Prof. Dr. Şenol yaptığı açıklamada, ruhsal gelişim sırasında karşılaşılan zorluklarda, rahatlama yöntemi olarak en sık hayal kurma (gündüz düşleri) yöntemine başvurulduğunu bildirdi.
Gerçek yaşama dönmek zorlaşıyor
Çocukluk döneminde karşılaşılan bu yöntemin, kişilerin ergen çağına ve yetişkinliğe eriştiğinde de devam edebildiğini, bedensel değişimin, sorumlulukların ve sosyal beceriksizliklerin sıkıntılarıyla karşılaşan ebeveynlerin gündüz düşleri kurarak rahatlama yolunu seçtiğini vurgulayan Prof. Dr. Şenol, piyango hayalinin de bu düşler arasında yer aldığını belirtti.
Ekonomik zorluğu olan ailenin gidip, yerine daha rahat yaşam standardı sunan ebeveyni hayal eden aile reisinin, en kolay yoldan büyük ikramiyeyi kazandığını düşündüğünü ifade eden Prof. Dr. Şenol, "Ancak, gerçekleşme olasılığı oldukça düşük olan bu düşlerin sonunda, yeniden gerçek yaşama dönmek, eskisinden daha zor ve gerçeği kabul etmek daha acı olacaktır. Çünkü, ekonomik zorluğa hayaldeki büyük kayıp da eklenecektir" dedi.
"Çocuklar yetişkinleri model alıyor"
Çocuk ve ergenlerin büyümeleri sırasında yeni durumlarla baş etme becerisini yetişkinleri izleyerek, taklit ederek ya da model alarak kazandıklarına dikkat çeken Prof. Dr. Şenol şunları kaydetti;
"Ebeveynlerin 'zengin olacağız' ve 'bize çıkacak' türünden yaklaşımları çocuklara kötü örnek oluyor. Zorlukları şans oyunları gibi kolay yoldan halledebilme gibi bir davranış ve sonrasındaki hayal kırıklıkları çocuk ve ergenlerin çaresizliklerini pekiştirecektir.
"Oysa yapabilecekleri birçok şey vardır. Okuma, meslek sahibi olma, bir şeyleri elde etmek için mücadele etme gibi. Bunlar zaman alan ve uğraşmayı gerektiren işlerdir. Ancak, sonuçta elle tutulur bir şeyler elde edilecektir.
"Ebeveynlerin gerçekleşmesi Çok zor olan böylesi umutlarla kendi zorluklarını çözümlemeye çalışarak yaşayacakları hayal kırıklıklarını ve çaresizliği, çocuklarına da yansıttıkları, onlara model olarak mücadele için gerekli emeklerini azalttıklarını bilmeleri gerekmektedir."
Sorumluluklar yerini şans faktörüne bırakır
Prof. Dr. Şenol, zihnin, günlük yaşantının zorluklarında hayal kurarak rahatlamayı öğrenmesinin, sürekli aynı yönteme başvurması gibi başka bir sorunu beraberinde getirebileceğini vurguladı.
"Artık, tüm sorumluluklar sonuçtaki şans faktörüne bırakılacaktır. Son anda yetersiz bir çaba ile yapılanlar ise haksızlık olarak değerlendirilecektir. Tıpkı, öğretmenin haksızlığı sonucunda kötü notlar alınması, üniversite sınavının şanssızlık sonucu kazanılamaması gibi." (KÖ)