Tayfun Pirselimoğlunun Felluce ismini taşıyan sergisi 9-26 Mart 2005 tarihleri arasında Milli Reasürans Sanat Galerisinde. Pirselimoğlunun üç sene boyunca hazırladığı yapıtlar, sanatçının kaleme aldığı bir metin eşliğinde sergilenecek.
"Hiçbiryerde" filmi ve romanları ile tanıdığımız Tayfun Pirselimoğlu, bu kez, Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde düzenlediği bir resim sergisiyle karşımızda. Sergi, resimlerin altında akıp giden bir öyküyle birlikte düzenlenmiş, serginin kitabı da benzer şekilde tasarlandı. Bu haliyle sergi bir "duvar" resimli romanı gibi. Resimlerde öyküde söz edilen kişileri ve olayları bulabiliyorsunuz.
Öykü sergiye, sanatçının izleyicileri içine sokmak istediği kapıyı açıyor. Bu resimler öyküsüz yayımlansa muhtemelen bambaşka bir sergi ortaya çıkabilirdi.
Öykünün adı, serginin de adı olan "Felluce". Bu ad, kuşkusuz, son yılların en dramatik olaylarının yaşandığı Felluce'yi çağrıştırıyor. Felluce, bombalarla çökertilen, cehenneme döndürülüp "cezalandırılan" bir kentin çaresiz insanlarının çırpınışlarıyla, her yandaki yaralılarla, ölülerle ve en fazla da ölü çocuk yüzleriyle hala hafızamızda taptaze.
İsminin yarattığı bu doğrudan çağrışımlara karşın öykü ve resimler aynı şekilde açılmıyor günümüze. Pirselimoğlu, beklenenin tam tersine izleyiciyi, hem bugün hem dün olan bir zamanda, fantastik bir dünyanın içine sokuyor. Bu noktadan sonra Pirselimoğlu'nun sergisini oluşturan, bir tür kara mizah başlıyor. Öykü ve resimler fantastik bir dünya içinde, inanılmaz kahramanlar ve yaratıklarla serüveni sürüklüyor. Sonunda kulağımızda kalan "Yedi Sekiz Melek Paşa'nın bir çift kanatının hışırtısı", çağcıl bir sanatçının çağının insanlık dramına bakışındaki derin humoru duyuruyor.
Hepimizin televizyonlardan, basından görüp dinlediğimiz, giderek bir ölçüde kanıksadığımız ya da kasılıp kaldığımız bir insanlık dramına, bir sanatçı duyarlığıyla yeniden ve bambaşka bir gözle bakmamızı sağlıyor. Hepimizin kaderini, geleceğini etkileyen olayların, süreçlerin, görünürdeki tüm gerçekliklerine karşın arkalarındaki bütün akıldışılığı, hatta saçmalığı çok güçlü bir şekilde duyuruyor. Felluce, televizyonlardan kimimizin tepkisiz kimimizin tepkiyle izlediğimiz bir öykü değil artık bizim de öykümüz oluyor; Biz Felluce oluyoruz Felluce biz ya da tüm insanlık oluyor, evrenselleşiyor.
Tayfun Pirselimoğlu ve resim
Tayfun Pirselimoğlu 1959 yılında Trabzon'da doğdu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ni bitirdikten sonra Viyana'ya gitti ve Hochschule für Angewandte Kunst'ta (Viyana Uygulamalı Sanatlar Akademisi) "fantastik gerçekçilik" okulunun en önemli isimlerinden biri olan Prof. Wolfgang Hutter'in atölyesine girdi. Aynı sırada Prof. Sigi Schenk'le gravür çalıştı.
İlk sergisini Viyana'da 1988 yılında Galerie Galata'da açtı; Menschenmärchen/ Märchenmenschen (İnsan Masalları/Masal İnsanları). 1992 yılında İstanbul'da Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'nde (İnsanlar, Şapkalar, Şeyler), 1993 yılında İstanbul'da Taksim Sanat Galerisi'nde, (Sinan Gültekin'le birlikte) 1996'da Viyana'da AAI Galeri Karl Storlb'da "Tiermenschen" (Hayvaninsanlar), 1998'de Budapeşte'de Osiris Galeri'de ve 1999'da Tallinn'de Raatus Galery'de sergilerini gerçekleştirdi. 1998 yılında New York'ta düzenlenen "Türkiye'den On Sanatçı" sergisine katıldı.
Sanat üzerine yazıları ve desenleri çeşitli dergilerde yayınlandı. Kuruluşuna katıldığı, bağımsız bir sanat inisiyatifi olan Akademie Genius'ta workshoplar düzenledi ve dersler verdi.
Pirselimoğlu'nun yayımlanmış üç romanı var: Çöl Masalları (1996), Kayıp Şahıslar Albümü (2002), Malihulya (2003). Son romanı Şehrin Kuleleri Şubat 2005'te yayımlandı.
Tayfun Pirselimoğlu'nun sergisi 9-26 Mart 2005 tarihleri arasında Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde...(BB)
Kürtlerin kültürel mirasını modern dokunuşlarla dünya sahnesine taşıyan modacı Lara Dizeyee, Kürt kadınlarının sesini duyurmayı, güçlerini onurlandırmayı ve renkli kültürlerini dünyaya tanıtmayı hedefliyor.
Bu yıl eylül ayında düzenlenecek Milano Moda Haftası’na davet edilen ve geleneksel Kürt kıyafetlerini uluslararası sahneye taşıyan ilk Kürt moda tasarımcısı Lara Dizeyee’nin farklı işlerden modaya uzanan bir serüveni var.
Dizeyee, Avusturya'nın Viyana şehrinde doğdu ve Amerika'nın Virginia eyaletinde bulunan George Mason Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.
Uzun bir zamandır Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) başkenti Erbil'de yaşayan modacı, aynı zamanda Kürdistan Kültür Elçisi unvanına sahip.
İngilizce, Kürtçe, Farsça, Arapça ve Almanca bilen tasarımcı, 11 yılı aşkın bir süredir Erbil’de petrol ve gaz uzmanı olarak çalışıyor.
Dizeyee’nin Dream (Rüya), Fire (Ateş) ve Ocean (Okyanus) adlı üç koleksiyonu başta 2023 Paris Moda Haftası defilesinde olmak üzere birçok ülkede sergilendi.
Dizeyee, ikinci koleksiyonu olan Fire'ı İranlı yetkililer tarafından "uygunsuz kıyafet" giydiği gerekçesiyle tutuklanıp gözaltında öldürülen 22 yaşındaki Jîna Mahsa Amini'ye adadı.
Her koleksiyonuna yaratıcı isimler veren Iraklı Dizeyee’nin canlı renkler, girift desenler ve geleneksel motiflere dayalı tasarımları; Forbes, Vogue Arabia, Elle, Harper’s Bazaar, L’Officiel, Madame Figaro gibi birçok büyük moda yayınının dikkatini çekti.
Geleneksel Kürt kıyafetlerini uluslararası sahneye taşıyan tasarımcı Dizeyee ile modaya uzanan serüvenini konuştuk.
“Hayalleri gerçeğe dönüştürme zamanı geldi”
Daha önce birçok farklı işte çalıştınız. Modaya ilginiz nasıl başladı, sizi aniden bu tutkuya yönelten ne oldu?
Moda, küçük bir kız çocuğuyken dahi benim bir parçamdı. Derinden sevdiğim ve diğer kariyer yollarını keşfederken bile asla bırakmadığım bir şey. Moda eğitimi almadım ama her zaman doğal bir gözüm vardı. İçgüdüsel olarak bir görünümü nasıl tasarlayacağımı, nasıl bir araya getireceğimi ve parlatacağımı biliyordum. Arkadaşlarım arasında tavsiye için başvurulan kişi bendim, etkinliklerde ne giyecekleri konusunda her zaman bana danışırlardı. Onların özgüvenli ve güzel hissetmelerine yardımcı olmayı severdim.
Yıllar geçtikçe, zihnimde sürekli tasarım yaptığımı, hayata geçirmek istediğim parçaları hayal ettiğimi fark ettim. 2022'de kalbimi takip etme ve hayallerimi gerçeğe dönüştürme zamanının geldiğine karar verdim. Tasarımlarımı hayata geçirmek ve dünyayla paylaşmak için kendi giyim markamı yarattım. Bu benim için inanılmaz bir yolculuktu ve gerçekten tutkulu olduğum bir işi yaptığım için çok mutluyum.
“Kürt kıyafetlerine evrensel bir çekicilik kazandırmak istedim”
Kürt kıyafetlerini özgün bir şekilde tasarladığınızı görüyoruz. Kürtlerin kültürel kıyafetlerini nasıl tanımlarsınız? Yerel kıyafetlerin de giyildiği Irak'tansınız. Bunları dünyaya tanıtmak neden önemli?
Kürt kıyafetlerini değiştirmedim; kişisel dokunuşlarımla onları parlatmaya çalıştım. Kürt kostümleri her zaman kültür, güzellik ve gelenek açısından zengin olmuştur, ancak bunların potansiyelleriyle sergilenmediğini hissettim. Bu giysileri geliştirmek, köklerini onurlandırırken göz alıcı ve modern hale getirmek için bir fırsat gördüm. Amacım yalnızca Kürt halkı tarafından değil, aynı zamanda dünyadaki diğer kişiler tarafından da giyilebilecek tasarımlar yaratmaktı. Lüks kumaşlar kullanarak, karmaşık ayrıntılara dikkat ederek ve gerektiğinde içinde bir fikir barındıran iyileştirmeler yaparak, Kürt kıyafetlerine evrensel bir çekicilik kazandırmak için genel görünümü cilaladım.
Dünyanın Kürt kostümlerinin ne kadar çarpıcı olduğunu görmesi bence çok önemli. Birçok kişi Kürt kıyafetlerinin canlı, renkli ve zarif tasarımlarına aşina değildir. Modanın sınırları aşma gücü var ve ben bunu kullanarak bu güzel giysileri küresel bir kitleye tanıtmak istiyorum. Bu yüzden Kürt kostümlerinin güzelliğini, zarafetini ve kültürel önemini dünyayla paylaşmak ve gerçek sanat için takdir edilmelerini sağlamak için Kurdish Haute Couture serimi yarattım.
“Kürt elbiseleri ilk kez bu kadar önemli dergilerde”
Kürt kültürü ve kıyafetleri dünyada nasıl karşılandı? Paris Moda Haftası ve oradaki ilgi nasıldı?
Tepkiler inanılmazdı, insanlar hayran kaldı ve Kürt kültürünün, kıyafetlerinin zenginliğine ve güzelliğine aşık oldu. Paris Moda Haftası'na katılan ilk Kürt tasarımcı olma onuruna eriştim ve izleyiciler tasarımların canlı renkleri, karmaşık detayları ve kültürel önemi karşısında büyülendi. Dünyanın en prestijli podyumlarından birinde hayata geçirilen, sanat ve mirasın renkli bir kutlamasıydı.
Tasarımlarım ve moda şovum Forbes, Vogue Arabia, Elle, Harper’s Bazaar, L’Officiel, Madame Figaro ve daha birçok büyük moda yayınının dikkatini çekti. Bu çığır açıcı bir andı çünkü Kürt elbiseleri ilk kez bu kadar önemli uluslararası dergilerde yer alıyordu. Kürt kültürünü küresel bir sahnede sergileyebildiğimi ve geleneksel kostümlerimizi dünya haritasına ekleyebildiğimi bilmekten büyük gurur duyuyorum. Kürt mirasına ve tasarımına yönelik böylesine bir coşku ve takdir, benim için gerçekleşen bir rüyaydı.
“Umarım yolculuğum Kürt kadınlara ilham verir”
Kürdistan Kültür Elçisi unvanını aldınız. Bu size nasıl hissettiriyor?
Kürdistan Kültür Elçisi unvanını almak benim için inanılmaz bir onur ve yolculuğumda gurur verici bir andı. Süleymaniye Üniversitesi, Kürt kültürünü tanıtma çabalarımı ve bunu yaparken elde ettiğim başarıyı takdir etmenin bir yolu olarak bana bu önemli unvanı verdi. Bu, fahri bir unvan; ancak benim için derin bir anlam taşıyor. Bu tanınma, Kürt mirasının güzelliğini küresel bir sahnede sergilemek için gösterdiğim sıkı çalışmanın ve özverinin kabul edildiğini simgeliyor. Ayrıca tutkunuzu takip etmenin yalnızca kendinizde değil başkaları üzerinde de yaratabileceği etkinin bir hatırlatıcısı.
Umarım yolculuğum genç Kürt kızlarına büyük hayaller kurmaları, kendilerine inanmaları ve gökyüzünün gerçekten sınırsız olduğunu anlamaları için ilham verir. Hayallerinizi gerçekleştirmek sizinle başlar ve azim ve inançla her şey mümkündür. Bu unvan beni Kürt kültürünü dünyayla paylaşmaya ve başkalarının kendi yollarını güvenle takip etmelerine güç vermeye teşvik ediyor.
“Kültürümün zenginliğini kutlamayı hedefliyorum”
Birçok yerde ilhamınızı Kürt kadınlarından aldığınızı dile getirdiniz. Bu tasarımları başka nerelerde göreceğiz? Gelecekteki planlarınız neler?
Kürt kadınları her zaman güç, dayanıklılık, cesaret ve barışın sembolü olmuştur. Cesaretleri, güzellikleri ve sarsılmaz kararlılıkları beni gururlandırıyor. Sadece kendileri için değil, tüm Kürt halkının geleceği için hayatlarını riske atıyorlar ve fedakârlıkları bana derinden ilham veriyor.
Yarattığım her tasarım bir hikâye anlatıyor; umut, sevgi, tutku, barış, cesaret ve birlik hikâyesi. Bu yüzden her parçaya, ona ilham veren hikâyeye göre isim veriyorum. Tasarımlarımla Kürt kadınların seslerini yükseltmeyi, güçlerini kutlamayı ve kırılmaz ruhlarını, renkli kültürlerini dünyaya hatırlatmayı amaçlıyorum.
Eylül 2025'te Milano Moda Haftası'na katılmaya davet edildiğimi duyurmaktan heyecan duyuyorum! Bu, yeni tasarımlarımı sergilemek ve bunları küresel bir sahnede sunmak için inanılmaz bir fırsat.
Ancak gösterinin yüksek maliyetleri nedeniyle şu anda bu defileyi gerçeğe dönüştürmek için sponsorlar arıyorum. Gerekli desteği sağlamak, gösteriye devam etmeme izin verecek.
Koleksiyonum aracılığıyla tasarımlarımın güzelliğini öne çıkarmayı ve kültürümün zenginliğini kutlamayı hedefliyorum. Dünyanın her yerinden insanların eserlerimi kucakladığını ve takdir ettiğini görmek benim hayalim.
Çalışmalarını ağırlıklı olarak Diyarbakır ve çevresindeki Kürt illerinde sürdürmektedir. Meslek hayatında, Gazete Duvar, MLSA, 5Harfliler, Kadın İşçi, 9. Köy ve Fikir Gazetesi gibi pek çok platformda haberleriyle...
Çalışmalarını ağırlıklı olarak Diyarbakır ve çevresindeki Kürt illerinde sürdürmektedir. Meslek hayatında, Gazete Duvar, MLSA, 5Harfliler, Kadın İşçi, 9. Köy ve Fikir Gazetesi gibi pek çok platformda haberleriyle yer aldı. Bağımsız gazetecilik anlayışını benimseyen Evrim Deniz, kadın emeği, insan hakları ve toplumsal adalet gibi konulara odaklanmaktadır. Şu anda Bianet’in Diyarbakır muhabiri olarak görev yapmaktadır.