Türkiye Barış Meclisi çağrıcılarından, yazar Eşber Yağmurdereli, PKK'nin 20 Eylül'e kadar ateşkes ilan etmesini, "Kürt sorununun siyaseten çözülebilmesi imkanının araştırılması ve çözüme yönelik araçların tartışılması için çok önemli bir girişim" olarak nitelendiriyor.
Türkiye'de Kürt sorunu çözülmedikçe demokrasi yolunda ilerleme sağlanamayacağını belirten Yağmurdereli, çözüm içinse cumhuriyete geçiş döneminde uygulanmaya başlayan "kimlikler ve inançlar üzerinde tahakküm" politikalarının değiştirilmesi gerektiğini söylüyor.
Yağmurdereli, daha önce de ateşkesler, uzun süreli çatışmasız dönemler olduğunu, ancak silahlar sustuğunda Kürt sorununun da gündemden düştüğünü hatırlatıyor; "Çözüm için demokratik araçları kullanma fikriyatında uzlaşma olmadığı, Kürt sorunu siyaseten gündeme getirilmediği için silahların konuştuğu ve sustuğu dönemler varlığını sürdürdü" diye de ekliyor.
"Demokratik özerklik, somut tartışma zemini yaratabilir"
"Ülkenin demokrasiye ulaşmasında en büyük engel, sorunları şiddet kullanarak çözme politikası" diyen Yağmurdereli'ye göre, ateşkes süreci tam da bu nedenle çok gerekli. Demokratik özerklik tartışmaları ise sorunu somutlaştırarak ele alma imkânı verdiği için çok önemli:
"Hükümet bugüne kadar, açılım adı altında taktiği belirsiz bir süreç yürüttü. Ortaya somut bir yol haritası koymadı. Sürecin başarısızlığa uğraması hayal kırıklığı yarattı. Önümüzdeki süreç, sorunun siyaseten çözülebilmesi imkânının araştırılması, çözüme yönelik araçların tartışılması süreci. Demokratik özerklik önerilerini de devleti parçalamaya yönelik bir hareket gibi algılamak yerine sorunun çözümünde yol açıcı bir unsur olarak değerlendirmek gerekiyor."
"Şimdi herkese çok iş düşüyor"
Yağmurdereli, demokratik özerkliğin pek çok demokratik ülkede uygulanan bir yönetim biçimi olduğunu hatırlatıyor:
"İktidarların merkezi olmaktan çıkıp yerel unsurlara devredilmesi, sıradan yurttaşların gündelik hayatları konusunda ve kendilerini ilgilendiren alanlarda daha fazla söz sahibi olması, gelişen demokrasilerin ana enstrümanlarındandır."
Ancak bu tip önerilerin tartışılabilmesi için silahların susması ve düşünce özgürlüğü ile birlikte diğer bütün özgürlüklerin kullanılabilir hale gelmesi gerektiği uyarısında da bulunuyor.
Yağmurdereli, bu süreçte kayıpların muhasebesini yapmak yerine geleceğe dönük önerilerin tartışıldığı bir ortam yaratılmasının önemine dikkat çekiyor; bu nedenle aydınlara, kurumlara, demokratik kitle örgütlerine ve medyaya önemli görevler düştüğü görüşünde.
"Şimdi herkes fikrini söylemeli, oluşacak demokratik fikriyatın siyaseten tartışılması için çaba göstermeli" diyor ve ekliyor: "Bir toplum ancak böyle kendi geleceğini araştırabilir ve kurabilir." (BB)