13 Mart günü Kızılay'da yapılan bombalı saldırıyı 17 Mart günü Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) adlı örgüt üstlendi.
Ankara’da Merasim Sokak'ta 17 Şubat’ta askeri servis araçlarının geçişi sırasında gerçekleşen ve 28 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyı da TAK üstlenmişti.
TAK en son 23 Aralık 2015'te İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nın apronunda meydana gelen patlamalarını üstlenmişti. TAK açıklamasında bu saldırının 2011’de girdikleri eylemsizliğin sonu olarak ilan etmişti.
TAK 2005 yılında başlattığı büyük kentlere yönelik bombalı saldırılarla gündeme gelen bir örgüt. Yıllardır PKK ile ilişkisi tartışılıyor. PKK'den yapılan resmi açıklamalarda ve verilen söyleşilerde TAK örgütüyle PKK'nin ilgisi olmadığı söyleniyor.
KCK Sözcüsü'nün yanıtları
BBC Türkçe, 13 Mart Kızılay saldırısını TAK'ın üstlenmesi üzerine Kandil Dağı'nda bulunan PKK'nin çatı örgütü Koma Civaken Kürdistan (KCK) sözcülerinden Serhat Varto ile konuştu.
Varto sorulara telefonda yanıt verdi. BBC Türkçe röportajın 18 Mart gecesi, İstanbul'da İstiklal Caddesi'nde yapılan intihar saldırısı öncesi yapıldığı notuyla bugün yayınladı. Haberde bir de KCK'nin İstiklal saldırısını kınadığı notunu da düştü. Röportaj yayınlandıktan bir saat sonra saldırganın DNA incelemesi sonucu açıklandı ve IŞİD ile bağlantılı olduğu belirtildi.
Varto röportajda PKK'nin TAK ile ilişkisinin olmadığını yineliyor. Sivillere yönelik eylemlerin kendi hareket tarzlarına uymadığını söyleyen Varto, Merasim Sokak'taki saldırının askeri hedeflere yöneldiği için farklı olduğunu da söylüyor.
KCK 5 Kasım 2010 günü Taksim'deki intihar saldırısını gerçekleştiren TAK'ı eylemlerine son vereye" çağırmıştı. BBC Türkçe'nin KCK'nin daha önce TAK'a eylemlerine son verme çağrısı yaptığını hatırlatıp, şimdi neden benzer bir çağrı yapmadığı sorusuna verdiği yanıt, Türkiye'nin girdiği çatışmalı ortamın bir süre daha devam edeceğine işaret ediyor:
"Şu anda bu tür eylemlerin gelişiyor olması devletin Kürdistan'da izlediği politikalarla ilgilidir. Türk devleti Kürdistan'da çok büyük katliamlar yaptı. Bu tür durumlarda bu tür tepkiler ortaya çıkabilir."
TAK eylemsizlik sürecini 23 Aralık 2015 günü Sabiha Gökçen Havalimanı'na yaptığı havan toplu saldırıyla sonlandırdığını açıklamıştı.
"Yeni bir savaş biçimi"
Askeri hedeflere saldırı sırasında sivillerin öldüğünün hatırlatılması üzerine Varto, çatışma ortamının devam edeceğini ve Türkiye'ye yayılacağını şöyle özetliyor:
"Kürdistan'da Türk devletinin halkımıza karşı topyekûn bir savaş başlatmasıyla beraber biz de yeni bir direniş yaklaşımı içerisine girdik. Artık daha çok kentlerde yoğunlaşan, gençlerin başlattığı öz savunma direnişlerini destekleme yaklaşımı içerisine girdik. Bu, yeni bir savaş, yeni bir mücadele biçimdir. Bu, yoğunlaşarak gelişecektir. Önce Kürdistan kentlerine yayılacak ardından da Türkiye'ye doğru bir yayılma eğilimi içerisine girecektir."
Varto'nun söyleri arasında diğer bir önemli nokta ise dağdaki gerillanın çatışmalara henüz müdahil olmadığı ve "Gerilla aktif bir biçimde devreye girecektir" açıklaması...
BBC Türkçe'de yayınlanan söyleşinin önemli bölümleri şöyle:
TAK ile PKK arasındaki ilişki nedir?
TAK ile PKK arasında hiçbir organik ilişki yoktur, o ayrı bir yapılanmadır.
Ankara'daki eylemleri TAK üstlendi ama bu eylemi PKK'nın yaptığı düşünülüyor. Eğer siz yapmadıysanız bunun sizin üzerinize kalmasından neden rahatsız değilsiniz?
Hareketimiz zaten açıklamalarını yapıyor. TAK'ın hareketimizle bir ilgisi yoktur. Hareketimizi de eleştiren bir örgüttür. Bizim de eylemlerine yönelik olarak eleştirilerimiz olmuştur. Ne eylemlerin de ne örgütün bizimle alakasının olmadığı yönünde açıklamalar yapıyoruz. Bu, ısrarla o tür eylemleri hareketimize mal etmek isteyenlerin kendi niyetleriyle ilgilidir.
TIKLAYIN – KIZILAY SALDIRISINI TAK ÜSTLENDİ
TAK saldırılarını gerçekleştiren kişilere bakıyoruz… Bazılarının fotoğraflarında fonda PKK bayrakları var. TAK, PKK lideri Abdullah Öcalan'a da bağlılığını bildiriyor. Ayrıca bazı kişilerin PKK kamplarında eğitim aldığı belirtiliyor. Bütün bunlara baktığımızda, PKK ve TAK'ın organik olarak ne kadar bağımsız olduğunu düşünebilir?
Bizim kamplarımızda eğitim gördükleri doğru değildir. Bizim sembollerimizi kullanmaları ise kendilerinin takdiridir. Birçok kesim, birçok güç çeşitli biçimlerde Kürt halkına mal olmuş değerleri, sembolleri kullanıyor.
PKK, TAK'ın PKK'yla bağlantısını gösterecek bir sembolü kullanılmasını durdurma gücüne sahip değil mi? PKK neden durdurmuyor? İstese durdurabilir değil mi?
Tam olarak öyle değil. Bizim organik bağlantılarımız yok. Hareketimizin çizgisi bellidir, eylemleri de bellidir.
"Kendi bildiklerini yapıyorlar"
KCK, TAK'ın 2010'deki Taksim eylemi ardından TAK'ı bu tür eylemleri durdurmaya çağırdı ve eylemler durdu. Yine buradan da TAK'ın PKK'ya bağlı, en azından sözünü dinleyen bir örgüt olduğunu anlamıyor muyuz?
PKK büyük bir harekettir. Kürdistan'daki bütün hareketlerin zaman zaman içerisine girdikleri eylemlere ilişkin olarak açıklamalar yapıyor. Zaman zaman kimileri hareketimizin gücünü dikkate alarak ona göre kendilerini düzenleyebiliyorlar ama zaman zaman kendi bildiklerini yapıyorlar.
"Kürt toplumunda cevap verilmesi beklentisi var"
2013'teki çağrınız ardından TAK'ın eylemlerini durduğunu düşünürsek, şu anda TAK, sizin tabirinizle "bir sonuç olarak bunu yapıyor" olsa dahi, bu eylemlerin sürmesi, PKK'nın de bu eylemleri durdurmak istemediği anlamına gelmiyor mu? Şöyle bir algı var… PKK durdurmak istese durdurur, demek durdurmak istemiyor.
O tam doğru bir algı değildir. Dediğim gibi süreçle ilgilidir. PKK'nin çağrılarının karşılık bulabilmesi için bir kez sürecin ona uygun olması gerekiyor. Bu doğrudan PKK'yle ilgili değil, süreçle ilgilidir. Ortada Kürdistan'da bu kadar katliam olurken, Kürt toplumunun kendisinde bile bu katliamlara çeşitli biçimlerde cevap verilmesi beklentisi vardır.
Bu söylemden de TAK'ın eylemlerine olumlu yaklaştığınız anlamı çıkmıyor mu?
Hayır. Bizim eylem çizgimiz belli. Hareketimiz devletin doğrudan silahlı güçlerini hedefleyen bir harekettir. Onun dışında sivil hedefleri hedef almayı reddeden bir yaklaşımımız vardır.
Sabri Ok'un açıklamasının anlamı
KCK yöneticisi Sabri Ok, ilk Ankara açıklamasından sonra saldırıyı yapan kişiden yoldaş diye bahsetti ve şunu söyledi: "Zinar yoldaşın eylemi askeri sonuçları itibarıyla büyük bir eylemdir. Bu eylemi TAK ya da başka bir güç üstlenmiş olabilir. Fakat Zinar yoldaşın eylemi her açıdan sahiplenilecek ve onur duyulacak tarihsel bir eylemdir". Buradan PKK'nın ilk Ankara eylemini savunduğu anlamı çıkıyor. Bu çok net, değil mi?
İlk eylem zaten askeri hedeftir. Biz de zaten Kürdistan'da ulaşabildiğimiz yerlerde askeri hedefleri hedefliyoruz. Bu bakımdan burada askeri hedeflere yönelik olumsuz bir yaklaşımımız yoktur.
Sabri Ok'un açıklamasını kişisel bir açıklama olarak değerlendirmeyecek olursak, o halde PKK bu eylemle gerçekten onur duyuyor denebilir…
Kendisi zaten KCK'nin Yürütme Konseyi üyesidir. O sıfatla konuşmuştur.
Bu yüzden bu açıklamayı kurumsal olarak PKK açıklaması olarak görebiliriz.
Bizim yaklaşımımız bellidir. Biz, sivilleri hedef alan eylemleri reddediyoruz, örgütlerin Kürt halkı üzerinde katliam uygulayan devlet güçlerine yaptıkları saldırıları destekliyoruz.
Bu ilk eylemde de ölenler arasında siviller de vardı. Bunun dışında, PKK'nın söyleminde yıllarca, asıl olarak çatışma bölgelerinde güvenlik güçlerini hedef almaktan bahsediliyordu. Bunları düşününce, bu saldırı yöntemi, PKK'nın kendi söylemi içinde savunabileceği bir yöntem mi?
Kürdistan'da Türk devletinin halkımıza karşı topyekûn bir savaş başlatmasıyla beraber biz de yeni bir direniş yaklaşımı içerisine girdik. Artık daha çok kentlerde yoğunlaşan, gençlerin başlattığı öz savunma direnişlerini destekleme yaklaşımı içerisine girdik. Bu, yeni bir savaş, yeni bir mücadele biçimdir. Bu, yoğunlaşarak gelişecektir. Önce Kürdistan kentlerine yayılacak ardından da Türkiye'ye doğru bir yayılma eğilimi içerisine girecektir.
Bahardan sonra çatışma
KCK'nın açıklamalarında bugüne kadar hep bahardan sonra çatışma sürecinin farklı olacağı belirtildi. PKK bundan sonra nasıl bir taktik izleyecek?
Hükümet, Erdoğan (7 Haziran seçimlerindeki) halk iradesini tanımadı, bu iradeye karşı darbe yaptı ve saldırıya geçti. Bu iradeye karşı halkımız öz yönetimlerini ilan etti. Çatışmalar şimdi kentlerde yoğunlaşmış durumdadır. İlan edilen YPS'lerle bunun sürdürüleceği görülmektedir. Buna bir katkı sunup mücadeleyi hem kırsal alanda hem de kentlerde geliştirmek devletin halkımıza yönelik saldırılarını kırmanın bir yöntemi.
Buradan kırsal kesimde de çatışmaların artacağı anlamını mı çıkartmak gerekiyor?
Zaten şimdiye kadar kentlerde yürütülen çatışmaları sivil savunma güçleri yönetiyor. Gerilla şimdiye kadar o çatışmalara müdahil olmuş değilmiş henüz.
Yani bundan sonra olacak diye mi anlamalıyız?
Bu saldırılar karşısında gerillanın sessiz kalması beklenemez. Gerilla aktif bir biçimde devreye girecektir.
"Çatışmalar Batı'ya yansıyacaktır"
Eylemleri Türkiye'ye yaymaktan bahsettiniz. Bununla ne demek istiyorsunuz?
90'lardaki savaş şu durumu ortaya çıkardı. Büyük bir Kürt nüfusu Türkiye'ye doğru kaydı. Bu savaş ayrıca Türkiye'deki demokrasi, devrim güçlerini ayrıca güçlendirdi. Şimdiki mücadelenin de bu trendi izleyerek önce Kürdistan'a sonra da yavaş yavaş Türkiye'ye yayılacağını söyleyebiliriz.
Yani, PKK bundan sonra Türkiye'nin batısında da mı güvenlik güçlerini hedef almayı hedefliyor?
Mutlaka. Bu çatışmalar devam ederse bunlar sadece bir bölgeyle, bir alanla sınırlı kalmaz. Bunlar hem sosyal, hem ekonomik hem de askeri olarak Batı'ya yansıyacaktır.
PKK 1990'larda çatışmaların en yoğun olduğu dönemde Batı kentlerinde yoğun saldırı yapmayı tercih etmemişti. Yani şimdi yeni bir taktik mi izleyecek?
Kuşkusuz savaşın kentlerde yoğunlaşmasıyla beraber Kürdistan'da toplumun önemli bir bölümü savaşın bir parçası oluyor. Böyle bir savaşın Batı'ya yansımaması beklenemez. Farklı boyutlar kazanarak Türkiye'deki kentlere de sıçraması bu işin doğal bir sonucu olarak gelişecektir. Çatışmalar gerçekten çok yoğunlaşırsa çok uzun olmayan bir süre içinde bütün toplumun bundan etkilenmesi, bütün toplumun çeşitli biçimlerle bu çatışmanın bir parçası olması beklenecek bir gelişmedir. (HK)
* Röportajın tamamı için tıklayın.
TAK hakkında |
Kasım 2010 tarihinde PKK’nın Kandil’deki sözcüsü ‘Roj Kandil’, 31 Ekim 2010 tarihinde Taksim'de gerçekleşen ve TAK'ın üstlendiği eylem sonrası CNN International’e TAK hakkında şu açıklamayı yapmıştı: Taksim’deki saldırıyı TAK üstlendi. Size göre kim bunlar? TAK’ta yer alanların bazılarının geçmişte bizim içimizde olduğu doğrudur. Ancak politikalarımızı eleştiriyorlardı. Bizi çok pasif ve yumuşak görüyorlardı. Silahlı mücadelenin tırmandırılmasından yana olduklarını söylüyorlardı. Sonradan bizimle yollarını ayırdılar. Fakat onlar da Öcalan’ı önder olarak kabul ediyorlar. Öcalan’ın yakalanma sürecinin hemen ardından bizim içimizde ciddi sıkıntılar ve sorunlar yaşandı. Bazı arkadaşlar, “Önderlik ateşkes yaptı, ama devlet bundan anlamadığı gibi ona karşı komplolar geliştirdi” diyorlardı. Sonra içimizde eleştiri getiren bazı unsurlar giderek ekipleştiler. Bu ekip hızla uçlaştı ve bizden koparak kendi örgütlenmesini kurdu. TAK içindeki bazı unsurların bizden kopmuş olmaları nedeniyle bu tür değerlendirmeler yapılıyor. Aramızda hiçbir ilişki yok. Anladığım kadarıyla, Öcalan’a bağlı ve sadıklar.* PKK'nin çatı örgütü Koma Civaken Kürdistan (KCK), 5 Kasım 2010 günüTaksim'deki intihar saldırısını gerçekleştiren Kürdistan Özgürlük Şahinleri'ni (TAK) "halkımızın özgürlük mücadelesine hizmet etmeyen bu tür eylemlerine son vereye" çağırmıştı. TAK'ın eylemleriKürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) en son 23 Aralık 2015'te İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nın apronunda meydana gelen patlamalarını üstlenmişti. TAK açıklamasında bu saldırının 2011’de girdikleri eylemsizliğin sonu olarak ilan etmişti. TAK daha önceki yıllarda şu eylemleri üstlenmişti: 17 Temmuz 2005’de 5 turist, bir polis memuru öldüğü, 34 kişi yaralandığı Aydın Kuşadası'nda turistleri taşıyan minibüse ve bir hafta sonra İzmir Çeşme'de çöpe bırakılan bombanın patlamalar. 23 Mayıs 2007’de 7 kişinin öldüğü 102 kişinin yaralandığı Ankara Ulus Anafartalar çarşısındaki patlama. 10 Haziran 2007 İstanbul Bakırköy'de 31 kişinin yaralanması ile sonuçlanan patlama. 8 Haziran 2007 İstanbul Küçükçekmece'de 15 polisin yaralanmasına yol açan bombalı saldırı. 22 Haziran 2010'da İstanbul Halkalı'da askeri lojman yakınlarında askeri personel taşıyan servisin geçişi sırasında meydana gelen patlama. 31 Ekim 2010’da 32 kişinin yaralandığı İstanbul Taksim'de polis noktasına saldırı. 26 Ağustos 2011’da Antalya Konyaaltı plajı ile 28 Ağustos'ta Kemer halk plajındaki 6 kişinin yaralandığı patlamalar. 20 Eylül 2011'de Ankara Kızılay’da üç kişinin ölümüne 34 kişinin yaralanmasına yol açan bombalı saldırı. 23 Aralık 2015'te İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nın apronunda meydana gelen patlamalarda bir kişi öldü. Saldırıyı TAK üstlendi. 17 Şubat 2016'da Ankara'da Merasim Sokak'ta askeri servislere yönelik bombalı saldırıda 28 kişi hayatını kaybetti. TAK 19 Şubat günü saldırıyı üstlendi. 13 Mart 2016'da Ankara Kızılay'da düzenlenen bombalı saldırıda 37 kişi öldü. TAK saldırıyı 17 mart günü üstlendi. |