* Guernica taslaklarından. (2 Mayıs 1937)
“Savaşı resmetmedim çünkü ben, bir şeyi fotoğrafçı gibi tasvir eden biri değilim. Ancak şüphem yok ki, savaş, yaptığım tüm resimlerin içinde. Belki daha sonra tarihçiler bunu keşfedecek ve stilimin savaşın etkisiyle nasıl değiştiğini gösterecek.”
Ressam Pablo Picasso, hayatının uzun dönemini kapsayan savaş yıllarının kendisini nasıl etkilediğini, Nazi işgalinden kurtulmasından günler sonra Paris’te bir savaş muhabirine böyle anlatıyordu.
Steven A. Nash’in editörlüğünde, Robert Rosenblum ile birlikte hazırlanan “Picasso ve Savaş Yılları 1937 – 1945” (Picasso and The War Years 1937 – 1945) başlıklı kitap, aynı adı taşıdığı, San Francisco Güzel Sanatlar Müzesi’ndeki sergi için 1998’de New York’ta basıldı.
* Ağlayan kadın (26 Haziran 1937)
İspanya Devrimi ya da İspanya İç Savaşı ile İkinci Dünya Savaşı yıllarında Picasso’nun sanatsal ve ruhi yolculuğu ile politizasyonunu anlatan kitapta, Picasso’nun o dönemki işlerinden örnekler ve dönemle ilgili düşünceleri var.
* Kuşu tutan kedi (22 Nisan 1939)
Holokost’u ve Almanya işgali altında Fransa’daki yaşamını yansıttığı resim ve heykelleriyle Picasso’nun belki de en bilinen tablosu Guernica da bu döneme ait (1937). Hatta kitaba göre, tablo, bu dönemin köşetaşı başarısı.
Steven A. Nash, kitaptaki yazısında savaşı ve sanatçılara etkisini şöyle anlatıyor: “Savaşın, ‘büyük sanat eserleri’ için özne olması nadirdir. İnsanların insanları katlettiği bu korkunç realite, buna tanık olmak ya da anmaya kalkan sanatsal çabaları çok kolay mahvedebilir. Churchill’in ‘şiddet çağı’ diye adlandırdığı yirminci yüzyılda savaş, daha önce hayal edilemeyecek yıkıma vardı.”
“Picasso hava bombardımanından çok korkardı”
Savaşın hayatındaki gölgesini ve bunun getirdiği ruhsal olumsuzluğu resimlerine yansıtan sanatçının hava bombardımanından korktuğunu yazan Lydia Csato Gasman da kitapta savaşı şöyle anlatıyor:
“Hava bombardımanından tek korkan Picasso değildi. 30’ların ortalarında birçok Avrupalı kıyametvari hava gücünün korkusuna yenik düşmüştü. İspanya İç Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı boyunca Nazilerin uçan makineleri Batı medeniyetinin sonunu getirecekmiş gibi görünüyordu.”
* Boğanın kafatası, meyve, sürahi (29 Ocak 1939)
Picasso da savaşın bitiminden yaklaşık 20 yıl sonra (1967) yazdığı bir cümlede, bombardımanı şöyle anlatıyordu: “Hayatın karmaşasının içine düşen ölüm o kadar cennetten çıkmaydı ki, bunun benim için anlamı hep çok büyük oldu.”
Stefan Zweig’ın Dünün Dünyası’nda tasvir ettiği, Avrupa’daki savaşlar öncesi umut dolu dünyayı tecrübe etmiş, 20’li yılların avangart sanat ortamının merkezinde bulunmuş Picasso için 30’larla gelen yıkım, Gasman’ın tabiriyle “bunca yaşam arzusu dolu ve bencil biri için bile” dünyanın kararmasına yetmişti.
* Bir kadının başı (Kasım 1941)
Gertje R. Utley, “Picasso’nun siyasi yaşamının kökleri, Barselona’daki anarşistlerle bağlarına uzanıyor” diye anlatıyor, Fransa Komünist Partisi üyesi sanatçının politik yolculuğunu. Ve “Picasso’nun tüm silahlı çatışmalara muhalif durduğunu” da ekliyor.
Ve tabii, diktatör Franco’ya ve Almanya’daki destekçilerine aktif ve yüksek sesle karşı çıkışının unutulmayacağını da hatırlatıyor. (AS)