Eski-yeni siyasetçilerin, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin, diğer emek örgütleri mensuplarının ve akademisyenlerin de aralarında bulunduğu 400'den fazla kişinin katıldığı toplantıda, (kısa vadede) yeni bir parti kurmanın gözetilmediği dile getirildi; piyasa ekonomisini reddetmeyen, solda "bütünleşmeyi" sağlayabilecek bir oluşumun, nasıl ve ne zaman partileşebileceği tartışıldı.
Kadınlar ve gençler yok denecek kadar azdı
DİSK'in solda "arayış" toplantılarının ilki daha dar katılımla 14-15 Ekim'de "Türkiye'de Ekonomik ve Siyasal Gelişmeler ve Solun Geleceği" Bolu'da gerçekleşmiş, oradan çıkan sonuç bildirgesinde özetle şöyle denilmişti :
"Halk yeni bir umut ve çıkış aramaktadır. Solda sağlıklı, sistematik objektif bir tartışma süreci için ilk adım atıldı. Farklı kesimlerin temsilinin, özellikle gençlerin ve kadınların katılımının güçlendirmesi, deneyimli siyasetçilerinde bu süreci özveriyle desteklemeleri temel yaklaşım olmalıdır."
Cumartesi günü gerçekleşen toplantıda deneyimli siyasetçileri sürece katma hedefine ulaşılsa da, gençlerin ve kadınların katılım oranı yüzde 5 civarında kaldı.
İnönü: "Ben üniversitede görevliyim"
Toplantıya, hepsi parti yönetiminde, belediye başkanlıkları ya da parlamentoda görev almış önde gelen CHPliler'den Erdal İnönü, Zülfü Livaneli, Hurşit Güneş, Tarhan Erdem, Altan Öymen, Celal Doğan, Gürbüz Çapan, Bülent Tanla Fikret Ünlü 'nün aralarında bulunduğu çok sayıda tanınmış siyasetçi katıldı.
Erdal İnönü gazetecilerin "oluşumun içinde görev almayı düşünüyor musun?" sorusuna "Benim zaten görevim var. Üniversitede görevliyim" diyerek cevap verdi.
Çelebi: merkeziyetçi parti bir kurma peşinde değiliz
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi toplantının açılışında yaptığı konuşmada, toplantının 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'ne gelmesinin tesadüf olmadığını belirterek, "İnsan Hakları ve özgürlüklerin bütün boyutlarıyla hayata geçirilmesi, kişisel hakların, sosyal kültürel haklarla bütünleştirilmesi, bu konunun siyasal ve toplumsal mücadelenin ana ekseni haline getirilebilmesine bağlıdır. Bunu yapacak bir tek siyasal güç vardır; o da soldur, sosyal demokrasidir" dedi.
Ne hemen bir parti kurmayı ne de sonu belirsiz bir tartışmayı hedeflediklerini söyleyen Çelebi, "'Sol artık solun kurdu olmayacak' diyebildiğimizde, zırhlarımızdan sıyrıldığımızda, birbirimizi dövmekten vazgeçerek birlikte çalışmaya başladığımızda, hepsinden önemlisi 'bensiz olmaz' yerine 'sensiz olmaz' diyerek davrandığımızda, görülecektir ki; bu ülkede sol, sosyal demokrasi halkla bütünleşecek, birey ve toplumu dönüştürücü güçlü bir muhalefet yaratacak ve en yakın gelecekte iktidar olacaktır" diye konuştu.
"Erkek egemen görüntüden kurtulmalıyız"
Oluşumun hedefinin merkeziyetçi bir parti kurma girişimi olmadığını belirten Çelebi, yenilenmenin önce davranışta, ilişkilerde ve halka yönelik tutumda ortaya çıkması gerektiğini vurgulayarak, bu konferansın burada bitmeyeceğini, ardından bölge toplantıları yapılacağını ve tartışmanın Türkiye sathına yayılmasının sağlanacağını söyledi.
Çelebi, solun, sosyal demokrasinin "erkek egemen" görüntüden kurtarılmasını hedeflediklerini, özellikle kadınların bununla birlikte gençlerin katılımının, yetki ve sorumluluklarının artırılmasının özendirilmesini, yeni yüzlerin ve isimlerin öne çıkarılmasının teşvik edilmesi gerektiğini söyledi.
Şenatalar: piyasa ekonomisini reddeden solla yollarımız ayrı
Çelebinin açılış konuşmasının ardından gerçekleşen "Solda yenilenme" başlıklı paneli, Erol Tuncer yönetti, Prof.Dr. Burhan Şenatalar, Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Fuat Keyman konuşmacı olarak katıldı.
Prof. Dr. Burhan Şenatalar, "Burada yeni bir parti kurulmuyor, bu erken doğumdur sonu ölüm olur" dedi.
Mevcut partilerde sorun çözme kapasitesi olmayan, kendini yenilemeyen bir anlayışın hakim olduğunu Şenatalar, bu durumu Türkiye'de sosyal demokrasinin tarihsel bir birikime sahip olmayışına bağladı.
Şenatalar, "Sağlıklı bir sosyal demokrat partide üyeler lideri gönderir. Türkiye'de liderler üyeleri gönderiyor. Bunu nasıl değiştireceğimizi tartışmak zorundayız" dedi.
"Hangi parti?", "Ne zaman parti?" sorusundan önce "Nasıl bir sol?" sorusunun cevabının verilmesi gerektiğini savunan Şenatalar, bu aşamada merkezi bir örgütlenmenin düşünülmemesi gerektiğini, yerel düzeyde platformlar ve inisiyatifler kurularak ilerlenmesi gerektiğini ifade etti.
Şenatalar, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy'un "Solun sol kanadı dışlanıyor mu?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Sol kanattan anladığımızın ne olduğu önemlidir. Anladığımız kolektivizme inanan ve piyasa ekonomisini reddeden sol ise onlarla yolumuz ayrılıyor. Ancak sol kanattan kastedilen Özgürlük Dayanışma Partisi (ÖDP) gibi seçeneklerse bu girişimde yerleri vardır ve çok şey de katarlar."
Kaboğlu: Sadakatin yerini liyakat almalı
Prof. Dr. Kaboğlu, Türkiye'de bir demokratikleşme sorunu olduğunu belirterek, "Demokrasi darbelerle birçok kez kesildi. Hukukumuzdan yasakçı tortuları ayıklamalıyız" dedi.
Müzakereci demokrasinin içselleştirilmesi gerektiğini ifade eden Kaboğlu, "Hak ve özgürlükler bütünlüklü olarak korunmalı. Çatışmacı toplumsal yapı zaaf değil güçtür.Sistemin sağlıklı işleyebilmesi onarım ve demokratikleşmeyle mümkün. Buna yüzde 10 seçim barajını kaldırmakla başlanmalı. Sadakatin yerini liyakat anlayışı almalı" dedi.
Keyman: Türkiye'de solun toplumla bağı çok zayıf
Prof. Dr. Keyman ise dünya solunun yaşadığı krizle Türkiye sorunun yaşadığı krizin birbirinden farklı olduğu belirterek, "Türkiye'de solun toplumla bağı çok zayıf ve uçuruma dönük farklılaşmaya gidiyor" dedi.
Keyman, Türkiye'de solun giderek küçülmesi ve marjinalleşmesini önlemek için, parti içi demokrasi, toplumla bağını nasıl kuracağı, toplumsal kimlik yaratma konularını tüm yönleriyle konuşması gerektiğini söyledi.
Solun kendini liberal ve milliyetçi partilerden nasıl ayrıştırdığının da büyük önem taşıdığını büyük önem taşıdığını ifade eden Keyman, solun kendini ayrıştırmasının,eşitlik, dışlanma, ve katılım sorunlarına sosyal adalet temelinde çözümler bulmasıyla mümkün olabileceğini söyledi.
Buğra: Sol yeni bir dil üretmek zorunda
Öğleden sonra Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu'nun, oturum başkanlığını yaptığı "Ekonomi ve Sosyal Politikalar" başlıklı panelde, Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu "Ekonomi ve Sol", Prof. Dr. Ayşe Buğra'ysa "Sosyal Politikalar ve Sol" başlıklı sunumlar yaptı.
Buğra, "Liberalizm, yoksulluk, sosyal dışlanma ve bunların yarattığı sosyal patlamadan korkuluyor. Solun bu sorunları ciddiye alması gerekir" dedi.
Buğra, liberal ve sağ jargonlarda yer alan sosyal içerikli söylemlerin günümüzde sol söylemde de kullanıldığını; liberal kesimce güçlendirilerek sağcı politikaları tarif etmek için kullanılan bu söylemlerin yerine solun yeni bir dil üretmesi gerektiğini ifade etti.
Okay: CHP'nin sorunu Baykal değil statüko
Prof. Dr. Fatmagül Berktay'ın yönettiği "Gençlik ve Kadın" başlıklı panelde, Yard. Doç.Dr. İpek İlkkaracan "Kadın ve Sol", Yard. Doç Dr. Kemal Kılıç "Gençlik ve Sol" başlık birer sunum yaptılar.
"Kültür, Sanat ve Sol" başlıklı son panelin yöneticisi Tarık Akan'dı. Panelistleri de Rutkay Aziz, Meral Okay, Pelin Batu.
Meral Okay, "Soldaki çözümsüzlükle ilgili hepimizin bir sıkıntısı var. İnşallah bu platform buraya gelenlere umut sunar" dedi.
CHP'deki sorunun kişilerle ilgili olmadığını söyleyen Okay, "Deniz Baykal gitse başka biri gelse bir şey değişmez. CHP'nin sorunu yapısal, statükocu olduğu için toplumun ihtiyaçlarına cevap veremiyor" diye konuştu.(KÖ/EK)