Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, PKK lideri Abdullah Öcalan 28 Ağustos 2025'te yaptıkları son görüşmeye dair bilgi verdi.
Görüşmede Öcalan'ın son süreçte yaşananlar ile ilgili değerlendirmelerini aktaran Buldan, aynı zamanda MHP Lideri Devlet Bahçeli ile yapılan görüşmenin detaylarını da anlattı.
"En açık fark MHP'nin desteği"
Jin TV’de katıldığı özel programda gazeteci Nezahat Doğan’ın sorularını yanıtlayan Buldan, 2015 yılında başlatılan ve masanın devrildiği çözüm sürecini hatırlatttı ve o dönem ile şimdi yürütülen sürecin arasındaki farka değindi:
"En açık ya da en belirgin fark şu. Bir kere MHP'nin, milliyetçi kesimin bu çözümün yanında olması, destek vermesi, katkı sunması bile başlı başına bence büyük bir fark. Bunu Sayın Öcalan sürekli ifade ediyor. Aslında sürecin başlamasına vesile olan önemli bir aktör Devlet Bahçeli."
"Tokalaşma öncesi temas olmadı"
Bahçeli’nin yaptığı çağrı öncesi devlet ile Abdullah Öcalan arasında bir temasın olmadığını dile getiren Buldan, sürecin ilk günlerine dair şunları söyledi:
"1 Ekim tarihinde Sayın Devlet Bahçeli'nin DEM Parti sıralarına gelip tokalaşmasıyla birlikte başlayan ve kendi grup toplantısında yaptığı çağrıyla aslında hem kendi tabanını şaşırtan hem ortağı olan AKP'yi şaşırtan hem de bizleri şaşırtan bir hamleyle aslında karşımıza çıktı Devlet Bahçeli ve açıkçası o tarihten sonra, o açıklamalardan sonra barışa adım adım yaklaştığımızı gördük ve hissettik. Sırrı Süreyya Önder de hep böyle söyledi. Yani eğer Devlet Bahçeli bu kararlılıktaysa, bu kadar değişim ve dönüşüm yaşadıysa bu insan, bu sefer başaracağız dediğini biliyorum."
"Devlet aklı devreye girdi"
Abdullah Öcalan’ın Bahçeli’nin tutumunu "Devlet aklının devreye girmesi" olarak değerlendirdiğini aktaran Buldan, "Sayın Bahçeli'nin tek başına bu işi yaptığını hiç kimse düşünemez. Mutlaka bir devlet aklı var burada ama devlet aklı da Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye'deki bütün ezilen halklara yönelik şimdiye kadar yapılanların haksız ve hukuksuz olduğunu da ifade eden bir yerden bakıyor" diye konuştu.
Üç kilit kavram
Pervin Buldan, Abdullah Öcalan’ın son görüşmede 3 kilit kavrama vurgu yaptığını belirterek, şöyle aktardı:
"Demokratik toplum, barış ve entegrasyon meselesini bir paket halinde düşünebiliriz. Birbirinden ayrı ya da birbirinden kopuk bir yere koymak hatalı olur, yanlış olur. Bütün bunları iç içe geçirebilecek adımları senkronik bir şekilde hızla atmanın ve entegrasyonun illaki artık hayata geçmesinin önemine vurgu yaptı. PKK kendisini feshetti. Ama elinde silah olan insanlar var. Şimdi bu silahlı insanların hem silahlarını bırakıp Türkiye'ye geri dönmesi hem de demokratik siyasete katılabilmeleri önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Bu da komisyonda çıkacak olan yasalarla ancak hayata geçecek bir şey.
Şimdi kimin neyin garantisi var?
"Örneğin silah yakma imha töreninden hemen sonra biz Sayın Devlet Bahçeli ile bir görüşme yapmıştık. Orada kendisinin söylediği şu vardı: 'Çok vakur bir törendi, çok disiplinli bir törendi, çok yakından izledim ve takip ettim. Ancak o silahları imha edenler, keşke aynı gün Türkiye'ye gelebilseydi. Ben buna çok üzüldüm dedi. İşte silahlarını bırakıp Türkiye'ye gelselerdi, bu daha anlamlı olurdu' diye bir değerlendirme yaptı. Şimdi biz de şunu söyledik. Bunun altyapısı hazırlanmış olsaydı, zaten bu olurdu. Ama yasal bir düzenleme olmadan, yasal bir zemin hazırlanmadan, bu insanlar buraya nasıl gelecek? Şimdi kimin neyin garantisi var?
Provokasyon uyarıları
Süreçte zaman kaybı yaşandığını dile getiren Buldan, "Bu sorunun çözümünde, çatışma çözümlerinde zaman çok kıymetlidir. Provokasyona dair uyarılar var. Kısa zaman içerisinde yasa çalışmalarının başlaması gerekiyor. Bir mutabakat elbette ki sağlanır komisyonda ama çıkarılması gereken entegrasyon yasasıdır, özgürlükler yasasıdır. Belki de biraz onlarla eş güdümlü olabilecek yerel yönetimlerin güçlendirilmesi meselesi ki bu kayyıma da engel olabilecek. Yoksa Kürt sorununun tamamıyla bu komisyon tarafından çözülmesi bir kere mümkün değil" ifadelerini kullandı.
Öcalan: Komisyona anlatacağım çok şey var
İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, Meclis komisyonunun Abdullah Öcalan ile görüşmesi gerektiğinin altını çizerek, "Komisyonun gitmemesi, Sayın Öcalan'ı muhatap olarak görmemesi ve kendisini dinlememesi büyük bir hata. Şimdi Sayın Öcalan şunu ifade ediyor. Diyor ki benim komisyona anlatacağım çok şey var" dedi.
Buldan, Öcalan’ın görüşmede bu konuya dair paylaştığı kimi başlıkları şöyle aktardı:
"'PKK niye kuruldu? Biz isyanı niye başlattık? PKK 50 yıl neden çatıştı? Neden savaştı? Bilanço çok ağır' diyor mesela. Bu son görüşmede. Her iki tarafta binlerce kayıp var. Binlerce asker yaşamını yitirdi. Binlerce Kürt yaşamını yitirdi. Hatta beni işaret etti. 'Yani her iki taraftan da binlerce insanın yaşamını yitirdiği bir meselenin çözümünde ben onlara kendimi anlatacağım. Ben çözümü niye başlattım? Bunu aktaracağım, bunu anlatacağım. Barışa niye ihtiyaç duyuyoruz? 50 yıllık isyanı, 50 yıllık çatışmayı ve savaşı niye bitirdim? Niye buna ihtiyaç duydum? Ben bunu komisyona anlatmak istiyorum. Ben sizin aracılığınızla değil, kendim anlatmak istiyorum' diyor.
"Ziyareti biz erteledik"
"Şimdi biz niye gitmedik bu bir ay içerisinde? Biz aslında gidebilirdik ama komisyonun gitmesi için bir zemin yaratmaya çalıştık. Komisyon ha bugün gider, ha yarın gider, ha önümüzdeki hafta. Biz erteledik. Ama baktık ki komisyon gitmiyor. Böyle bir irade yok ortada. Sayın Öcalan'la da işte bir aya yakın bir süre bir gidiş olmadı. Aile gitmedi, avukatlar zaten gitmiyor, kimse gitmedi. Dolayısıyla biz yeniden bir başvuru yaptık ve gitmek istediğimizi ifade ettik.
"Biz komisyonun hepsi gitsin demiyoruz zaten. Oradaki bütün partilerin üyeleri hepsi birlikte gitsin de demiyoruz. Bunu Sayın Öcalan da böyle tanımlamıyor, böyle ifade etmiyor. Her gruptan birer temsilcinin bile yeterli olduğunu düşünüyoruz. 5-6 kişiden oluşan ya da 6-7 kişiden oluşan bir temsili heyetin adaya giderek Sayın Öcalan'la komisyon heyeti olarak görüşmesi gerçekten sürece hem ivme kazandırır, pozitif bir katkı sağlar ve sürecin ilerlemesine de zemin hazırlar. İrade bir bütün olarak aslında devlette.
"Birkaç akademisyen İmralı'ya gitmeli"
"Şimdi Sayın Öcalan'ın yapmak istediği ya da hayata geçirmek istediği şey şu. Komisyon bir an önce yasaları çıkarmak için çalışma yapmalı. Şimdi bunun için bazı raporların yazılması gerekiyor ve bu raporların yazılabilmesi için de birkaç akademisyenin İmralı Adası’na gitmesi gerekiyor. Belki bu komisyondan önce bile olması gereken bir şey. Bunu Sayın Öcalan ifade ettiği için de söylüyorum. Şimdi biz bunun işte görüşmelerini yapıyoruz, çalışmalarını yapıyoruz. Akademisyenlerin gidip rapor hazırlayabileceği, Sayın Öcalan'la birlikte tartışıp, konuşup bir raporu hazırlayıp bunu hem komisyona çünkü komisyonun da bu rapora ihtiyacı var ve bu rapor çıktıktan sonra, rapor komisyona iletildikten sonra da belki arkasından hemen komisyonun adaya gitmesini eğer sağlayabilirsek, o zaman daha sağlam bir zeminde bu işlerin yürüdüğünü ifade edebiliriz."
Ana muhalefete çağrı
Buldan, CHP’ye ve muhalefete yönelik baskılara dair ise şunları söyledi:
"Şimdi tabii ki CHP'ye yapılan bu haksızlıkları, hukuksuzlukları asla kabul etmeyiz, edemeyiz. Bir taraftan barış ve demokratikleşme ama diğer taraftan başka bir partinin belediyelerine kayyum atama, başka bir partiye operasyon bu aslında barışın barışa vurulan bir darbe. Şimdi ben gerçekten yani CHP tabanının da, CHP yönetiminin de bütün bunların önüne geçmek için barışa daha çok sarılmaları gerektiğini düşünüyorum. Sayın Öcalan, bütün kesimlerin barışa sahip çıkması gerektiğini ifade ediyor zaten ama ana muhalefet partisi daha fazla sahip çıkmalı. Çünkü bugün en fazla yönelim onlara var. Bugün en fazla operasyon CHP'ye var. İşte kayyımlar var, bugün il başkanlığına kayyum atandı vesaire. Ben operasyon yapılırken işte şurada olamam, burada olamam demek bu işi kurtarmıyor."
Öcalan: Rojava kırmızı çizgimdir
Pervin Buldan, Abdullah Öcalan’ın Kuzey ve Doğu Suriye ile Suriye’deki gelişmelere dair de değerlendirmelerde bulunduğunu söyledi. Buldan, Öcalan’ın bu gelişmeleri devlet heyeti ile görüştüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Bizimle, DEM heyetiyle sadece Türkiye siyasetini ama şunu dediğini birkaç sefer biliyorum. ‘Suriye ve Rojava kırmızı çizgimdir. Benim için orası ayrıdır.’ Yani Suriye'ye dair birkaç sefer bu belirlemeyi yaptı. Ama onun dışında Suriye ve Rojava'ya ilişkin bizimle bir değerlendirme yapmadığını ifade etmek istiyorum. Bunu ağırlıklı olarak devlet heyetiyle görüştüğünü, sorunu orada tartıştığını ve hatta eğer fırsat olursa, imkan olursa, fırsat yaratılırsa, orayla da bir iletişim kurmayı önemsediğini ifade ediyor.
Onlarla konuşup, onlarla kendileriyle tartışıp bu meselede nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini ve nasıl bir karar çıkması gerektiğini onlarla da konuşmak istediğini, tartmak istediğini ifade etti. Bu henüz gerçekleşmedi ama önümüzde yol alınırsa, süreç ilerlediği zaman içerisinde bu fırsat yaratılırsa, belki oraya dair, Rojava'daki yetkililerle görüşmeler, temaslar olursa, sanırım daha kolay çözülür diye tahmin ediyoruz."
(AB)


