samsun ve Trabzon'da "görevini kötüye kullanan veya görevini ihmal eden" kamu görevlileri hakkında açılan idari soruşturmalarla ilgili dosyaları talep ettiklerini belirten Belen, zanlılarla ilgili benzer bir girişimle soruşturmanın genişletilmesini istediklerini söyledi.
Belen, Türkiye'deki siyasi cinayetlerine tarihine bakıldığında, Dink cinayetinin altında örgütlü bir planın olduğunu yönünde ciddi ipuçları bulunduğunu ifade etti.
Engin "Aceleye gelmiş demeçleri" eleştirdi
Programa katılan ve iki ayda dava açılmamasını eleştiren "Agos" gazetesi yazarı Aydın Engin, kimsenin kendilerini cinayetin üç-beş delikanlının yaptığına inandıramayacağını ifade ederek, daha soruşturmanın ilk günlerinde yetkililerin "aceleye gelmiş demeçleri"ni eleştirdi.
Özgürel: Trabzon'un ekonomik sorunları ağır
Trabzon'daki ekonomik sorunlara işaret eden "Radikal" gazetesi yazarı Avni Özgürel de, telefonla katıldığı programda, Trabzon kent merkezinde 300'den fazla İnternet kafe bulunduğunu, bu gençlerin ister vatan ister başka bir şey adına şiddetten tatmin olmaya çalıştıklarını söyleyerek, "Asıl tabloyu görmezden gelirsek çok daha büyük bir faciaları göremeyiz" dedi.
"Gerçek azmettiriciler bulunmalı" eylemi
"Benim Hâlâ Umudum Var İnisiyatifi" üyesi bir grup, Dink'in öldürüldüğü Şişli'deki "Agos" gazetesi önünde 10 Mart'ta bir eylem yaparak, cinayetin gerçek azmettiricilerin bulunmasını talep etmişti.
Kamuoyuna yansıyan bir başka önemli yön ise, cinayet öncesinde Ermeni kuruluşlara karşı, özellikle Fransa Parlamentosu'nda "Ermeni Soykırımı'nın inkarını cezalandıran tasarının" kabul edilmesinden sonra, gelişebilecek saldırılar konusunda İstanbul Emniyeti'nin düzenlediği "korunması gereken yerler" listesinde "Agos" gazetesi de bulunmasına karşı gazetenin korumaya alınmamış olmasının ortaya çıkmasıydı. (EÖ/TK)