Olanlar o kadar vahimdi ki, bu kutlamalar hakkında yazdığım bir yazıda ancak polisin en temel görevlerine ve yanlışlarına değinebildim. Yazımda şöyle tavsiyelerde bulunmuştum:
"Polis, şiddet ve silahtan uzaklaşmak yanında, sorun çözmek üzere görev aldığını ve demokrasilerde polisin sorunları akıl yürüterek çözmek zorunda olduğunu da benimsemek durumunda. Bu da sakin olmak, sakinleşmek ve sakin olmayanları sakinleştirmek gibi şeyleri içeriyor. Alanlarda sakin kalamayan Çevik Kuvvet nasıl hata yapıyorsa, Vatan Caddesindeki binaya dev bayrak asarak bayrak hezeyanına katılan polisler de hata yapıyor. Polisler, kamu görevlisi ise ve meslekleri gereği toplumda denge unsuru olmaları gerekiyorsa, böyle davranamazlar."
Ne bu yazıda, ne de başka yazılarımda Polis Haftası kutlamalarında az da olsa tanık olduğum bir başka vahim duruma değinememiştim: Çocukların törenlerde kullanılması ve onlara polis üniforması giydirilmesi. Oysa yıl içinde çocuklara başka törenlerde de başka üniformalar giydirildi. Çocuk oldukları için bu üniformaları giymemeleri gerektiğini bilemediler. Bu üniformaları giymemeleri gerektiğini bilenler ise ya sustu, ya da benim gibi tam ne yapacağını bilemedi.
Bu ay Emniyet Teşkilatının 161.Yıldönümü kutlanıyor. Yine yıldönümü hesabı veya bu kutlamalara harcanan bütçenin ne olduğu gibi sayısal sorulardan çok yaşananların niteliği ağır basıyor. Ama bu kez çocukları atlamak mümkün değil!
11 Nisan'da Milliyet gazetesinin 17. sayfasında yayımlanan görüntüler, Ankara'da, Samsun'da, İzmir'de, Diyarbakır'da, Edirne'de ve Van'da yapılan törenlerde ufak çocuklara üniformalar giydirildiğini gösteriyor.
Gazetede Edirne'de polis selamı veren üç yaşında bir çocuğun fotoğrafı yayımlanmış. En üzücü olanı ise, Van'da DHA muhabiri Osman Bekleyen tarafından çekilmiş fotoğraf: Bir çocuğun eline ancak oyuncak olduğunu umabileceğim bir otomatik tüfek verilmiş, yüzüne ise operasyon maskesi giydirilmiş. Bunu hangi mantık kabul edebilir, açıklayabilir; böyle bir şeyi hangi anne hangi baba yapabilir?
Polis, çocukları en kibar deyişle, birer araç olarak kullanarak ne elde etmeyi amaçlıyor? Bu olanlara emniyet müdürleri nasıl izin veriyorlar? Eğer emniyet müdürleri izin veriyorlarsa, valiler neden müdahale etmiyorlar? Saatler ileri alınırken, bir hata oldu, bir zaman kayması ile 1930'lara ve mekan kayması ile İtalya'ya mı kaydık ülkece?
Polis Haftası artık çığrından çıkmış bir durumda. Ağaç dikme törenleri, kutlama amaçlı kokteyller, Mevlid-i Şerif okutulması artık yetmiyor. Polis, dev bayraklarla gövde gösterileri yapıyor. 150 metrekarelik bayrağın yerden 45 metre yüksekliğe çekilmesi için uğraşıyor, bununla övünüyor.
Koca İstanbul'un göbeğinde, en işlek caddeleri trafiği kapatarak yürüyüş yapıyor. Neden polis yürüyüşü var da, maliyeciler, hemşireler, öğretmenler, çiftçiler yürüyüşü yok - neden hemşireler fırıncılar gövde gösterisi yapmıyor, çocuklara önlükler giydirip alanlara çıkarmıyorlar? Neden başka ülkelerin polisleri böyle yürüyüşler yapmıyor? Neden başka ülkelerdeki emniyet müdürleri, polisin "kutsal" bir görev yaptığını içeren açıklamalar yapmıyorlar? Polisin görevi neden yalnız Türkiye'de bu kadar önemli ve dokunulmaz?
Polis Haftasının hangi kamusal yarara hizmet ettiğini anlamak mümkün değil. Yalova İl Emniyet Müdürlüğü, Polis Haftasında Polis Sergisi açarak polis tarafından kullanılan araç ve gereçler ile teknik malzemeler sergiliyor. Bu serginin amacı ne olabilir? Ya da 2004'de Ankara'da düzenlenen "Halk Atış Yarışması", 2005'de Hatay'da düzenlenen "Amirler Arası Atış Şampiyonası" nasıl bir kamusal yarar taşımaktadır.
Emniyet Müdürlüğü web sitelerinde Polis Haftasının halk-polis "bütünleşmesi" amacına hizmet edeceği belirtiliyor. Vurgulamak gerek ki, halk-polis bütünleşmesi diye bir şey değil gerçekleşmek, düşünülemez bile. Polis, kamu görevlisidir; halka hizmetle görevlidir. Polis Haftası dolayısıyla Konya'da iki adımda bir, "Yaşamın Her Alanında Emniyet" posterleri asılmış. Hayatın her alanında Emniyet, ancak polis devletinde olur. Polis Haftasında kullanılan bu mesajlar tehlike sinyalleri çalıyor.
Polis Haftası etkinlikleri sanki giderek daha fazla çocuklara ve gençlere odaklanıyor. Yalova'da ilk ve orta öğretim öğrencileri için "Polis Amca Satranç Turnuvası" düzenlenmiş. Akhisar'da lise öğrencilerine yönelik Basketbol Turnuvası, ilköğretim öğrencilerine yönelik Minikler Futbol Turnuvası gerçekleştirilmiş.
Eğer illerde bunlar yapılıyorsa, Ankara Emniyet Müdürlüğü elbette geri kalacak değil. Onlar da kreş ve gündüz bakımevi çocuk gösterisi düzenlemişler. Dahası da var; kompozisyon, resim, polis koşusu ve voleybol turnuvası! Polis Haftası neden çocuk ve gençlere bu kadar çok yöneliyor, gerçekten merak konusu.
Evet, yıl 2006, aylardan Nisan. Polisin görevi Türkiye'de başka ülkelerde de aynı: Topluma hizmet etmek. Afişler sloganlar ne derse desin, polis toplumun huzurunun teminatı değildir; huzurun teminatı ancak toplumun ta kendisi ve kurduğu demokratik işleyiştir.
Polis, halkın ödediği vergilerle ödenen bir ücret karşılığı çalışan bir kamu görevlisidir ve hukuken dokunulmaz olamaz. Polisin çocukları törenlerde kullanması, hele hele operasyon giysileri giydirmesi kesinlikle kabul edilemez. Bu açıkçası ayıptır ve kabul edilemeyeceği gibi göz ardı da edilemez, soruşturma gerektirir. Türkiye'nin ve dünyada hemen her ülkenin imzaladığı çocuk hakları sözleşmeleri bunu gerektirir.
Çocukların, Polis Haftası törenlerinden, üniformalardan, silahlardan, şiddetten daha güzel bir dünyayı hak ettiklerini düşünüyorsanız, lütfen siz de bana katılın ve artık çocukları Polis Haftasından uzak tutalım. (SD/KÖ)
* Doç. Dr. Serdar M. Değirmencioğlu