Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eşbaşkanı Ahmet Türk PKK'nin silahlı güçlerini Türkiye dışına çıkarmasını istedi.
ntvmsnbc'nin haberine göre, iki aşiret arasındaki kan davasının sona erdirilmesi için düzenlenen yemekte konuşan Türk "Umut ediyoruz ki, eylemsizlik süreci devam eder. Bu konuda hükümetin de devletin de güven vermesi lazım. Devletin de barış için hazır olduğunu ortaya koyacak bir duruşu sergilemesi lazımdır" dedi.
"Elbette bizim amacımız silahların tamamen gündemden kalktığı bir sürecin evrilmesidir, biz bunun beklentisindeyiz. Bu konuda doğru politikalar ortaya koymazsak, halkın hak ve özgürlüklerini esas alacak mantığı ortaya koymazsak korkarım ki yine aynı şey olur.
"Provaksyonların olmaması için örgütün bu barış sürecine zemin hazırlaması açısından silahlarını Türkiye’nin dışına çekmesinde yarar var. Silahlı güçler karşılıklı olursa her zaman provokasyon gelişebilir. Güven verici bir süreç oluşursa böyle bir sürecin gündeme gelebileceğini düşünüyorum."
"TSK çekilsin"
PKK'nin eylemsizlik kararı ve sınırdışına çekilmesi tartışılırken emekli askeri hakim Ümit Kardaş da aynı sonuç için farklı bir talebi dillendirerek hükümetin Türk Silahlı Kuvvetleri'ni bölgeden çekmesini önerdi.
Dün Taraf'ta yayınlanan yazısında Kardaş "Referandumun sonucu militarist bürokratik vesayeti önemli ölçüde geriletmiştir. Artık hükümetin çatışmasızlık ortamını sürekli hale getirmesi elindedir" dedi.
"Hükümetin ilk tasarrufu TSK’yı bölgeden geri çekmesi olmalıdır. PKK zaten ateşkes ilan etmiş ve çatışmasızlığı kabul etmiştir. Bu kararla birlikte hiç şüphe yok ki ateşkesi sürekli hale getirecektir. TSK’nın bölgede kalması vesayet rejiminin fiilen devam etmesi ve barışa ilişkin umutların sönmesi demektir.
"TSK’nın bölgede görev yapmasının hiçbir kanuni ve hukuki dayanağı yoktur. Ortada fiili (de facto) bir durum vardır. TSK başka bir ülkenin askerleriyle savaş halinde değildir. Öyle olsaydı parlamentonun bir kararı gerekirdi. Ortada bir sıkıyönetim kararı bulunmamaktadır. Askerleri bölgeye davet eden bir mülki amir de yoktur. TSK bu durum karşısında hukuki dayanağı olmayan bir görevi kurumu da rizikoya atarak fiilen yapmaktadır." (EÜ/EÖ)